08 Mayıs 2025 Perşembe
1964 yılında bir ABD araştırma gemisi, Horn Burnu’nun yaklaşık 1.600 kilometre batısında, Antarktika yakınlarındaki okyanus tabanının fotoğraflarını çekiyordu. İki milden fazla derinlikte, kamera tuhaf bir şey yakaladı: Çamurda dik duran uzun, anten benzeri bir nesne. Düz bir şaftı, eşit aralıklarla dizilmiş “kolları” ve düğme benzeri uçları vardı; doğal bir şeyden çok bir ekipman parçasına benziyordu. Fotoğraf haberlere konu olunca, insanlar ona “Eltanin Anteni” adını taktılar; bunun uzaylılardan, kadim bir medeniyetten ya da gizli bir projeden kaynaklandığı tahmin ediliyordu.
Daha sonra bilim insanları bir açıklamayla devreye girdi. 1971 yılında uzmanlar, bu canlının 1880’lerden beri uzun sapı ve garip dallarıyla bilinen Chondrocladia adlı nadir bir deniz süngeri olduğunu tespit ettiler. Mekanik görünümünün bir tesadüf olduğunu ve bu süngerin derin, karanlık okyanusta yetişebildiğini söylediler. 2003 yılında gemi mürettebatından biri bu iddiayı destekledi ve bunun aslında bir gizem olmadığını iddia etti.
Ancak şüpheler devam ediyor. Nesnenin mükemmel açıları ve yalnız konumu, genellikle gruplar halinde büyüyen ve daha az düzenli görünen tipik Kondrokladya süngerleriyle tam olarak uyuşmuyor. Olayı araştırmak için kimse geri dönmedi; olay yeri çok uzak ve ulaşılması zor. Sadece bulanık bir fotoğrafla akıllarda soru işaretleri kaldı: Gemi ekibi neden bunun bir sünger olduğunu hemen anlamadı? Daha eski veya daha tuhaf bir şey olabilir mi? Eltanin Anteni, sağlam bir cevap ile derin deniz sırrı arasında sıkışmış, ürkütücü bir bulmaca olmaya devam ediyor.
Doğanın şaşırtıcı başarıları arasında, Avrupa Arı avcısı Şahin dişisinin son yolculuğu, kuş gezginlerin yılmaz ruhunun dikkate değer bir kanıtı olarak karşımıza çıkıyor. Finlandiya’da son teknoloji uydu takip sistemiyle donatılan bu korkusuz kuş, yerel halkın kalbini ve aklını çelen olağanüstü bir maceraya atıldı ve sadece 42 günde 10 bin kilometreden fazla yol kat ederek günde ortalama 230 kilometre yol kat etti.
Hikayesi, bir önceki güney yazını geçirdiği Güney Afrika’nın Özgür Devlet bölgesinde yer alan güzel manzaralı Reitz kasabasında başlıyor. Son teknoloji GPS izleme teknolojisiyle donatılan bu kuş kaşif, 20 Nisan’da Reitz’den yola çıkarak kuzeye doğru rotasını belirledi. Onun varış noktası muhtemelen kuzey yazını geçireceği uzak Finlandiya toprakları. Yolculuk uzun ve zorluklarla doluydu ama şüphesiz nefes kesici manzaralarla doluydu.
Uydu takip cihazı bize onun destansı göç yolunu izlememizi sağlayan paha biçilmez veriler sağladı. İnsanı gerçekten hayrete düşüren şey, sadece su kütlelerinin veya Sudan’ın uçsuz bucaksız düzlüklerinin üzerinden uçarken gerekli olan küçük sapmalarla, kuzeye doğru izlediği dikkat çekici düz yörüngedir.
Yolculuğunda büyüleyici bir gelişme, Nil Nehri’nin kaynağına ulaştığında yaşandı. Burada, tarihi nehrin kıvrımlı yolunu takip etmeyi seçerek sağa doğru bir dönüş yapma konusunda büyüleyici bir karar aldı. Bu karar, bu olağanüstü yaratıkların inanılmaz içgüdülerini ve uyum yeteneklerini vurguluyor.
Ancak asıl şaşırtıcı olan, bu ilgi çekici sapmanın ardından, en başta girdiği aynı uzunlamasına çizgide yeniden kendini konumlandırmasıdır. Hedefine varma konusundaki amansız kararlılığı hiç sarsılmadı ve kuzeye doğru uçuşuna devam ederek sonunda Finlandiya semalarına ulaştı.
Bu hayranlık uyandıran yolculuk, yalnızca kuş gezginlerinin olağanüstü yeteneklerini sergilemekle kalmıyor, aynı zamanda bizi göçün gizemleri üzerinde düşünmeye de davet ediyor. Peki bu kuşları kıtalar ve okyanuslar arasında binlerce kilometre yol kat ederek zorlu yolculuklara çıkmaya iten şey nedir? Bu doğuştan gelen bir içgüdü mü, yenilmez bir hayatta kalma isteği mi, yoksa doğanın ritmine olan sarsılmaz bir bağlılık mı?
GPS ile takip edilen bu şahinin inanılmaz yolculuğuna hayran kalırken, doğanın harikalarını bir kez daha hatırlıyoruz. Olasılıkların sınırlarının sürekli zorlandığı, en sıra dışı başarıların bile Dünya’daki yaşamın karmaşık dokusunun sadece bir parçası haline geldiği bir dünya.
İstanbul-Bursa feribot seferleri neden durduruldu? İDO’dan açıklama geldi
İDO’dan yapılan açıklamada şöyle denildi:
İDO bilindiği üzere TEPE+AKFEN+SOUTER+SERA ortaklığı tarafından 2011 yılında İBB’ye 861 milyon USD imtiyaz bedel, 73 Milyon USD kredi devri olmak üzere 934 Milyon USD ödeyerek özelleştirilmiştir.
Özelleştirme sonrası
1. BURSA SEFERLERİNDE HAKSIZ REKABET
İBB sözleşmeye aykırı olarak Bursa Belediyesi’ne “Bedelsiz” iskele tahsis ederek, BUDO’nun İstanbul/Bursa arasında seferleriyle haksız rekabete sebep olmuştur.
2. AMBARLI LİMANI PROJESİ
Özelleştirme sözleşmesinde yer alan Ambarlı Liman arsasının bugüne kadar İDO’ya teslimi yapılmayarak, İDO’nun Ambarlı’dan / YALOVA / MUDANYA / BANDIRMA RO-RO Projesini hayata geçirilmesi engellenmiştir.
3. NEGMAR HAKSIZ REKABETİ
Eskihisar / Topcular arasında hiçbir bedel alınmadan NEGMAR isimli şirketin yan kuruluşlarına İZMİT Büyükşehir Belediyesi aracılığı ile iskele tahsis ederek çok büyük bir gelir kaybına uğratmıştır.
4. SİRKECİ HAREM HATTI KISITLAMALARI
Sirkeci Harem hattı İDO’nun en karlı hatlarından biri olmasına karşılık, UKOME kararı ile 3,5 ton üzeri araçların geçişi engellenmiş, söz konusu araçlar Yavuz Sultan Selim Köprüsü’ne yönlendirilerek çok önemli bir gelir kaybına sebebiyet verilmiştir.
İ5. KABATAŞ MARTI PROJESİ ETKİSİ
İDO’nun en önemli iskelesi olan KABATAŞ iskelesi MARTI Projesi nedeni ile kapatılınca yolcu sayımızda %80’e yakın düşüş ortaya çıkmış ve bu zarar telafi edilememektedir.
6. UKOME’den İSTENEN ZAM TALEPLERİ
Çok ciddi kur ve maliyet artışları karşılığında son üç yılda %85 artışa rağmen UKOME kararları ile ancak %22 zam alınabilmiştir. Bu durum iç hatlar seferlerimizi sürdürülemez bir noktaya taşımıştır.
7. OSMANGAZİ KÖPRÜSÜ ETKİSİ
– İDO’nun zor duruma düşmesinin en büyük nedeni burada alınan kararlardır.
– Osmangazi Köprüsü ihalesi İDO ihalesinden önce yapılmıştır.
– TEPE+AKFEN+SOUTER+SERA 2011 yılında İDO ihalesine girmeden evvel Osmangazi Köprüsü’nün 2016 yılında açılacağını, geçiş fiyatının ise 2016 için 41 USD + %18 olduğunu, bu fiyatın Karayolları tarafından Osmangazi Köprüsü’nün yapımcı firmalarına garanti edildiğini Karayolları ve OTOYOL A.Ş. tarafından akdedilen sözleşmeyi okuyarak bilgi sahibi olmuştur. Bu fiyatlara göre tüm araçların Osmangazi Köprüsü’nden geçmeyeceği tarafımızdan öngörülerek, bu hattımızda 2016’dan itibaren önemli bir gelir kalemini fizibilitelerimize koyarak teklifimizi vermiştik. Ancak, köprünün açılması ile birlikte Bakanlar Kurulu Kararı ile yatırımcı firma OTOYOL A.Ş.’ye 2017 için 41 USD + %8 KDV x 40.000 araç parası ödenirken, araç geçiş ücretleri 70.75 TL + %8 KDV’ye düşürülmüştür. Bu kararlar Karayolları’nın yani devletin İDO ile rekabeti anlamına gelir ki bu kesinlikle “Adil” değildir. Haksız rekabete girmektedir. Tüm bu nedenlerden dolayı, İDO Yönetim Kurulu, 07/11/2018 tarihli toplantısında, kredi yapılandırma görüşmelerini yaptığı bankaların da tavsiye ve görüşleri doğrultusunda, yabancı stratejik ortağı SOUTER Inv’ın da talebi ile Uluslararası Hukuk Platformu’na başvurmadan önce tüm zarar eden hatlarını kapatarak, bir parça olsun kanamayı durdurmayı hedeflemiştir. Bu şartlar dahilinde 01 Aralık 2018 tarihi itibariyle Sirkeci – Harem hattı hariç iç hat seferlerimizi geçici olarak durdurduğumuzu anlayışınıza sığınarak bildirmek isteriz. Bu kapsamda 01 Aralık 2018 tarihinde Bostancı-Beşiktaş, Bostancı-Kadıköy-Yenikapı-Bakırköy, Adalar hatlarımız geçici olarak durdurulacak olup Bostancı, Yenikapı ve Kadıköy iskelelerimiz şehir dışı hatlar için faaliyet vermeye devam edecektir.
BM, Afrika’dan gelen göçmenleri taşıyan dört teknenin Yemen ve Cibuti açıklarında gece yarısı alabora olmasının ardından en az iki kişinin öldüğünü ve 186 kişinin kaybolduğunu söyledi.
BM’nin göç ajansı Cuma günü, Afrika’dan gelen göçmenleri taşıyan dört teknenin Yemen ve Cibuti açıklarında gece yarısı alabora olmasının ardından en az iki kişinin öldüğünü ve 186 kişinin kaybolduğunu söyledi.
Uluslararası Göç Örgütü (IOM) sözcüsü Tamim Eleian, Perşembe günü geç saatlerde Yemen açıklarında iki geminin alabora olduğunu söyledi. iki tmürettebatın kurtarıldığını ancak 181 göçmen ve beş Yemenli mürettebatın hala kayıp olduğunu ve aynı zamanlarda küçük Afrika ülkesi Cibuti açıklarında iki teknenin daha alabora olduğunu söyledi. İki göçmenin cesedi bulundu ve gemideki diğer herkes kurtarıldı.
IOM Yemen misyonunun başkanı Abdusattor Esoev yaptığı açıklamada, iki teknenin Cibuti sahiline yakın bir yerde yelken açtıktan sonra kuvvetli rüzgarlar nedeniyle alabora olduğunu söyledi.
Yemen’in güneybatısındaki Taiz vilayetindeki Dhubab ilçesi açıklarında alabora olan üçüncü teknede 31 Etiyopyalı göçmen ve üç Yemenli mürettebat bulunuyordu.
Aynı bölgenin yakınlarında alabora olan dördüncü tekne ise Abyan vilayetindeki Ahwar ilçesine gidiyordu ve 150 Etiyopyalı göçmen ve dört Yemenli mürettebat bulunuyordu.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.