DOLAR 34,5385 0.11%
EURO 36,1846 -0.17%
ALTIN 2.982,810,71
BITCOIN 34153112,12%
İstanbul
11°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Taner Ünal

Taner Ünal

08 Temmuz 2024 Pazartesi

İZMİR’İN İŞGALİ – BÖLÜM 2

0

BEĞENDİM

ABONE OL

KİTAPLARIMIZDA “15 MAYIS 1919 GÜNÜ İZMİR İŞGAL EDİLDİ” VEYA EN FAZLA BİR KAÇ CÜMLE İLE GEÇİŞTİRİLEN YUNAN VAHŞETİNİ KAYNAKLARIYLA VE TÜM AYRINTILARIYLA ANLATIYORUZ. İBRETLE OKUYUNUZ

15 MAYIS 1919 YUNAN ASKERLERİ DEV BİR GEÇİT TÖRENİ DÜZENLEMİŞLERDİ. KORTEJ İLERLERKEN ASKERLER “ZİTO VENİZELOS”(Yaşa Venizelos) DİYE BAĞIRMAYAN TÜRKLERİ DİPÇİKLİYORDU. BİRDEN BİR SİLAH SESİ DUYULDU. GEÇİT TÖRENİNİN ÖNÜNDEKİ “KÖR YANİ” ADLI RUM MİLİS KANLAR İÇİNDE YERE YIĞILDI. YUNAN ASKERLERİ VE RUMLAR ŞAŞKINLIK İÇERİSİNDE KALMIŞKEN HASAN TAHSİN VE ARKADAŞLARI ATEŞ ETMEYE DEVAM EDİYORLARDI. ŞAŞKINLIĞI GEÇEN RUMLAR TÜRKLERE DİPÇİKLERLE SALDIRDILAR. MİTRALYÖZLERLER SUSMUYORDU. YÜZLERCE TÜRK DAR BİR ALANDA SIKIŞARAK, YOĞUN ATEŞ ALTINDA CAN VERİRKEN ÇOK SAYIDA KADIN VE ÇOCUK ZİRAAT BANKASI GİRİŞİNDEKİ MERDİVENLER DE FECÎ BİR ŞEKİLDE KATLEDİLMİŞLERDİ. OKUYUNUZ OKUTUNUZ.

Değerli Arkadaşlarım,

Bir önceki paylaşımımızda İzmir’in İşgaline doğru yaşanan olayları anlatmıştık. Bu gün İzmir’in İşgali sırasında yaşanılan olayları anlatıyor kaldığımız yerden devam ediyoruz. 11 Mayıs günü İzmir Limanı’na Guiseppo Ferri adında bir İtalyan savaş gemisi gelir. Gecenin karanlığında gemiden çıkan fesli bir zat, dört İtalyan bahriyelisinin çektiği bir sandalla karaya çıkar. Hiçbir yerde vakit geçirmeden İtalyan Konsolosluğu’na gider, Konsolosla görüşür.Bu zat, eski Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nında Bingazi Mebusu olarak bulunan ve daha sonra genç Türkiye Cumhuriyeti’nde İçişleri Bakanı olarak görev yapan Camî Baykut’tur. Çok geçmeden onlara aynı İtalyan torpidosuyla İzmir’e gelen Moralızâde Halit Bey ile Ahmet Dino da katılır. Her ikisi de İtalyan Konsolosluğu ile yakın münasebette bulunan kimselerdir.(39) Sevgili dostum Nurdoğan Taçalan, soylu bir Arnavut ailesine mensup olduğunu belirttiği Ahmet Dino’nun İtalyan ajanı olduğunu yazıyor! (40) Bu heyet o gece Belediye Başkan Vekili Osman Nuri Bey ile görüşür. Ona derler ki: İzmir Yunanlılar tarafından işgal edilecek. Eğer bir beyannâme yayınlayarak İtalyan mandasını kabul ettiğinizi açıklarsanız İtalya Yunan işgalini önleyecektir! Belediye Başkan vekili böyle bir beyannâme yayınlamaya yetkili olmadığını söyler. Bunun üzerine şehrin ileri gelenleri çağırılır, teklif tekrarlanır ve reddedilir. (41) Aynı gün Albay Kâzım Bey, Ali Nadir Paşa’yı ziyaret ederek “işgal söylentilerini duyup duymadığını, işgal hâlinde ne yapacağını” sorar. Aldığı cevap şudur: “Hükümet ne emrederse onu yaparım.”

Bu konuşmanın yapıldığı saatlerde İzmir’i işgal etmekle görevlendirilen l. Yunan Tümeni Elefterion Limanı’ndan gemilere bindirilmektedir. (42) Galip Devletler kararıyle, izmir’in işgal emri Tümen komutanına ancak 12 mayıs 1919 saat 22,30’da bildirildi. 16 gemiye bindirilmiş olan tümen, Eleftron ve Mavros limanlarından 13 Mayıs saat 10,00’da hareket etti. İcra emri de talimata göre yolda açıldı. (43) Amiral Calthorpe’un, işgal kararını Türklere takriben 10 saat kadar önce haber vermesi de, bu kurulca alınan karar dolayısıyladır. Kararın Türklere geç tebliğinin sebebi de, Türklere az zaman bırakmak ve muhtemel bir karşı koymanın önlenmesidir. (44) İşgalden önce, İzmir’deki Türk yönetimi İtilâf Devletleri kuvvetlerine başvurarak, işgalin diğer büyük devletlerce yapılmasını istediyse de, karışılmayacağı cevabını almışlardır. (45)13 Mayıs 1919 Paris Barış Konferansı’nda İzmir’in Yunanlılar tarafından işgal edilme kararından sonra 13 Mayıs 1919’da İzmir’e bir donanma geldi. Filoya komuta eden İngiliz Akdeniz Filosu Kumandanı Amiral Calthorpe, İzmir valisine şehrin Mondros Ateşkes Anlaşması’nın 7. maddesi gereğince işgal edileceğini bildirdi. (46) 13 Mayıs’ta Yunan 1. Tümeni’nin onsekiz gemi ile Elefterion Limanı’ndan hareket ettiği öğrenilince çok sayıdaki düşman zırhlısı İzmir Limanı’na gelip demir atar.

14 Mayıs. Ali Nadir Paşa halk arasında dolaşan işgal söylentilerini Harbiye Nezareti’ne bildirir ve şâyet vuku bulursa işgal karşısında ne yapması lazım geldiğini sorar. Vali İzzet Bey de işgal söylentilerini Başvekâlete bildirip talimat ister. Akıl alacak gibi değildir ama, acilen harekete geçilmesini gerektiren bu haberlere ne Başvekâlet makamını işgal eden Arnavut Damat Ferit inanır, ne de Gümüşhane Mebusu Hasan Fehmi Bey’in “Türk’ten ve Türklük’ten böyle p..ç çıkmaz” demek suretiyle Türk soyuna mensup olmadığına işaret ettiği Dahiliye Nazırı Mehmet Ali Bey! Mehmet Ali Bey, Macaristan da yaşayan karışık soylu bir aileye mensuptur. Annesi Batmanlı bir Kürt aşiretinin kızı Hafize Hanım’dır, Elenora Luisa adında bir İngiliz kadınla evlidir. Türklükle hiçbir ilgisi yoktur ama Türk Devleti’nin Dâhiliye Nazırıdır! İşte bu Dahiliye Nazırı, İngiliz Muhipleri Cemiyeti’nin, Sevr’i imzalaması münasebetiyle Fehmi Paşa Konağı’nda tertiplediği kutlama töreninde katılacak ve Kürtçü Abdullah Cevdet ile beraber İngiliz adaletini göklere çıkarıp, haşmetlu kral ve kraliçeye afiyet dilecektir. Üstelik İzmir Valisi Kambur İzzet’e bir telgraf çekerek işgal ile İlgili haberlerin kaynağı olduğu tespit edilen Maliye Müfettişi Muvaffak Bey ile İzmir Posta Telgraf Başmüdür Vekili Neşet Bey’in yakalanıp İstanbul’a gönderilmesini emredecektir.. (47) Bu olaydan bir süre önce Kont Sforza’nın bir konuşmasından İzmir’in işgal edileceğini sezinleyen Galip Kemali Söylemezoğlu, durumu acilen Damat Ferit’e bildirmiş, Damat Ferit’de ondan bir nota yazıp getirmesini istemiştir. Galip Kemali Bey, ertesi gün nota müsveddesi ile Başvekâlete gider, fakat aldığı cevap karşısında şaşkına döner: İngiliz Yüksek Komiseri ile konuştum, bana İzmir’in işgal edilmeyeceğini söylediler, dolayısı ile notaya lüzum kalmamıştır! Aynı saatlerde Aya Fotini Kilisesi’nde Rumlara duyuru yapılmaktadır “İzmir işgal edilecek hazırlıklı olunuz!”

İngiliz Yüksek Komiseri Calthorpe İzmir’dedir. Görevi işgali yönetmektir. Aynı saatlerde Jandarma Genel Komutanı Kemal Paşa’nın demeci ise “İzmir’de ortalık süt liman.”şeklindedir! Vahidettin, Damat Ferid, Kambur İzzet, Ali Nadir ölmüştür.! Ancak onun ve yardımcılarının karakterleri ölmedi, yaşıyor. Bir göz atın bugünkü Türkiye’nin kimi yetkili makamlarına. O karakterlerden çokça göreceksiniz. Çünkü o makamlara, dikkatle seçilerek getirildiler. (48)

Sevgili okurlar,14 Mayıs günü Ali Nadir Paşa’ya Harbiye Nazırı Gürcü Şakir Paşa’nın, makine başında verdiği cevap şudur:“Nota mütareke şartlarına uygundur!” Ali Nadir’in “Fakat işgalin geçici olduğuna, bunun Yunan işgali ile sonuçlanacağına dair ısrarlı söylentiler dolaşıyor!” sözlerine verilen cevap ise “Bu söylentilere önem vermeyiniz!” (49) şeklindedir. Bu cevap üzerine Ali Nadir Paşa birliklere talimat vererek işgal kuvvetlerine karşı konulmamasını ve gereken kolaylığın gösterilmesini emreder! (50) O emir şudur:”İzmir müstahkem mevkii tahkimat bölgesi bugün öğleden sonra İtilâf Devletleri kıtaları tarafından işgal edilecektir. Toplar ve diğer her türlü harp malzemesi bu kıtalara teslim edilecektir! Bu bölgedeki komutanlar, subaylar ve erler bölge dışında ve gerilerde toplanacaklar, Kolordu’ca verilecek emre göre hareket eyleyeceklerdir. Bu işgal esnasında kat’iyyen karşı konmayacak, işgale gelecek İtilâf müfrezelerine gereken kolaylık gösterilecektir!” Bir, iki saat sonra hiçbir mukavemetle karşılaşmadan İngilizler Uzunada’ya, Fransızlar Foça’ya, İtalyanlar Karaburun’a, Yunanlılar Yenikale’ye çıkarma yaparlar. İstihkâmları tutarlar. Yunan l. Tümenine mensup askerler Leon destroyeri ile İzmir Limanı’na gelirler. 15 Mayıs günü yapılacak çıkarma için emre âmâde beklemeye başlarlar. Ali Nadir Paşa “İzmir’e Yunanlıların çıkarma yapacağı”nı yazan Köylü Gazetesi’ne bir tekzip göndererek “İzmir’in Yunanlılar tarafından işgal edileceğine dair şayiaları yalan olduğunu” söyleyerek yukarıdaki yazılı emri onlara da iletir! Ali Nadir Paşa daha sonra “İzmir’in İtilâf birlikleri tarafından değil, Yunan askerleri tarafından işgal edileceğini” duyar. Kulağına gelen söylentilere göre İngiliz ve Fransız kuvvetleri bilahare yerlerini Yunanlılara terk edeceklerdir. Hemen Harbiye Nezareti’ne durumu bildiren bir şifre çeker fakat tatmin edici bir cevap alamaz.Akşam saat 20.00’ye yaklaşmaktadır. Amiral Calthorpe’dan bir nota gelir. Notada, “İzmir’in yarın sabah saat 07.00’den itibaren Yunan askerleri tarafından işgal edileceği” bildirilmektedir, “Türk askerinin kışladan dışarı çıkmaması” istenmekte, “Durumun İstanbul’a da haber verildiği” kaydedilmektedir. Ali Nadir Paşa derhal İstanbul’u arar, fakat herhangi bir cevap alamaz. Durumdan haberdar olan Vali İzzet Bey’in “ne yapılması lazım geldiğini soran” şifresine Damat Ferit’in verdiği cevap şudur:- Meclis-i vükelâdan bir karar olmadıkça bir tavsiyede bulunamam! Aradan birkaç dakika bile geçmeden Vali İzzet Bey, Merkez Kumandanı Binbaşı Hüsnü Bey’i çağırır. Eline İstanbul’dan gönderildiğini söylediği bir liste verir:- “Listede adı bulunanları nezaret altına alın” der ve ilave eder:- İşgal sırasında herhangi bir vak’anın zuhurunu hükümet suret-i kat’iyyede istememektedir! Anlaşılan listede adı bulunanlar düşmana mukavemet edeceği tahmin edilen veya istihbar edilen kimselerdir. Hüsnü Bey kahrederek odasına döner. Bakar ki, listede kendisinin de adı var! Yani şimdi Hüsnü Bey, kendi kendisini mi tutuklayacaktır? Hemen çıkar, listede adı bulunanları teker teker dolaşır. Listede, daha sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı olan Mahmut Celal Bey’in de adı vardır. Ona da gelir. Durumu anlatır ve şehri terk etmesini rica eder.Celal Bey yol hazırlıklarını bitirmek üzeredir:- Görüyorsunuz ki, zaten gidiyorum.- Nereye?- En yakın müdafaa hattı nerede kurulabilecekse oraya. Hüsnü Bey, Konya Kuva-yı Milliye Kumandanı olarak Millî Mücadeleye iştirak etmiş, Konya ve Tokat Milletvekili olarak görev yapmış rahmetli Hüsnü Konaydır. (51)

Sevgili Okurlar,14 Mayıs 1919 günü Amiral Webb tarafından Damat Ferit Paşa’ya bir nota verilerek, Paris Konferansı kararına göre İzmir istihkâmlarının İtilâf kuvvetleri tarafından işgal edileceği bildirilmiştir. (52) Osmanlı Hükümeti, bunun üzerine devlet ve millet haklarının korunması için sükûn ve vakarın muhafazası lüzumunun halka tavsiye edilmesini Dâhiliye Nezâreti’ne tebliğ etmiştir.(53) Amiral Calthorpe da 14 Mayıs sabahı, İzmir Valisi İzzet Bey’e bir nota vererek, İzmir istihkâmlarının İtilâf devletleri tarafından işgal edileceğini bildirmiştir. Bu notada da işgalin Paris Konferansı’nın kararı ile olduğu belirtilerek önemle gereğinin yapılması istenmiştir. (54) Daha sonra Amiral Calthorpe tarafından Ali Nadir Paşa’ya ikinci bir nota(55) verilmiş ve İzmir’in Müttefikler adına Yunan kuvvetleri tarafından işgal edileceği, şehirde gereken güvenlik tedbirlerinin alınması, bu amaçla bütün askerin kışla’da bulundurulması, işgalden sonra da Yunan kumandanının arzusuna göre hareket edileceği “Düvel-i muazzama donanmasının nazâr-ı dikkate alınması” tehdidiyle bildirilmiştir. (56) Yine durum, Ali Nadir Paşa tarafından l5 Mayıs 1919’da Harbiye Nezâreti’ne bildirilmiş ve İzmir’deki bütün kıtalara ve müesseselere, verilen notaya uygun bir tebligat yapılmak suretiyle, sükûn ve asayişin muhafazasına çalışılmış (57) İşgal notasının İstanbul’a bildirilmesi de bir sonuç vermeyince, Vali İzzet işgali protesto etmekten başka çare bulamamıştır. (58) Bu arada Lloyd George da, Amiral Calthorpe’a, Yunan çıkarmasının güvenliğini sağlamak emrini vermiştir. (59)

Bütün bu bilgilerden anlaşılacağı üzere Türk makamlarına önce İzmir’in İtilâf kuvvetleri tarafından işgal edileceği, sonra da İtilâf devletleri adına Yunan kuvvetleri tarafından işgal edileceği bildirilmek suretiyle mesele bir oldu bittiye getirilmiş, böylece Türk idarecilerinin müdafaa tedbirleri almaları önlenmiştir.. (60) Vali Kambur İzzet, gelen emir sonunda bütün asker, subay ve karakol güçlerini direniş göstermemeleri için kışlada toplamıştır. 14 Mayıs günü şehrin Yunanlılar tarafından işgal edileceği halk tarafından öğrenilmiş, Reddiilhak Cemiyeti bu işgali protesto etmek için bildiriler yayımlamış, 14 Mayıs gecesi bir protesto mitingi düzenlenmiştir. Vali Izzet Paşa, tüm bu gelişmelere rağmen hiçbir tedbir almadığı gibi, halktan işgali gizlemeye çalışıyor, Yunanlıların işgalinin bir söylenti olduğunu belirtiyordu. (61) Ayrıca, 14 Mayıs gecesi, Türklerin ertesi günü yapılacak işgale karşı direnme hislerini sarsmak amacıyla Türk mahallelerindeki evlere Rumlar tarafından baskınlar yapılmış, silah ve malzeme aranmış (62) ancak bu konuda yapılan şikâyetlere cevap verilmemiştir. İzmir çevresindeki istihkâmlar, 14 Mayıs sabahı İtilâf kuvvetleri tarafından işgal edilmiştir. İzmir’in işgali sadece istihkâmlarla sınırlı kalmamış, 14 Mayıs’ta bu iş tamamlanmıştır. Sabah saat 5’den itibaren İzmir ile telgraf muhaberesi kesilmiş ve durum derhal 57. Fırka Kumandanı Şefik Bey tarafından Harbiye Nezareti’ne bildirilmiştir. (63) Haberleşmenin bu şekilde ani kesilmesi, bir gün önce karaya çıkarılmış olan İngiliz bahriyelilerinin telgrafhaneleri istilâsı dolayısıyla olsa gerektir.15 Mayıs 1919 sabahı, İzmir’i işgal etmek üzere 20’yi aşkın nakliye gemisi ile Yunan I. Fırka askerleri limana çıktılar. Karaya çıkan Yunan askerlerinin 50.000 kişi kadar oldukları tahmin edilmekte olup (64), daha sonra İzmir’e mütemadiyen Yunan askeri gelmiştir. 15 Mayıs sabahı erken saatlerden itibaren Türk ve Rum ahali sokaklara çıkmış, Kordon ve Rum mahallesi Yunan bayraklarıyla donatılmıştır. (65) Gece Amalthia matbaasında Türkçe ve Rumca basılan, Zafıriu tarafından kaleme alınmış olan beyannameler (66) ahaliye dağıtılmıştır. Bu beyannamelerde, “Müttefiklerin muvafakatıyla İzmir ve civarının işgal edildiğini, işgalden maksadın mevcut kanunların korunması suretiyle bütün ahâlinin rahatının temini olduğunu, mülkiye ve diniye memurlarının vazifelerinin icrası hususunda Yunan askerî kuvvetlerinden her an yardım isteyebileceklerini, askerin kendilerine hürmetkâr davranacağını, kumandanlığın kapısının her zaman arz olunacak şikâyetlere kemâl-i şefkatle açık olacağını, herkesin sükûnetle işiyle gücüyle meşgul olmasını ve vatanları hakkında mütareke devletlerince verilecek kararı itimatla beklemelerini. (67) herkesin işiyle gücüyle uğraşarak, devletlerin müzakere sonucu verdikleri karara itimat etmeleri” istenmiştir. (68) Bundan sonra yayımlanan beyannamelerin hepsinde, “İzmir’i işgalden maksadın adî bir kontrol görevinden ibaret olduğu, hükümetin ve Osmanlı hâkimiyetinin baki olduğu söylenmekte” ise de maksadın böyle olmadığı kısa sürede anlaşılacaktır. Yunan askerlerini karşılamak amacıyla, yerli Rumlar Kordon boyuna toplanmışlardır. Elleri çiçekler ve bayraklarla dolu Rum kızlarının (69) üzerlerinde mavi-beyaz kumaştan dikilmiş elbiseler vardı. (70) Rumlar, ellerindeki Yunan bayraklarını sallıyor, çiçekler, alkışlar ve “Zito Venizelos” bağırışlarıyla, Yunan askerlerini selâmlıyorlardı. (71) Rıhtımdaki bütün binalar, Yunan bayraklarıyla donatılmıştı. Atina Habercisi adlı Yunan gazetesi, 15 Mayıs’ta, İzmir muhabirinden aldığı şu haberi yayımlıyordu: “Rıhtımlar adamdan taşıyor; tıklım tıklım dolu. Hepsinin de ellerinde Yunan bayrakları ve çiçeklerle dolu sepetler var. Sevinçten ağlıyorlar. İzmir’de şimdiye kadar böyle bir manzara görülmüş değildir. Bütün evlerin balkonlara bayraklar ve çiçeklerle süslenmiş, sokaklara da halılar serilmiş; halk sevinçten sarmaş dolaş sokaklarda dans ediyorlar.” (72) “Vapurlar ve fabrikalar sürekli düdük öttürüyor, başta Aya Fotini olmak üzere kiliselerin çanları durmadan çalıyordu. Bandolar da, Yunan millî marşını çalmaktaydılar. (73) 26 Metropolit ve rahipler diz çökmüş, ağlayarak ve ilâhiler söyleyerek Yunan bayraklarını öpüyorlardı.” (74) Evet, Yunan gazeteleri Yunanistan’ın İzmir’i İşgalini bir bayram havası içerisinde veriyorlardı! Saat 8 civarında 6 Yunan nakliye gemisi, yanlarında bir İngiliz savaş gemisi ile limana girmiş, iskelelere yanaşmıştır. (75) Sahil boyuna, evlere, dükkânlara, Türklere ait olmayan bütün müesseselere ve hatta ağaçlara, damlara, direklere bile Yunan bayrakları asılmıştı. Sahil, özellikle çıkarmanın yapılmakta olduğu Kramer Oteli ve Pasaport civarı tıklım tıklım Rum doluydu. Eline bir Yunan bayrağı alıp, yakasına “Venizelos” denen o deneyimli insan kasabının resmini iliştiren her Rum, vatanı işgal etmekte olan düşman askerlerini alkışlamak için sahile koşmuştu.Yunan birlikleri karaya çıkar çıkmaz bütün kiliselerin çanları çalmaya başladı. Fabrikalar düdüklerini öttürdüler. Bir alkış tufanıdır koptu. Sahilde toplanan mahşerî kalabalık “zito, zito Venizelos” diye bağırmaya başladı. Genç kızlar, kadınlar sevinç çığlıkları atarak işgal askerlerinin ayaklarının altına demet demet çiçek fırlattılar. Onlara buketler sundular. İşte tam bu sırada İzmir Metropoliti Hrisostomos’un örgütlediği eşkıya çetesinin ele başılarından Kör Yani ortaya çıktı. Elindeki Türk bayrağını mangalar hâlinde yürüyüşe geçen Evzon alayının ayaklarının altına attı. Sonra kara külahları, kara cübbeleri ve göbeklerine kadar sarkan sakallarıyla bir papaz sürüsü peydâ oldu sahilde. Sürünün en önündeki Hrisostomos, düşman askerlerinin önünde diz çöktü. Düşman bayrağını öptü! Düşman askerlerini kutsadı! Onlara tuz-ekmek sundu!İzmir’in işgalini destekleyen bir mesaj yayınladı. Patrikhane temsilcileri de İstanbul’daki yüksek komiserlere birer mektup göndererek İzmir’in işgalinden duydukları memnuniyeti bildirdiler. (76) Ermeni cemaatı da işgal münasebetiyle Venizelos’a bir tebrik telgrafı çekecek, Yahudiler ise Yunan subaylarının şerefine ziyafetler tertipleyeceklerdir! (77) Heybeli Papaz Okulu’ndan mezun olan Hrisostomos, zararlı faaliyetlerinden dolayı üç kez sürgün edilmişti. Bir domuz kasabının oğlu idi. Heybeli’yi bitirdikten sonra Atina’da gizli maksat için özel surette yetiştirilip İzmir’e gönderilmişti. Görevi Rumlar’ı Türkler’e karşı örgütlemekti. Celal Bayar’ın “bölgede isyan çıkarmak için her çâreye başvurduğundan”(78) bahsettiği bu iğrenç papaz, aynı zamanda Metropolitlik olarak kullanılan Ayafotini Kilisesi’nin altındaki odada kurduğu telsizle Atina ile irtibat halindeydi. (79) Yunan askerlerini karşılamak amacıyla, yerli Rumlar Kordon boyu’na toplanmışlardır. Elleri çiçekler ve bayraklarla dolu Rum kızlarının üzerlerinde mavi-beyaz kumaştan dikilmiş elbiseler vardı. (80) Rumlar, ellerindeki Yunan bayraklarını sallıyor, çiçekler, alkışlar ve “Zito Venizelos” bağırışlarıyla, Yunan askerlerini selâmlıyorlardı. Rıhtımdaki bütün binalar, Yunan bayraklarıyla donatılmıştı. Vapurlar ve fabrikalar sürekli düdük öttürüyor, başta Aya Fotini olmak üzere kiliselerin çanları durmadan çalıyordu. Bandolar da, Yunan millî marşını çalmaktaydılar. (81) Metropolit ve rahipler diz çökmüş, ağlayarak ve ilâhiler söyleyerek Yunan bayraklarını öpüyorlardı. (82) İzmir Rum Metropoliti Hristostomos, altın sırmalı elbiseler giymiş olduğu halde, (83) arkasında bir grup papazla Albay Zafiriu’ya gelerek “Hoş geldiniz” dedikten sonra, “Yunan milletinin 3000 yıllık bir ayrılıktan sonra ve buradaki ırktaşlarını Türklerin zulmünden ve esaretten kurtardıklarından dolayı Tanrı’ya minnet ve şükran duygularını” sunmuş ve sevinç gözyaşları içinde gelenleri takdis etmiş, (84) Metropolit Hrisostomos’un askerleri takdis etmesi, Türk halkı üzerinde çok elîm bir tesir yapmıştır. (85) Metropolit ve Aya Fotini’nin rahipleri, Yunan bayrakları önünde diz çökerek ağlayıp, ilâhîler söylerken, (86) Hristostomos ahaliyi kışkırtıcı nutuklar atıyordu.

Hrisostomos Yunan askerlerinin önünde diz çöküp, Yunan bayrağını öptükten ve Yunan askerlerini takdis ettikten sonra, hiçbir Türk evlâdının unutmaması gereken bir konuşma yaptı. Dedi ki:”…Asker evlatlarım! Elen çocukları, bugün ecdat topraklarını yeniden fethetmekle İsa’nın en büyük mucizesini göstermiş oluyorsunuz. Bu uğurda ne kadar Türk kanı döküp içerseniz o kadar sevaba girmiş olacaksınız! Ben de bir bardak Türk kanı içmekle onlara karşı olan kin ve nefretimi teskin etmiş olacağım! Hadi buyurun, bütün azizler sizin arkanızda olacak”(87)Bu cinayet çağrısından sonra sahili dolduran kalabalıktan tüyleri diken diken eden bir uğultu yükseldi: Feslileri öldürün!..Feslileri öldürün!..Takdis merâsimi bittikten sonra Yunan askerleri yürüyüş nizamına geçti. Askerlerin önünde Rum gençlerinden bir grup ve bu grubun başında bir Rum palikaryası, bayrak taşıyarak Yunan işgal kuvvetlerine öncülük etmekte idi. Metropolit Hrisostomos da bu grubun başında gidenlerdendi.(88) Yarbay Stavriyani’nin komutasındaki Evzon alayı, Rumların kışkırtıcı çığlıklarının meydana getirdiği uğultular arasında Pasaport’tan Konak Meydanı’na doğru harekete geçti. Arkasından İzmir ve çevresinden gelerek törende yerini alan Rumlar kadınlı-kızlı mahşeri kalabalık bozbulanık seller gibi akmaya başladı. Hrisostomos’un yetiştirdiği Rum milisler, Seçkin askerlerden oluşan “Evzon alayı”nın önünde idi. Milislerin önünde de Fasulye Mahallesi’ndeki meyhanecinin oğlu Kör Yani vardı. (89)İlk çıkan Yunan müfrezelerinin(90) bir kısmı, Pasaport Polis Karakolunu işgal edip, polisleri merkeze almış, (91) Yunan savaş gemilerinden çıkan askerler sokak başlarını tutmuşlardı(92) 9.30’dan biraz önce karaya çıkan Efzon alaylarından birisi Göztepe, diğeri tam aksi yönde ilerleyerek, İzmir’i işgale başlamışlardır. 4. Alay Evangeliki Okuluna, 5. Alay Aydın hattı yakınlarındaki tütün deposuna yerleştirilmiş, buralarda Rum ahali çoğunlukta olduğundan olay çıkmamıştır. (93) Avcılar Kulübü önünden Efzon Alayı karaya çıkmış, Alayı takiben karantina’ya ilerlemiştir. (94) Bu alayın başında atı üzerinde giden kumandanı, Yunan bayrağı taşıyan bir asker ve süngülü iki muhafız izlemiştir. (95) Bu sırada yerli Rumlar Efzonların etrafını sarmıştı ve Yunan kuvvetleri etrafında bulunan Rum gazetecilerin ellerinde revolverler (Uzun namlulu altı patlar) göze çarpıyordu. (96)

Yunan kıtaları Kışla ile Hükümet Konağı’nın önünden geçerken, gerek silâh çatıp beklemekte olan Türk askerleri ve gerek etrafta toplanan Müslüman halk, yerli Rumların tahrik ve hakaretlerine rağmen sükûnetlerini muhafaza etmişlerdir. (97) Önde atlı bir tabur komutanı ve onun arkasında Yunan bayrağı taşıyan küçük rütbeli bir subayı takip ederek rıhtım boyu yoluyla Kışla önüne gelmekte olan Evzon Taburu, etrafında birçok Rum kadın ve çocuğu ile ellerinde tabancaları bulunan Rum gazetecileri ve “Megali İdea Cemiyeti” azasından bazı kimseler olduğu halde Kışla’ya ulaşmıştır. (98) Hrisostomos’un yetiştirdiği provakatör Rum milisler, Evzon alayının en önünde idi. Milislerin önünde de Fasulye Mahallesi’ndeki meyhanecinin oğlu Kör Yani vardı. (99)Evzon alayının etrafını kuşatan yerli Rum Milisler “Zito Venizelos” diye bağırmakta ve Rumca kışkırtmalarına devam etmekteydiler.(100) Kör Yani, atın üzerine çıkmış, eline, ucu yerlerde sürünen bir Yunan bayrağı almıştı. Kimden bulmuşsa Yunan teğmenlerinin üniformasını giymişti. Gözünü kırpmış, kaşlarını çatmıştı. Böylece azametli görünmeye çalışıyor Rum milisleri yönlendiriyor askeri tahrike devam ediyordu. Efzon alayı, “Zito Venizolos” (Yaşasan Venizolos) bağırışları arasında Pasaport’tan Konak Meydam’na ancak bir saatte gidebildi. Konak Saat Kulesi o sırada ll’i vuruyordu. Efzon alayı saat kulesini ve kışlayı geçip tramvay yolunu izleyerek Kemeraltı’ndaki dar geçide yöneldi. Orada Askeri Kıraathane’nin önünde Kemeraltı Caddesi’nin Konak Meydanı’na bağlandığı yerde koyu renk giysileri içinde Gazeteci Hasan Tahsin vardı… Türklerden bir gurubun üzerine Efzon bir askeri saldırmış onları dipçikliyordu. Türklerin acıdan kaynaklanan bağrışları arasında bir tabanca sesi duyuldu. “Zito Venizolos” bağrışları kesildi. Efzon alayının bayraktarı “Kör Yani” kanlar içinde yere yığılmıştı. Kitle neye uğradığını şaşırmıştı.”Feslileri öldürün!.. Feslileri öldürün!..” diye tepinenler sustular.” Zito, zito Venizelos” diye tepişenler sustular.Paniğe kapılan şuursuz kalabalık, birbirini iterek, birbirini ezerek, birbirini tepeleyerek sahile doğru koşmaya başladı. Ateşin başladığı anda geçen olayları, kışlada bulunan Süreyya Bey raporunda: “…O sırada kışla kapısı karşısında toplanmış olan müslümanlardan silâhsız on-onbeş kişilik bir kitlenin üzerine, bir Efzon neferi hücum ederek, bu küçük topluluğu dipçik ve süngü ile dövdüğü sırada, bir el silah atılmış ve bunun üzerine Yunan askerleri tarafından ateş açılmıştır. Kısa bir süre sonra toparlanan Yunan askerleri, Kışla’ya ateş açmışlardır. İlk anda, Kışla’nın nizâmiye kapısında nöbet bekleyen ve görevlerinden ayrılmamaları emrini almış olan erlerden birkaçı şehit olmuştur. (101)Yunan askerleri, olay yerinde bulunan ve kaçamayan halk üzerine de ateş açmışlardır. (102) Otuz beş metrelik bir mesafe içinde yaklaşık 60 kadar Türk, Yunan askerlerince vurulmuştur. (103) Olay yerinde Yunan işgalini izlemek dışında bir şey yapmayan silahsız masum ahali demir parmaklıkları aşmaya çalışmış ve bu, izdihama neden olmuştur. (104) Taarruz sırasında kaçarak binalara sığınan muhtelif unsurlara mensup yirmiden fazla şahıs dahi yukarıya alınmışlardır. Bunlar içinde Rum çocukları ve iki de gazete muhabiri bulunuyordu. Bundan sonra taarruz halinde bulunan üç süngülü ve bir mitralyözlü Yunan askeri daireye hücuma hazırlandıkları sırada, gazete muhabirlerinin Rumca ihtarı üzerine, ateşin sonuna kadar dairedekiler daima süngü ve ateşle tehdit ve bilhassa “Zifiri” adlı bir Efzon askerinin vahşî muamelesi altında bulunduk…” şeklinde anlatmaktadır. (105) Olay yerinde bulunan halktan 100’den fazla kişinin öldürüldüğü ve yaralandığı belirtilmektedir. (106)Bu sırada birçok kadın ve çocuk Ziraat Bankası girişindeki merdivenlere sığınmış, efzon erleri süngülü tüfekleriyle bu kalabalık arasına dalarak, buradaki bütün kadın ve çocukları süngüleyerek(107). fecî bir şekilde öldürmüşlerdir. (108)

Umûm Jandarma Kumandanı Miralay Ali Kemal Sırrı Bey, raporunda, “Banka merdivenlerinden sel gibi kan aktı.” Demekte(109); Celal Bayar çok sayıda yaralı ve şehidin Ziraat Bankası merdivenlerine sığınan halk arasında olduğunu söylemektedir. (110)

Değerli Arkadaşlarım,İzmir’in işgali sırasında yaşanılan vahşeti tüm ayrıntılarıyla ve sahih kaynaklarla anlatmaya devam edeceğiz. İbretle okuyunuz ve bizi izlemeye devam ediniz.

Tüm değerli Arkadaşlarımıza sağlıklı, huzurlu, umut dolu güzel günler geçirmelerini diler sevgi ve Saygılar sunarım.16.05.2022 Saat 22.15TANER ÜNAL

DİPNOTLAR DÜNDEN DEVAM EDİYORUZ39. Cemal Kutay, Türkiye İstiklâl ve Hürriyet Mücadeleleri Tarihi, c: 19, İstanbul 1961, s: 10787.40. Nurdoğan Taçalan, a.g.e., s: 205.41. Selahattin Tansel, Mondros’tan Mudanya’ya Kadar, c: 1, s: 185.42. Zeki Sarıhan, a.g.e., c: 1, s: 232.43. Celal Erikan 100 soruda Kurtuluş Savaşımızın Tarihi s.2244. Sina Akşin Paris Barış Konferansının Yunanlıları İzmir’e Çıkarma Kararı. III. Askerî Tarih Semineri Bildirileri (Gnkur. Bas., Ankara, 1986). sh. 181. Akt 45. Fahrettin Altay İzmir Faciasının Muhakemesi. Belleten XXXIII/89 (1959) sh. 147; Askerî Tarih Stratejik Etüd (ATASE) Arşivi. A. 1/1, K. 14, D. 72, F. 81/1.46. Mustafa Turan, Yunan Mezalimi (İzmir, Aydın, Manisa, Denizli, 1919-1923), Atatürk Araştırma Merkezi Yayını, Ankara, 1999, s. 530 vd. EK. 7.47. Zeki Sarıhan, a.g.e., c: 2, s: 236.48. Prof.Dr.Cihan Dura Devletin Valisi Generalleriyle el ele İzmir’i tek mermi atmadan düşmana nasıl teslim etti? 25 Mart 2013 49. Kâmil Erdeha, Millî Mücadelede Vilâyetler ve Valiler, s: 399.50. Zeki Sarıhan, a.g.e., c: 1, s: 237.51. Cemal Kutay, Türkiye İstiklâl ve Hürriyet Mücadeleleri Tarihi, c: 19, İstanbul 1961, s: 10804.52. Tayyib Gökbilgin, Milli Mücadele Başlarken, C. I, Ankara 1959, s. 86; Jaeschke, a.g.e.,, s. 75; Utkan Kocatürk, Atatürk ve Türk Devrimi Kronolojisi, 1918-1938, Ankara 1973, s. 27. Akt Mustafa Turan.53. Matbuat Umûm Müdürlüğü’nün resmî tebliği 16 Mayıs 1919’da İstanbul gazetelerinde yayımlanmıştır. Bu tebliği yayımlayan gazeteler, bazı mülahazalarını bu habere eklemişlerse de sansür bu kısımları çıkarmış ve böylece emr-i vaki kabul ettirilmek istenmiştir. Bkz. Gökbilgin, a.g.e., C. I, s. 86-87.54. Celal Bayar, Ben de Yazdım, C. VI., İstanbul 1968, s. 2019 55. Jaeschke, s. 265-266.56. Mustafa Turan Yunan Mezalimi, s. 6.57. Bayar, C. VI., s. 2004.58. Gotthard Jaeschke, Kurtuluş Savaşı ile İlgili İngiliz Belgeleri. .K. Bas., Ankara 1971.sh.7859. Cihat Akçakayalıoğlu, Atatürk, Komutan, İnkılapçı ve Devlet Adamı Yön, Ank 1988, s. 137.60. Jaeschke, , s. 71.61. İşgallerin Başlaması Ve Millî Mücadeleye Hazırlık 62. Mehmet Okurer, İzmir, Kuruluştan Kurtuluşa, İzmir 1970, s. 170.63. Bülent Çukurova 15 Mayıs 1919 İzmir’de Yunan Mezalimi Atatürk araştırma merkezi sayı 8 64. ATASE Arş. Kl. 12 Ds. 74-49 F. 6, 8, 13.65. ATASE Arş. A. 1/3, D. 74, F. 15/1-3.66. ATASE Arş. A. 1/1, K. 14, D. 72, F. 78/2-14.67. Asaf Gökbel, Millî Mücadelede Aydın, Aydın 1964, s. 83.68. ATASE Arş. A. 1/1, K. 14, D. 72, F. 27/7-42.69. Muzaffer Tansu, Konuşan Hatıralar, Ankara 1974, s. 1070. Ömer Sami Coşar, İstiklal Harbi Gazetesi, 16 Mayıs 1919.71. Gökbilgin, , C. I, Ankara 1959, s. 7672. Coşar, İstiklal Harbi Gazetesi, 16 Mayıs 191973. Nurdoğan Taçalan, Ege’de Kurtuluş Savaşı Başlarken, İstanbul 1970, s. 24574. Bayar, , C. VI, s. 1793.75. ATASE Arş.A.1/3, K. n, D. 80, F. 1/2-3; A- 1/3, D- 87, F. 70; A. 1/3, D. 74, F. 15/1-3-76. Necdet Sevinç İstiklal Harbinde Etnik İhanet s.5277. M. Tayyip Gökbilgin, Millî Mücadcle Başlarken, c: 1, Ankara 1959, s: 127.78. Celal Bayar, Ben De Yazdım, c: 5, İstanbul 1967, s: 1640.79. Selahattin Tansel, Mondros’tan Mudanya’ya Kadar, c: 1, s: 179.80. Ömer Sami Coşar, İstiklal Harbi Gazetesi, 16 Mayıs 1919.81. Nurdoğan Taçalan, Ege’de Kurtuluş Savaşı Başlarken, İstanbul 1970, s. 245, Tayyip Gökbilgin, , C. I, Ankara 195982. Celal Bayar, Bende Yazdım, C. VI, s. 179383. Peyam-ı Sabah. 21.5.1919.84. Bilge Umar, İzmir’de Yun. Son günleri, Ankara 1974, Coşar, İstiklal Harbi Gaz, 16 Mayıs 1919;85. Jaeschke, , s. 80.86. Yunan Ordusunun Seferleri. Çev.: İbrahim Kemal. İstanbul, 1939.sh.179.87. Selahattin Tansel, Mondros’tan Mudanya’ya Kadar, c: 1, s: 196, 157 numaralı dipnot.88. ATASE Arş. Kl. 14 Ds. 72-55 F. 15/1-3; Gökbel, , s. 77.89. Necdet Sevinç İstiklal Harbinde Etnik İhanet s.5390. Bülent Çukurova91. ATASE Arş. A. I/I, K. 14, D. 72, F. 78/2-14.92. Bayar, Celâl. Ben de Yazdım, c. VI, İstanbul, 1968.sh.179093. Bayar, sh.1792.94. Yunan Genelkurmay Başkanlığı Harp Tarihi Dairesi. Küçük Asya Harekâtı. I. kısım. Çev.:KoçoTeodoridis. K. Ioannis Emirce. Atina, 1956(tek tercüme ATASE Kütüphanesindedir) sh.51 Akt Bülent Çukurova.95. ATASE Arş. A. 1/4, K 73, D. 24, F. 16/1; A. 1/1, D. 72, F. 78; Ati. (Sansür) ATASE Arş. A. 1/4, K. 73, D. 244, F. 16..96. ATASE Arş. A. 1/1, K. 14, D. 72, F. 78/2; A. 1/1, K. 14, D. 72, F. 81..97. Mehmet Okurer, İzmir, Kuruluştan Kurtuluşa, İzmir 1970, s. 174.98. ATASE Arş. Kl. 14 Ds. 72-55 F. 78/1-14; Kl. 85 Ds. 103-316 F. 22-10.99. Necdet Sevinç İstiklal Harbinde Etnik İhanet s.54100. AA, s. 11.101. Gökbel, s. 79.102. ATASE Arş. Kl. 81 Ds. 139-299 F. 3; Bayar, , C. VI, s. 1798-1799.103. Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Arşivi, K. 93, F. 27284. Bu olay Yunanlıları memnun etmiş, önce hakaretle yetinen Rumlar, bu hadiselerle fiilî tecavüze başlamışlardır. Hadisat. (Sansür) 19 Mayıs104. ATASE Arş. A. 1/1, K. 14, D. 72, F. 80/1..105. İzmir’in Suret-i İşgali. Dahiliye Nez. Yay.,sh. 21-23..106. ATASE Arş. 12 Ds. 74-49 F. 15107. ATASE Arş. A. I/I, K. 14, D. 72, F. 78/2-14108. N.Taçalan, , s. 249109. ATASE Arş. Kl. 14 Ds. 72-55 F.78/1-14; Kl. 85 Ds. 103-316 F.22-10110. Bayar, C. VI, s. 1799.