22 Ocak 2025 Çarşamba
Malum Türkiye’de köy enstitüleri vardı. Bu devlet eliyle yapılırdı. Ancak şimdilerde Vakıflar eliyle de yapılması mümkün.
Bir vakıf, bir öğretmenin maaşını ödeyerek bir köyde istihdam edebilir.
Bu öğretmenin görevi köyde doğan bütün problemleri ve köyün ihtiyaçlarını çözmekle görevli olur çözemediklerini Vakfa raporlar. Ayrıca okulda özel olarak çocuklarla ilgilenir, bir kütüphane yapar ve sorumlusu olur.
Cami hocasına gider maaşına ilave aylık bir ödenek alacağını ancak bunun için vaazlarında eğitimin önemini vurgulamasını talep edersin.
Daha sonra köyün kahvehanesine gider, aylık kazancın kaç para kardeşim dersin.
O parayıda kahveciye verip burada bedava çay servisi yapacaksın dersin ve kahvehaneyi bir kütüphaneye çevirirsin.
Öğretmen hem okuldaki hemde kahvehanedeki kütüphaneden sorumlu olur.
Kahvehaneye bir akıllı televizyon ve bir kamera koyarsın. TV’de bütün dünyayı gösteren kanalları, tarih ve belgesel kanalları olur.
Ayda bir gündemdeki yazarlar veya bilim insanları ile video bağlantısı kurulup interaktif görüşmeler yapılır.
Dahası maaşı vakıfça ödenen bir ziraat mühendisi görevlendirilip, köylünün kooperatif kurmasına ziraati bilimsel olarak yapmasına, her bir köylünün değil, köyün (kooperatifin) mali olan traktörler biçerdöverler alınmasına liderlik eder.
Bunun başlangıç maliyeti, her şey dahil aylık 100-120bin £ olur.
Bunu 3 tane köye yaptığınızda tüm Türkiye’de duyulur ve her yerden yardım almaya başlarsınız.
Bunun devamında bir rehabilitasyon merkezi ve huzur evi için devletten geniş bir toprak alınıp, bir yaşlılar evi yapılır ve bunun yanına bir ilköğretim ve lise yapılır yatılı olarak.
Köylerdeki öğretmenlerin önerdiği zeki çocuklar burada yatılı olarak okurlar ve yaşlı mezunlara gençlik aşısı olurken, yaşlı mezunlar gençlerle tecrübelerini paylaşırlar.
Bunu yapmak zor değil sadece kararlılık ve inanç gerekiyor.
Herkes bir ATATÜRK’tür tutturmuş gidiyor. Ama O’nun özünde ne yapmaya çalıştığının önemi yok, mesela Türkiye’de kaç kişi Beyaz Zambaklar Ülkesini okumuştur. Neden Atatürk bu kitabın okullarda ders kitabı olmasını istemiştir.
Bilgisi olan yok.
Boş bir ATATÜRK inancımız var, dinciler Müslüman olmak yeter ahlaka ihtiyacım yok diyor. Karşısındakiler Atatürk diyorlar ama en ufak bilgileri yok onun gerçekten ne yapmaya çalıştığı ile ilgili.
25 yıllık bir cehennemde yaşıyoruz.
Şu sıralar gençlik AKP öncesini bilmiyor veya bildirilmiyor. AKP medyayı, sivil toplum örgütlerini ele geçirmiş ve ülkeyi teslim almış karnını doyurmaya uğraşan bir gençlik itiraz edemez hale gelmiş.
AKP ilk denemeyi UZAN gurubuna yaptı. Uzan Ailesinin hukuksuz olduğunu yoğun bir sekilde medyaya pompaladi ve onlardan daha hukuksuz davranmayı meşru gösterdi. Varlarına yoklarına el koydu.
Aslında mesele şuydu, Mahalleyi haraca kesmeye niyetli birisi mahalleye gelir ve ilk hedefi en çok korkulan ve gücü olan esnafın dükkanını dağıtır haraca bağlar. Sonrada bundan sonra benim buranın hakimi der. Şayet ilk saldırdıkları esnaf etrafında toplanıp dik durmazsa topunuz teslim alınırsınız sıra size geldiğinde yanınızda kimseyi bulamazsınız.
O zamanlarda sahsen bunun geldiğini görmüş ve yukarıdaki örneği vermiştim. Sonrası malum Aydın Doğan’da bundan payını aldı.
Araba yaptık ve ilk arabamız diye bir şaaşa bir debdebe. AKP yaparsa en iyisini yapar diyorlar da kimse ŞAHİN ve DOĞAN arabaların Türkiyede yapıldığını ve yıllarca yollarda bu iki arabanın hakimiyetinde olduğunu hatırlayan yok. TOROS marka bir araba yaptık en çok ihracatı yapılan arabaydı. Hemde bu arabalar devletin desteğini almadan yaptılar bunu.
Gençler hatırlamaz ama Türkiyenin gerçeği DOĞAN görünümlü ŞAHİN vardı. Aynı Türk insanını anlatan bir araba tanımlamasıydı. “DOĞAN görünümlü ŞAHİN” tam Türkiye profili.
ANADOL vardı, ANADOL.
Bunlardan bahseden yok ama sorsanız AKP den önce buzdolabı bile yoktu. Hastahane yoktu (ama doktor vardı). Şimdilerde doktorlar Suriyeli ama bunlar hakikaten doktor mu bilen yok.
Şimdi TOGG yaptık ve nasıl oluyorsa araba fabrikadan limana götüren araçlar kaza yapacağına limandan çıkmış TOGG taşıyan araç kaza yaptı diyen yok, araba bir model mi olurmuş diyen yok, bu arabanın mesela yetkili servis ağı varmı diyen yok, bir tane bakan, milletvekili, genel müdür, TOGG kullanmiyor neden yok diyen yok. Bir yılda 20-25bin arabamı üretilirmiş diyen yok. Sadece seçimde direksiyonuna geçilen bu TOGG ne menem bir şeydir diyen yok.
AKP öncesi mesela şalvar tartışması yoktu. Cumhurbaşkanımızın oğlu çıkıp ben şalvar giyeceğim ama beni dincilikle yafatlarlar diyor.
Bu çocuk ne yapmış üniversiteyi yurt dışında okumuş, masterini İtalya’da yapacak iken kaçıp Türkiye’ye gelmiş. Annesi avrupa’da moda evi kapatıp 50bin USD verip canta alırken elinde Amerikan cep telefonu varken, Alman malı arabaya binerken kendisi şalvar giyememekten dert yanıyor.
Bir Allahın kulu da Suriyede babasinin desteklediği Colani’nin ISID ten bu güne gelişini bir bak El Colani’den Sinyor Kolani’ye değişimini seyrediyoruz kardeş sen ne şalvarından bahsediyorsun demiyor.
Amaç belli ekonomi konuşulmasın milletin karın tokluğuna çalışsın aç geçirmediği güne sükretsin istiyorlar.
30 yıl önce olsa Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan muhalefette olsa şimdiye kadar AKP iktidarı kıblesini şaşırır insan içine çıkamazdı. Şu sıralar erken seçim çanları çalmaya başlardı.
Ama Allahtan CHP var Kılıçdaroğlu gitti yerine Ö.Özer geldi.
Kılıçdaroğlu AKPnin Reisicumhur seçimini garanti etmekle kalmadı %1 lik partiye 20-30 milletvekilliği ile mecliste AKP sayısının riske girmesinide engelledi.
Sonra ne oldu, Ö.Özer öyle olmaz böyle olur dedi ve Dünya tarihinde 1. Parti olup erken seçim istemeyen tek parti olarak tarihe geçti.
25 yıldır Türkiyede yapılan tüm yolsuzlukların hukuksuzlukların gün gelip hesabı sorulacak diyorsanız Özgür Özel’e bakın hesap soracak gibimi duruyor.
Peki bozulan ahlakın hesabını kimden soracağız. Cahil bırakılmış toplumun hesabını kimden soracağız mesela.
Sabah programı Müge Anlının programını seyredin paniğe kapılırsınız. Buram buram cehalet ve ahlak düşkünlüğü kokuyor ve bir dizinin konusu olsa yok artık bu kadar marjinallik olamaz saçmalamışlar dersiniz, ama oluyor.
Yahu kadın evden kaçmış pavyonda çalışıyor. Adam karısını arıyor yardım etmek için kadının sevgilisi stüdyoya geliyor. O arada sevgilinin karısı eve kuma diye getirdi bu kadini diyor. Koca hala eve dönsün ben karımı seviyorum diyor.
Alın size dini bütün AKPnin Türkiye’yi getirdiği nokta bu.
Malum Demokratik ülkelerde sacayağıdır YASAMA YURUTME ve YARGI.
Biri diğerini denetler fakat olmazsa olmaz iki şey vardır ki bunlarsız da vatandaşın sesini duyururamazsınız MEDYA ve Sivil Toplum Örgütleri (STÖ)
STÖ ler ise ülkede yarattıkları katma değer ile doğru orantılı olarak güçlüdürler.
Sesleri güçleri kadar yüksek çıkar ve aslında Erling Naess’ın dediği gibi “Tanrı bir gemi sahibi olmalı. Ham maddeleri ihtiyaç duyulan yerlerden uzağa yerleştirdi ve dünyanın üçte ikisini suyla kapladı.”
Yani denizciler yoksa hiç bir şey yok.
Peki bu kadar gücü olması gereken bir STÖ ne yapıyor.
Mesela:
Cevap veriyorum HAYIR.
Topuna birden HAYIR.
Peki ne yapmamız lazım :
Öncelikle YDO VAKFINI olması gerektiği gibi yapılandırmalıyız. Her Mezun doğal üye olmalı.
Mezun olurken diplomanın yanında birde VAKIF beratı verilmeli.
Onun dışında denizcilik sektörönde kim varsa kim üye olmak istiyorsa kriterleri yerine getirip üye yapılmalı.
Vakıf Yönetimi kapalı spor salonunda binlerce üyenin katılımı ile seçilmeli. Ana Akım medyada konu olmalı, etki yaratmalı. Ses getirmeli.
Daha ötesi mesela Altınoluk’ta bir hostel kıvamında yaşlı bakım evi kurulmalı ve isteyen üyeler burada kalmalı. Hemşiresi doktoru ile yaşlılıklarını geçiren Denizcilerimize yuva olmalı.
O da yetmez.
Birde yanına Türkiyenin her tarafından zeki fakat yetersizlikler sebebiyle okuyamayan çocuklara yatılı bir ilk ve orta okul yapılmalı öğrenciler almaılı.
Kimsesiz ya da fakir çocukların tarikatların eline düşmesi engellenecek Laik aydınlık nesillerin yetişmesine katkıda bulunulmalı. Bu çocuklara hostelde kalan yaşlı Denizciler hayat tecrübelerini aktarmalı. Isteyenler sınıflara etüd ve ders verebilmeli.
Dahası örneğin bir proje ile Iskenderun Körfezi nasıl komple bir kontayner transfer limanı haline getirilip, bunun Türk ekonomisine yapacağı katma değerler, bu limana bağlantılı demir yolları ile doğu ve güney doğunun nasıl kalkınacağını bir raporla medyaya ve siyasilere ulaşmasını sağlamalı.
Iste o zaman herkesin ağzının içine baktığı ve söylediklerinin etkisi olan bir STÖ olursunuz.
Bunca yazdığım şeyle ilgili en ufak bir kıpırdanma olamayacak. Her sene olduğu gibi bu senede 7 ARALIK ta bu defer de 1984 mezunlarının 40. Yılı için bir araya gelinecek, körler sağırlar birbirini ağırlayacak.
Kaldığımız yerden devam edeceğiz vesselam.
İnsanlar kendini karşı tarafın yerine koyup düşündüğünde daha doğru sonuçlara varıyor. Örneğin Disney Plus yöneticisi olsanız, gündemdeki Atatürk kavgasına ne derdiniz.
TR cumhurbaşkanı nın saygı duymadığı Atatürk’e Disney + neden saygı duymamı bekliyorlar anlamadım mı derdiniz, yoksa;
Keşke Yunan kazansaydı diyen, Atatürk’ün annesine binbir ima ile -elinde bir tane belge yokken- bir sürü dedikodu yayan fesli deliye hastahanede ziyaret eden siz değilmisiniz demez mi mesela.
Bir manyağın Cenazesine de gittiniz, bir ruh hastası manyağa canlıykende ölüykende saygı gösterdiniz, biz niye Ermeni cemaatine göstermeyelim demez mi.
Cumhurbaşkanının danışmanı Oktay Saral, günlerdir Atatürk’e küfrediyor olan ve maaşını senin ödediğin Halil Konakçı’ya destek veriyor ben neden Atatürk’ün arkasında durayım demez mi.
Zamanında Akdamar adasındaki kilisede yüzlerce Türk kadınına tecavüz edilmiş ve ölüleri Van gölüne atılmış olan kiliseyi tadil edip Ermenilere açtınız, başka ülkede olsa ibretlik bir anıt olacakken siz Ermenilerin ibadetine açtınız bizde Ermenilerin istediğini yaptık. Biz sizden farklı davranmadık.
Sınır kapısını açtınız, gidip Ermeni cumhurbaşkanı ile maç seyrettiniz sizin saygı duyduğunuz bir milletin istediğini yerine getirdik dese mesela!!
Ermeniler’e gücünüz yetmeyince, Gücü Disney+ a yetecek milletsiniz onu anladık deseler.
Ne diyeceksiniz !!!!
Ermeni sürgününün olduğu ileri sürülen tarihte Mustafa Kemal Bey’in merkezi hükümetteki hiçbir karar ve işlemle de alakası olmadığını biliyoruz.
Buna rağmen Ermeni çevrelerinde ‘Ermeni katili, katliamı düzenleyen’ gibi uzaktan yakından ilgisi olmayan şeyler var, Atatürk için ileri sürülen bu iddianın objektif tarih gerçekleriyle alakası yoktur. Bunu bizde biliyoruz ama siz hariç tüm dünya biliyor ki Atatürk demek Türkiye demek Ermenilerin hedefi Atatürk değil aslında sizsiniz, bizde Türkiye ile Ermeni diasporasını karşılaştırınca, bir diasporanın bir ülkeden güçlü olduğunu gördük ve böyle bir karar aldık dese, ki çok mantıklı.
Neyse işin Aslı budur, ben kendi adıma AKP ve Genel Başkanını iptal edemiyorum ama Disney + ı iptal ettim. Benimde gücüm bu kadar ne yapayım.
DİSNEY + Ermeni lobisine teslim olmuş haydi Üyelikleri iptal edelim.
İlk ve en ilkel çözüm. Çünki ilkellik kolaydır, ilkellik düşünmeyi gerektirmez, ilkellik
suçu kendinde görmeme sanatıdır.
Mesela bir allahın kulu da demiyorki ;
hani dünya liderimiz vardı,
hani İsraile one minute demiştik.
Hani Ermenistan sınırı kapatırsak aç kalırdı.
Hani Türküz ya, tarihte en büyük acıları çekmişiz ya.
TÜRKİYE bir Ermeni lobisine diz çöküyor.
Demezlermi sen ATATÜRK’ü Türkiyeden silmeye çalışıyorsun, DİSNEY+ yapmış
çokmu.
Yahu, Bundan tam 200 yıl önce 40 bine yakın Mora Türkü, Rumlar tarafından
katledildi.
Türk fethinden önce Mora’da Bizans despotları hakimiyet sürüyordu. İstanbul’u
alıp Bizans’ı tarih sahnesinden silen Fatih Sultan Mehmet 1460 yılında Mora’yı da
Osmanlı topraklarına kattı. Ele geçirilen her yerde olduğu gibi Mora da Müslüman
ailelerin akınına, uğradı. Aileler Mora’ya yerleşti, bölgeyi vatan edinip imar etti.
Türk hakimiyeti döneminde, hiç kimse dinine, milliyetine, ırkına göre muamele
görmedi. Ayırım yapmaksızın herkese hizmet veren binlerce vakıf eseri
oluşturuldu. Günümüzde bu eserlerden ne yazık ki çok azı ayakta kalabildi.
Çünkü silinmek istenen Türk iziydiler, yıkıldılar, yakıldılar, yok edildiler. Sadece
hanlar hamamlar, camiler değil 200 yıl önce yazı ile KIRKBİN TÜRK katledildi.
Bittimi. Bitmedi!!
Akdamar adasında ermenilerin türk kadınlarına yaptıkları bir insanlık suçudur, bir
katliamdır. 1915 yılında van katliamında müslüman kadınları ermenilerin getirip,
katledip ve tecavüz edildikleri adanın adıdır AKDAMAR.
Peki biz ne yaptık, Dünya liderimiz AKDAMAR’ı restore edip ermenilerin ibadetine
açtı. Başka ülkede olsa tüm kilise katliamın izleri ile donatılır ve dünyaya tanıtılırdı.
TALKAN ve CURCAN Katliamlari Arapların tarihte ilk soykırım
sayılacak katliamları. Yüzbinlerce Türk Arapların kılıçlarında can
verdiler. Arapların yüzyılarca zülümlerine maruz kaldılar. Hangi tarih
kitabında gördünüz bunları.
Bu katliamlar, Yunanlılara, Ermenilere olsa onlarca film çevrilir dünya
ayağa kalkardı. Boş verin DİSNEY+ ı suçlamayı ve üyeliğinizi iptal
etmeyi.
En iyisi siz bu Türklükten nefret eden iktidarın üyeliğini iptal edin.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.