DOLAR 34,5564 0.15%
EURO 36,1738 -0.19%
ALTIN 2.979,150,59
BITCOIN 34180982,87%
İstanbul
11°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Hasan Bakkal

Hasan Bakkal

07 Kasım 2024 Perşembe

Elde kalan tek şey, ÖFKE. 

0

BEĞENDİM

ABONE OL

70’li yıllarda İstanbul’da çocuktum. Sokakta bizden büyüklerden dayak yediğimizde eve gidemezdik. “Ne yaptında dövdüler” derdi Anamız, babamız, birde onlar haşlardı bizi. Bilirlerdi ki büyükler küçükleri korurdu (andımız öyle demiyormuydu), dövecek hale geldiyse illaki af edilmeyecek bir terbiyesizlik yapmış olurduk. 

Şimdilerde bu tip bir hikayenin sonucu 2 aileden hastahanelik insanlar, hatta birbirini öldüren aileler. 

Evden çıkar 2 ana cadde geçer, sokak aralarından ilkokula giderdik. Yaklaşık 2 km yağmur, kar kış yürürdük okula. Kimse çocuklarımız eve dönecek mi diye endişelenmezdi. O zamanlarda bize servis deseler, manasını sözlükte arardık herhalde. 

 Arkadaşlarımın kimisinin babası apartman görevlisiydi. Mahalle bakkalının oğluydu arkadaşımız. Kimisinin babası Levent Camisinin köşesinde çiçek satan adam, kimisinin avukat, memur, işçi.

Kimisinin anası babası Kürt’tü, kiminin ki Alevi, Sünni, Ateist güle oynaya okula gider, güle oynaya dönerdik. Mahallemizdeki Ermeni ailelerin birkaçı Fransa’ya göçerken hepimiz büyük küçük salya sümük ağlamıştık o gün hala gözümün önünde. 

 Kimi zaman apartman görevlisinin, kimi zaman bir başkasının evinde bağır çağır oynardık. Sınıf farkı deseler açar sözlüğü bakardık o ne demek diye. Kendimiz kaybederdik mahallede oyun oynarken, hava kararırdı sokaklarda.

 Mustafa amca FB’liydi, kalp hastasıydı. Radyoda maçı dinlerken kalbi dayanmadı 50’li yaşlarında aslına rücu etti. 1 hafta evde radyo açamadık. Televizyon daha her eve girmemişti zaten. Mahalleli 1 hafta yemek taşıdı evlerine. 

 3 hafta önce bizim apartmanda yaşayan biri vefat etmiş, 2 gün önce haberimiz oldu. Bırakın mahalleyi apartmanda kimsenin haberi olmadı. 

 Kısacası, her şey vardı çocuk hayatımızda, O zamanlardan hatırlamadığım şeylerden biri ise ÖFKE. İnsanların birbirine öfkelendiğini hiç görmedim. Ayıptı bağırıp çağırmak.

 Öğretmenlerimin sesini yükselttiğini de hatırlamıyorum. Ama ilkokul öğretmenimden ölesiye korkardım. Korku şiddetten değil saygıdan kaynaklanırdı. Her şeyi bildiğini düşünürdüm. 

FEVZİ ÖZTÜRK’tü ilkokul öğretmenim, bize insan olmayı öğretmişti çarpım tablosundan önce, birbirimizi sevmenin erdemini vermişti “Ali topu tut” yazmayı öğretmeden önce. Okulumuzu soranlara gururla söylerdik adını “ ŞEHİT KUBİLAY İLKOKULU” Hepimiz bir örnek giyinirdik. Mavi önlük beyaz yakalık. 

 Yerli malı haftasında okulda yok yoktu masaların üstünde. Bu ülke neler başarmış görmekten gurur duyardık. 

Yavrukurt’tuk hepimiz. Gerçekten hepimiz birimiz, birimiz hepimiz içindik. Her sabah andımızı katıksız sevgiyle,inanarak, hissederek okurduk.

Mahalle muhtarımız Selçuk dedeydi, 23. Nisanlarda mahalleyi bayraklarla donatırdı. Şölenler, fener alayları olurdu.

Ayşe’nin annesi Ayten abla (Alpman) şarkı söylerdi bize Şelçuk dedenin mutfak camından. Rahmetli Ali’nin babası Orhan Amca ( Kapkı) 3. bloğun duvarında film oynatırdı akşamına. 

 Yıllar geçti, elimizde kalan çocukluğumuzda görmediğimiz ÖFKE, sadece ÖFKE.

 Hangi ara besledik büyüttük bu öfkeyi bilmiyorum, insanlar birbirine öfkeli,  Sünni, Alevi, Kürt, Türk, siyasetçi, vatandaş herkes ÖFKELİ.

 Bende ülkeyi bu hale getirenlere ÖFKELİ.

 Maalesef elde kalan tek şey, ÖFKE.