DOLAR 35,4912 0.03%
EURO 36,6955 0.25%
ALTIN 3.075,600,09
BITCOIN 35371163,13%
İstanbul

KAPALI

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Cezmi Orkun

Cezmi Orkun

14 Ocak 2025 Salı

ÇELİŞKİ ÇOK, TUTARLIK YOK…

ÇELİŞKİ ÇOK, TUTARLIK YOK…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Değerli okurlar, vatandaşların elzem ihtiyaçları olan gıda, ulaşım ve kira almış başını gidiyor. Yaşa yaşayabilirsen. AKP iktidarı vatandaşa yeme, dışarı çıkma ve bul bir çadır kira da ödeme modunda. Böyle bir ortamda toplumun yüzde 80’i içerisinde yer alan emekçiler, emekliler, küçük esnaflar, çiftçiler ve öğrenciler oldukça zor durumda. Temelinde AKP iktidarının çelişkilerle dolu uygulamaları olan bu durum devam ettikçe yaşam daha da zorlaşacaktır.  Hal bu iken, AKP yönetiminin; yapılan ve boykot edilmesi mümkün olmayan hizmetleri görmezden gelip “boykot yapın” çağrısı  bir çelişki değil mi? Gelin, İktidarın çelişkileri arasında yer alan bir iki hususu ele alalım. Bunlardan biri KOİ (Kamu Özel İş birliği) uygulamalarıdır. Devletin kendi imkanlarıyla yapabileceği bu işlerin yandaşlar eliyle yürütülmesi neden çelişki olsun ki diyebilirsiniz. Bakın izah edeyim.

Tüm bu işler hazine garantisi verilerek gerçekleşiyor. Yani; geçmediğin köprü-Tünel ve otoyol, uçmadığın havaalanı, yatmadığın hastane için verilen garantiler kapsamında bizlerden toplanan vergilerle bu işleticilere döviz bazında ödeme yapılıyor. İyi ama bunların vergileri bir kalemde siliniyor. AKP iktidarı vatandaşlardan aldığını bunlara ödüyor ama onlardan alacağını siliyor. Ne yaman çelişki değil mi?

Bir başka husus ise, havaalanı işleticilerinin ödemesi gereken kiraları devletin ilgili kurumu 2042 yılına erteliyor, ancak; garanti kapsamında yolcu bedelini peşin ödüyor. Yani alacağını yıllar sonrasına erteliyor, vergi borcunu siliyor ama garanti bedelini hemen ödüyor. Ne yaman çelişki değil mi?

Ülkemizde neredeyse her camiye iki imam atayan AKP iktidarı eğitimde altyapı ve öğretmen istihdamında tam bir çelişkiler yumağına dönüşmüş durumda. Nasıl mı? öğretmen atamaları nedense yapılmıyor. Mülakatta elenen öğretmenlere ücretli statüde görev veriliyor. Burada sorun kadro yokluğu değil öğretmenin hakkının gasp edilmesidir. Yani kadrolu öğretmenin aldığı ücretin üçte biri oranında bir maaş ile öğretmen adaylarımız istismar ediliyor. Ne yaman çelişki değil mi?

Emeklilik sistemi aynı durumda, vatandaşın bir gün ile 15 yıl ve üzerinde çalışma zorunda bırakılması, kök maaş saçmalığı, öğrencilerin barınma problemleri nedeniyle cemaat ve tarikatların kucağına atılması, çiftçilerin üretimden el çektirilmesi, küçük esnafın siftah yapmadan dükkanını kapatması gibi sorunların temelinde üreten değil tüketen ve ürünlerin ithalatı gibi bir anlayışın hakim olmasıdır ki, tarımda kendi kendine yeten 7 ülkeden biri olan ülkemizin samanı dahi ithal etmesi. Ne yaman çelişki değil mi?

Çocuk, genç, yaşlı ve bebekleri kadın erkek demeden katleden terörist başının, “barış herkese kazandırır” sloganıyla affedilmesi adımlarını atıyor cumhur ittifakı. Kimle barış? Terör örgütü ile mi? yoksa; amaçlanan barışın arkasına sığınarak ülkemiz sınırında, emperyal güçlerin hedefi olan bir Kürt devletini tanımanın döşenen taşları mı?. Terör örgütü PKK ile barış! Nasıl? Vatana ihanet suçu işleyen terörist başı üzerinden. Ne yaman çelişki değil mi?

AKP iktidarı tüm bu çelişkiler yumağında sadece görmek istediğini görüyor, yoksulluk-yolsuzluk ve yasakları meşru gören bu iktidar; fakiri, garibanı ve emekçileri neden görsün ki. Ülkenin tüm kaynaklarını tepe tepe kullanan saray ve eşrafını da görmezden gelirler. Pırlantadan vergi almayan bu iktidar kitaplardan vergi alıyor. Yani kitap okuyanları değil pırlanta alanları görüyor, kolluyor. Yani seni, beni, başkalarını değil sadece kendilerini görür ve bilirler. 

Bir yandan her yıl toplamda “yaklaşık 8 milyar dolar dış ülkelere yardım yapmakla övünen” iktidar yönetimi, diğer yandan “emeklilere, maaşlarını kesintisiz nasıl öderiz endişesini taşıyoruz” diyor. Ne yaman çelişki değil mi?

Değerli okurlar, AKP iktidarı ve koşulsuz destekçileri milleti yoksullaştırarak kendilerine mecbur hale getirme amacı taşıdıkları ayan beyan ortadadır. Bunu gördüğü halde hala bazılarının Erdoğan demesi ne yaman çelişki değil mi? milletin bu çelişkiler yumağına esir olmaması kendisine esir etmesi iradesinin yine kendilerinin tutarlı kararlarında olduğunu anlamasının zamanı gelmiştir. Çelişkiler karşısında TUTARLIK ilkemiz olsun.

15.Ocak.2025

Selam ve saygılarımla      

Cezmi Orkun

Devamını Oku

BOYKOT EDELİM DE NASIL?

BOYKOT EDELİM DE NASIL?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Değerli okurlar, öncelikle yandaş medyanın da kahramanlık hikayeleri ile empoze ettiği Suriye konusunda konu dahi edilmeyen bazı gelişmeleri aktarmak isterim. Bunlardan biri yandaş medyada yer almayan husustur ki, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, Suriye heyeti ile 3.Ocak günü yaptığı toplantı sonrası “ülkesinin Suriye’nin egemenliği, bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünün korunması amacıyla güvenlik ve istikrarını sağlayacak her şeyi destekleme kararını açıkladı.” Takiben ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsünün yazılı açıklamasına göre; Blinken, “Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan Al Suud ile 7.Ocak.2025 günü yaptığı telefon görüşmesinde Suriye halkına yardım sağlayan Suud hükümetine teşekkür etti.” 

Bunun anlamı Türkiye’nin devre dışı bırakılması ve Suriye hakkında yapılacak tüm işlemlerin Suudi Arabistan ve İsrail tarafından yürütüleceğidir. Bu noktaya gelmenin sorumlusu Emevi camisinde cuma namazı kılacağız diyen ve zafer nidaları atan AKP yönetimi değil mi? bakın göreceksiniz, AKP yönetimi diğer birçok olayda olduğu gibi gelecek günlerde burada da başarısız olmasının faturasını kesecek birilerini elbette bulacaktır.

Diğer bir husus ise; Cumhur ittifakının sözde milliyetçileri bebek katili terörist başının serbest bırakılması konusunu her platformda seslendirmesi, ancak; Erdoğan’ın sessiz kalmasıdır. Yani ne senden yanayım ne de karşındayım tavrı sergiliyor. Hiç kimse de bu durumun sebebini dahi sormuyor. Ben DOĞRU PARTİ temsilcisi olarak açıkça soruyorum. Bu konu hakkında ne yapmak istiyorsunuz, neden sessiz kalıyorsunuz? Cevap verin lütfen. Bakın biz açıkça söylüyoruz “teröristlerle müzakere edilmez, mücadele edilir”  anlayışı çerçevesinde Sayın Yaycı’nın dediği gibi “Şehitlerimiz dirilmedikçe, gazilerimiz eski haline getirilmedikçe” bunların serbest bırakılması için uğraş verenleri lanetliyoruz. 

Değerli okurlar, bir kez daha hatırlatırım ki, İYİ PARTİ hariç küresel güçlerin yerli işbirlikçisi olarak günümüz iktidarı ve muhalefet partileri el ele planlı bir şekilde ülkenin bütünlüğünü bozacak her türlü çalışmalara bilerek ve/veya bilmez görünerek katkı sunuyorlar. Birlik ve bütünlüğümüzün teminatı Ulus devlet ve üniter yapımızın korunması için millet olarak bu ihanet odaklarına karşı hep birlikte mücadele etmeliyiz. 

BOYKOT meselesine gelirsek. Erdoğan 6.Ocak.2025 günü kabine toplantısı sonrası yaptığı konuşmada, “Pahalı ürün satanları dize getirecek etkili yöntemlerden biri boykottur. Fırsatçılık yapanlara karşı en büyük kozumuz, satın almama özgürlüğünü kullanmaktır” dedi. Yani, hayat pahalılığının sebebi sizlersiniz, boykot ederseniz bu fiyatlar düşer demekle pahalılığın sorumlusunun da kim olduğunu bir ekonomist! olarak belirlemiş oldu. 

Aynı Erdoğan iktidara gelmeden önce yaptığı bir konuşmada “Dolaştığım vilayetlerde gördüm. Memur ağlıyor, çiftçi ağlıyor, gençler iş bulamıyor. Bu gerçekler karşısında 3-5 kişinin saltanatı için buna göz yumamayız.” demişti. İktidarda siz varsınız, sizin uygulamalarınız sonucu toplumun tüm kesiminin çektiği sıkıntılara neden göz yumuyorsunuz demezler mi? 

Ayrıca, vatandaşlara; istese de boykot edemeyeceği mal ve hizmetler konusunda boykotun nasıl yapılacağını da söyleyin ki, çağrınız amacına ulaşsın. Peki ya saray? Yani o bahsettiğiniz 3-5 kişinin saltanatına ne dersiniz sayın Erdoğan. Onları da siz BOYKOT edecek misiniz?

Değerli okurlar, gördüğüm kadarıyla vatandaşlar; AKP yönetimince yapılan vergi artışları yanında elektrik, su, doğalgaz, benzin, mazot ve LPG gibi elzem ihtiyaçlara yapılan zamları, hazine garantisi ile teslim edilen hizmetleri yürüten firmaların yaptıkları zamları nasıl boykot edeceklerini sorup duruyor. 

Umarım ilgililer buna da bir çözüm önerisinde bulunurlar. Bulunurlar mı? Elbette hayır. Keşke, günümüz iktidarı “boykot yapın” diyene kadar gerekli düzenlemeleri yapma sorumluluğunu bi hatırlasa, orada süs bitkisi gibi durup, sürekli vatandaşlardan su istemese.  

11.Ocak.2025

Selam ve saygılarımla      

Cezmi Orkun

Devamını Oku

HANGİSİ GERÇEK?

HANGİSİ GERÇEK?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Değerli okurlar, resmi kurumlar tarafından açıklanan verilerin gerçekleri yansıtmaması oldukça manidar. Örneğin; AKP devletinin kurumlarından TÜİK’in enflasyon sepetinde hangi ürünlerin baz alındığı bilinmeyen hesaplamalarıyla tespit ettiği ve yaşanan gerçek enflasyonun çok çok altında bir oran ile emekçilerin hakkının gasp edilmesine aracı olması gibi. Bundan dolayı da bu iktidar döneminde asgari ücretliler, emekliler ve çalışanlar çok ciddi bir yoksulluk ve fakirlik çekiyor. 

Ayrıca; Hazine ve Maliye Bakanlığı GİB tarafından hazırlanan ve 27 Kasım günlü  Resmi Gazetede yayımlanan tebliğ ile de YDO(Yeniden Değerlendirme Oranı) yüzde 43.93 olarak açıklandı. Söz konusu tebliğ gereği 1.Ocak.2025 itibarıyla; emlak vergisi, çevre temizlik vergisi, motorlu taşıtlar vergisi, damga vergisi, özel iletişim vergisi, trafik cezaları, veraset ve intikal vergisiyle ehliyet ve pasaport harçları, araç muayene ücretleri, kabahatler kanununa tabi idari para cezaları ve yurt dışı çıkış harçları yüzde 43.93 oranında arttırıldı.

Oynanmış bu veriler doğrultusunda, AKP iktidarı asgari ücrete yüzde 30, memur ve memur emeklisine yüzde 11.54, SSK ve Bağ kur işçi emeklisinin zammı da 15,75 oldu. Bu vahim durum yanında kök maaş üzerinden değerlendirme yapılacağından milyonlarca emekli 2024 yılında aldıkları maaşlarını almaya devam edecekler. Yani, enflasyonu belirlerken rakamlar üzerinde oynayarak emekçilerin hakkı olana el uzatan  hak ve hukuktan uzak AKP yönetimini tüm emekçiler adına şiddetle kınıyorum. Milletin hakkını gasp etmeyi görev kabul eden AKP yönetimine sorarım. Siyasi çıkarlarınız için dinimizi tepe tepe istismar eden sizlerin bu anlayışı, gerçek dinimizin neresinde yer alıyor acaba?

Hangisi gerçek; YDO doğru ise TÜİK verileri yanlış, TÜİK verileri doğru ise YDO yanlış. Gördüğünüz gibi devletin iki kurumunun verilerinin tutarlı olmadığı ortada. Gerçek bizde. Bizler sahada neyin ne olduğunu yaşayarak görüyoruz ki, bunlar haklarımızı gasp ediyorlar. Dinimizde kul hakkı yemek helal olmuş da bizler mi bilmiyoruz.

Siyaset arenasına anketler bazında bakacak olursak hep Erdoğan’a rakip olacak adaylardan şu aday şu kadar oy alıyor değerlendirmeleri görüyoruz. Oysa; Anayasa gereği Erdoğan TBMM karar almaz ya da Anayasanın ilgili maddeleri değiştirilmez ise aday olamaz. Durum bu iken muhalefet partileri ne yapıyor peki. Sanki Erdoğan’ın adaylığını kabullenmiş gibi bir tavır takınıyor. Bunlar mı muhalif seçmenleri temsil ediyor. Tüm bu tutarsızlıklara sebep milletin kendisi değil, milleti ezdiren tek dertleri koltuklarından aldıkları gücü korumaya çalışan, başta CHP olmak üzere TBMM’de yer alan vekillerdir vekiller. Tek gerçek bu değerli okurlar.                   

8.Ocak.2025

Selam ve saygılarımla      

Cezmi Orkun

Devamını Oku

SABIR SİYASETİ…

SABIR SİYASETİ…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Değerli okurlar, milleti sorunlar sarmalına atan AKP iktidar yönetimi ve koşulsuz destekçileri,  uygulamalarında çözümsüz kalınca çareyi sürekli sabır talep etmede arıyor. Kökeni Arapça şabr’dan gelen Erdoğan klasiği sabrın anlamı; başa gelen haksızlığa, zulme ses çıkarmadan beklemek, tahammül etmek ve  katlanmaktır. İyi de nereye kadar. Ucu açık…Peki milletin bu talep karşısındaki ruh hali ne? aldatıldığını, görmezden gelindiğini, taleplerine kulakların tıkandığını, haksızlıklara uğradığını, özgürlüklerinin kısıtlandığı ve yıllardır sabretmesine rağmen vaat edilen mutluluğu bir türlü yakalayamıyor ve çaresizlik girdabına kapılarak kendim ettim, kendim buldum modu ile teselli olma şeklindedir. Eyvah ki ne eyvah…

Pakistan asıllı ABD vatandaşı, Nouman Ali Khan sabrı: “Duygularınızı şişelere doldurup durmak değil sabır. Çünkü, Aslında biriktirilen şey barut tozudur ve en sonunda patlar.” şeklinde ifade ediyor. İktidar yönetimine, sabır talep ettiğiniz milletimiz duygularını şişeye doldurmakta olduğunu hatırlatırım. Artık siyasete malzeme yaptığınız “kaderinse çekersin, kısmetse çözülür, nasipse olur, sabrın sonu selamettir!” güzellemeler de fayda etmeyecektir bilesiniz. Sabır talep eden Erdoğan’a sorarım;

Topraklarımızı yabancılara satacaksın, uyuşturucuların merkezi haline getireceksin, kaçakçıların uğrak yeri yapacaksın, mafya bozuntularıyla el ele olacaksın, yolsuzluk-yoksulluk ve yasakları legal hale getireceksin, Cumhuriyetin değerlerini yok pahasına satacaksın, saray ve eşrafına kepçeyle verirken emekçilerimizi yok sayacaksın, ülkenin demografik yapısını değiştirecek sığınmacılara ensar-muhacir kılıfında kucak açacaksın, bebek katili APO’yu serbest bırakmanın çabası içerisinde olacaksın, bir kuruş vermeden yaptık dediğiniz hazine garantili işler için torunlarımızı dahi borç batağına sokacaksın sonra da sabır talep edeceksiniz öyle mi? bu sabır barutu patlamayacak mı?

Değerli okurlar; bildiğiniz üzere, Havalimanı baskınında 45 kişiyi öldüren ve 46 defa müebbet cezası alan İŞİD’lileri serbest bırakan, yerli ve milli olduklarını her seferinde ifade eden Erdoğan ve Bahçeli bir yandan bebek katili APO’yu serbest bırakmanın önünü açmaya, BOP projesi gereği ülkenin federatif bir yapıya dönüşmesi için sessiz ve derinden altyapı çalışması yapmaya, iti-uğursuzu-hırsızı ve arsızı sokaklara salarak ülkeyi yaşanmaz hale getirmeye, düşüncesini söyleyenleri içeri atmaya devam ederken, ekonomik ve sosyal alanda ülkemiz insanına cehennemi yaşatmakta ve sonra da milletimizden “fedakarlık ve sabır” talep etmekte öyle mi? Yapma ya…. 

Ekonomist Erdoğan’ın, yeni ekonomi modeli olan “SABIR” gereği  vatandaşlardan her fırsatta “fedakarlık ve sabır” istemesine birkaç örnek;

  • Erdoğan 19.Ekim.2020 günü bir kez daha “Enflasyon için biraz sabredeceğiz, sonra çok daha güzel neticeler göreceğiz” dedi.
  • Erdoğan Vahdettin Köşkü’nden Ankara Gölbaşı Şehir Geçişi Açılış Töreni konuşmasında, 2021 yılı milletimize söz verdiğimiz gibi demokratik ve ekonomik reformlar yılı olacaktır” dedi. 
  • Yoksulluk ve ekonomik krizin derinleştiği ülkemizde, Erdoğan 02.Nisan.2022 günü Dolmabahçe Ofisi’nden yaptığı konuşmasında “Milletimizden sabırlı olmasını, bize güvenmesini istiyorum” dedi.
  • Erdoğan yayınladığı 2025 yeni yıl mesajında; “ Son 22 yılda, bu ülkenin ve milletin tüm meselelerini nasıl biz çözdüysek ekonomideki konjonktürel sıkıntıların üstesinden de yine biz geleceğiz. Doğru yoldayız, Allah’ın izniyle hedeflerimize de ulaşacağız. Sizlerden sadece biraz daha sabır, metanet ve anlayış istiyoruz.” dedi.

Dedi de yıl 2025 hala olumlu bir gelişme yok değil mi? millete Cehennemi yaşatacaksınız sonra da Sabredin diyeceksiniz öyle mi?  Neyin sabrı? Allah aşkına neyin sabrı?

Değerli okurlar, yolsuzluklara bulaşan bir devlet başkanı birilerinin şantajına açık hale gelir. İşte talep edilen sabrın selametle sonuçlanmadığı ülkemizde özellikle, 2019 yılı ve sonrası başta ABD olmak üzere emperyal güçlerin tüm isteklerini gerçekleştiren şantaja açık bir yönetim var. Örnek mi?; terörle mücadele ediyoruz deyip İŞİD petrollerini Power Trans üzerinden dünyaya pazarlandığını tespit eden Rusya yönetimi, sevkiyatın uydu görüntülerini yayınlarım tehdidi sonrası bize sattığı S-400 savunma füzesi ambarlarımızda çürüyor. ABD temsilciler meclisinin, Erdoğan’ın mal varlığını araştırma önerisini gündeme taşıması ve kabul edilmesi ve HALKBANK dosyası ile birlikte, dün olduğu gibi gelecekte de hep şantaj malzemesi olarak kullanılacağından Erdoğan’ın “fedakarlık ve sabır siyaseti” de dozunu arttırarak devam edecektir.         3.Ocak.2025

Selam ve saygılarımla      

Cezmi Orkun

Devamını Oku

U-MUTSUZ YIL…

U-MUTSUZ YIL…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

eğerli okurlar, vicdan sahibi her birey gibi DOĞRU PARTİ temsilcileri olarak bizler de sevinçleri paylaşarak çoğaltma, acıları paylaşarak azaltma amacını taşıyoruz. Bu açıdan bakıldığında yeni yıla yeni umutlarla girmeyi isterken, iktidarın uygulamaları nedeniyle milletin umutsuzluğa düşmesi bu isteğin gerçekleşmesini maalesef önlüyor ve özellikle son beş yıldır AKP iktidarının milletimize yaşattığı zorlukların, 2025 yılı için daha da artarak etkisini sürdüreceği bir yıl olacağını gösteriyor. Ancak, şartlar ne olursa olsun değerli okurlar biliniz ki UMUT VAR…

Ülkemiz için 2024 yılı; AKP iktidarının süregelen yanlış politikaları sonucu, sorun teşkil eden enflasyonist eğilimlerin ve yeni teknolojik gelişmelere dayalı toplum yaşamında görülen dijital uçurumların, bunların etkisiyle keskinleşen gelir dağılımı adaletsizliklerinin, eğitimde ve sağlıkta sağlanamayan fırsat eşitliğinin, bunları çevreleyen iklim krizinin ve bütün bunlarla bağlantılı göç dalgalarının da eşlik ettiği bir yıl oldu.

AKP iktidarının; 2024 yılında Ortadoğu coğrafyasında at koşturan küresel güçlerin yıkıntıları arasında ne aradığını dahi bilmeyen tutumu ve harcamaları sonucu ülkemiz; sosyo ekonomik krizlerin, enflasyonist ortamın, çalışma yaşamında tükenmişliğin, hak mücadelelerinin, adalet arayışlarının, endişelerin, korkunun, gelecek kaygısı ve risklerle dolu umutsuz bir ortamı bir sonraki yıla aktardı. Öyle ki, AKP iktidarı; kurtuluşu, belirsizliklerin bu kadar belirgin olması karşısında sadece yangın söndürmekten, tehlikeyi son dakika görmekten, tek seferlik çabalarda aradı. Yani, günü kurtarma çabası dışında ortada bir şey YOK. Varsa siz söyleyin…

2024 yılı biterken geride kalan ekonomik güçlükler, yaşanan yoksulluk, siyasi ve sosyal alandaki yıkıntılar, hem hatıralardaki hem de tarihteki yerlerini pekiştirdiler. Ülkemizin ekonomisine odaklandığımızda ise lüks ve şatafatından taviz vermeyen AKP iktidarı; ülkemizde, ücretli çalışanların büyük bir kısmını ve dolaylı olarak işgücünün neredeyse tamamını ilgilendiren asgari ücreti 22.104 lira olarak açıkladı. Öyle ya “Yaparsa AKP Yapar” değil mi? 

Enflasyon canavarının hakim olduğu 2024 yılı, özellikle sabit ücretle yaşamını sürdürenlerin yaşam koşullarının hızlı bir şekilde kötüleştiği bir yıl olurken, 2025 yılı için umutlanan emekçi kardeşlerimiz için, asgari ücretin açlık sınırı altında ilan edilmesi ile emekli kesimin de var olan umutları yerini umutsuzluğa bırakmıştır. Sonuç olarak; millet yoksulluğa mahkum edilirken, ana muhalefet CHP ve emekçilerin sözde temsilcisi sendikalar ne yapacak? merak konusu. Umarım, emeğin ve emekçinin karşısında değil, yanında olan bir tavır sergilerler. Birinci pari olmanın gereği yapılacak mı? göreceğiz.

Toplumsal beklentiler ve bireysel ihtiyaçlar arasında bir denge kurmak isteyen iktidarlar için  önemli olan, bunların farkına varması ve hedeflerini neye göre şekillendireceğini sorgulamasıdır. Mevcut iktidarın RANT dışında böyle bir derdi yok ki. Bir emeklinin durumu incelendiğinde “İstediğim gibi bir hayat yaşıyorum” diyen bir tek emekli var mı? YOK. Oysa; emekli vatandaşların, çalışma hayatları boyunca, başka değerli pek çok şeyden feragat etmek zorunda kaldıklarının hatırlanması gerekmez mi?

2025 yılında da; kazananların “saray ve eşrafı”, kaybedenlerin ise “milletimizin kendisi” olduğu görülüyor. Özellikle; toplumdaki orta gelir grubunun da, dahil olmaya başladığı dar gelir grubunda yer alan yoksulların sayısı artmaya devam edecek bir yıl olacaktır. Çünkü; iktidarın açıklamalarına bakıldığında, 2025 yılı ve sonrasının milletten esirgenen paraların Suriye için harcanacağı görülüyor. Cumhuriyet döneminin tamamı incelendiğinde emeğin ve emekçinin hakkının gasp edildiği böyle bir dönem olmamıştır. Ancak; yazıklar olsun ki AKP iktidarı bunu başarmıştır. 

Ayrıca; AKP iktidarı, yıllardır Suriye’li sığınmacılara millletin milyarlarca dolarını harcadığı yetmezmiş gibi, şimdi de bunlar, ülkelerine gittiklerinde çer ve çöplerle uğraşmasın diye küresel güçler tarafından kendilerine verilen temizlik görevi için de milletin sırtından harcamalara devam edeceği görülüyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vatandaşı ve DOĞRU PARTİ temsilcisi olarak AKP yönetimine soruyorum; “Toplumun büyük bir kısmı yoksulluk ve sefalet içerisinde iken sizler kimin parasını kime, hangi hakla harcıyorsunuz? böyle bir yetkiniz var mı?” elbette olmaz, olamaz… Değerli okurlar biliniz ki; AKP iktidarı devam ettiği sürece bu U-MUTSUZ yıllar  tekrar edecek.    

31.Aralık.2024

Selam ve saygılarımla      

Cezmi Orkun

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.