05 Mayıs 2024 Pazar
Yazı serimde genelde 3. Dünya savaşına girişte Rusya, Ukrayna ve batıyı anlamak olarak 3 parça ile anlatmaya çalıştım. Bir kez daha Ukrayna’yı anlatarak konuyu devamında Ortaasya ve Türkiye açısından irdelemeye çalışacağım.
Kapitalizmin açmazları nedeni ile her 60/80 yıl arasında dünyada kartlar yeniden karılıp sömürü düzeninin devamı ve gelişimin yönüne göre Emperyalist güçler yeniden paylarını artırmak için yeni kapışmalar başlar anlaşmazlık ve uyuşmazlıklar genelde 80. Yıl sonrası bu Dünya paylaşım savaşına neden olur. Bitmekte olan ve parçalanması muhtemel ABD sonunu geciktirmek için kartları 30 yıldır yeniden karmakta idi. İlk değişim Sovyetlerin 1991 yılında ekonomik düzenindeki yanlışlıklar kâr zarar ve Rus çıkarlarını korumak için bölünmesi parçalanması ile yaşandı. Sovyetleri her ne kadar emperyal güçlerin parmağı/ yardımı olsa da Rus derin devleti yıkıp yeniden şekillendirerek kurmak zorunda idiler. İşin aslı Sovyetler birliği sosyalist bir devlet olma yolunda yürüyen ama aslında Rus imparatorluğunun şekil değiştirmiş hali idi.
Parçalanma sonrası Sovyetlerden kopan memleketler üzerinde ve hatta Rusya üzerinde batının emperyalistlerin emelleri ihtirasları iştahları artarak sürse ve Yeltsin döneminde bir savrulma yaşasa da diğer devletlerin aksine parayı elde tutan ve hammadde zengini ( petrol, gaz, orman ürünleri ve madenler ) Rusya çok dikkatli bir şekilde yürüdü başlangıçta almış olduğu borçları yarattığı monarhlar kapitalistler üzerinden neticede halktan toplayarak geri ödedi ve kapitalist sisteme ayak uydurarak yoluna devam etti. Önce Nato ve batı bloğuna girmeyi istese de gerek ABD gerekse başta İngiltere ve A.B. ülkelerinin uzak durması ve istememeleri üzerine (kapitalizm düşmansız yaşayamaz) tekrar içine döndü ve kendini toplarken Ukrayna ki Rusya’nın yumuşak karnıdır dağılımdan beri Batı tarafından desteklenen Rus düşmanlığı ki bunda da Polonya kullanıldı. Polonya geçmişte büyük bir imparatorluk iken topraklarını önce Rus imparatorluğuna daha sonra onun devamı olan Sovyetler birliğine karşı her kaybettiği savaşta önemli ölçüde toprak kaybederek Baltık kenarında Avrupa’ya göre normal bir yüz ölçümde olsa da küçülerek bir sanayi devleti olarak yaşamaya devam etti. Önce Sovyet bloğunda sonra Leh Walesa’nın başlattığı isyanla bağımsızlaşarak yoluna devam etti ancak geçmişin anıları tıpkı Osmanlıcığın bizde hortlaması gibi ve Sovyet döneminde Rusların diğer milletlere /halklara kötü davranması nedeni ile halk içinde yeniden büyük Polonya ve Rus düşmanlığı had safhaya vardı. Rusya birkaç değişik şekilde ikaz etse de ABD ve emperyalist bloğun desteği ve kaşımaları ile Ukrayna’da ki Polonya asıllı Slavlar üzerinden başlatılan Batıca beslenen Neonazi hareketler ve Yahudi nüfus ayrı ayrı çalışıp güç birliğine giderek Ukrayna devlet yönetimini son 20 senede yavaş yavaş ele geçirdiler. Birileri için amaç Tam bağımsız Ukrayna ve/veya Polonya’nın kaybettiği toprakları geri almak iken Yahudi nüfus için Büyük İsrail projesinin Ukrayna da hayata geçirilmesi idi. Unutulmasın ki Polonya’nın doğusu Beyaz Rusya ve Ukrayna’nın batısı olan bölge Yahudi asıllıların çokça yaşadığı bölgedir ve İsrail’in tüm cumhurbaşkanları ve başbakanları (1 cumhurbaşkanı hariç) tamamen bu bölgeden yetişmiş göç etmiş ailelerin çocuğudur. İşin aslına bakarsak İsrail’i kuran nüfusun sanılanın aksine Avrupa’dan değil çoğunluğu bu bölgeden İsrail’e göç etmiştir. Yahudi milleti ile Global sermaye/ Siyonizm’i bir arada anmamak aklın yoludur, doğru olan yoldur, işin aslında Yahudi halkı da dünyadaki diğer halklar gibidirler her tür düşünceye açık ve savunucusudurlar. Hastalıklı ruh Emperyalizm ve türevleri sıradan vatandaş ile alakasızdır.
Dümdüz uzanan Ukrayna ovaları/toprakları dünya üzerindeki siyah toprağın %3’ünden fazlasını oluşturur bu yağmur ormanları bölgesi dışındaki en büyük ve verimli tarım ve hayvancılığa uygun topraklar demektir. Kuzeyde Sibirya’daki yağışlar yüzünden soğuk iklimde sayılsa da burada oluşan ve Karadeniz’e ulaşan ulaşamayan pek çok nehir ve akarsuyu besler. Mesela içinden dünyanın en büyük nehirlerinden Tuna Dinyeper Dİinyester nehirleri başta olmak üzere pek çok nehir ve kolları geçmekte sulak bir arazidir Hatta Mariupol ve Rostov üzerinden Azak denizine ulaşan Don Azak denizini bile tatlı suya yakın biz denizcilerin Breakish water dediğimiz kırılgan tatlı su diye Türkçeleştirebileceğim haldedir. Tek kötü tarafı deniz seviyesinden çok yüksekte olmaması dümdüz ova olması nedeni ile tuzlanmanın fazla olmasıdır.
Son 20 yılda iyice batı Ukrayna’nın Ege İstanbul kanalı üzerinden Tropikal bölgeye girmesi kışları sert olsa da yazları sıcaklaştırmış ve dolayısı ile tarımı kolaylaştırmış meyve ve sebzelerin olgunlaşmasını hızlandırmıştır. Bunun sonucu henüz bazı bölgelerinde (Kherson) deneme ekimlerine başlanmış olsa da Kırım gibi yarı tropik bölge olması ile tarımın ve deniz turizminin süratle gelişmesidir. Çok yakın bir tarihte Odessa plajları da Antalya’ya rakip olabilecektir.
Rusya’ya karşı gerek biyokimyasal laboratuvarlar gerekse füze üsleri kurulması ya da iddiası üzerine Rusya Ukrayna’ya saldırdı fakat halkların birliği ve kardeşliğine zarar gelmemesi için işi ağırdan aldılar ve Batı yakın bir tarihte elinden geleni yapsa da 50 milyar dolarlık silah yardımı yapsa da büyük olanın küçük olanı yenmesi kaçınılmazdır.
Buraya kadar her şey normal ya da büyük kısmını bildiğiniz şeylerdi gelelim devamına
Geçtiğimiz hafta adını hatırlamadığım ancak devlet adına konuşabilecek bir pozisyonda olmayan bir Rus generalinin söylediği İlkbahar’a kadar Ukrayna olayı bitirilir ve İlkbahar’da Azerbaycan’a saldıracağız sözlerine… Bunu kendi başına söyleyemez ya biri söyletti ya da biri söyletti… Rus imparatorluğunun yeni şekli olan Rusya federasyonunca Orta Asya ve Türk cumhuriyetlerinde gerekli üst düzey değişimlerin yapıldığını ancak Azerbaycan için Türkiye’deki seçimler sonrasının beklendiğini yazmıştım. Aşağıdaki linki tıklayarak konuyla ilgili yazılarımı okuyabilirsiniz.
Azerbaycan konusunu gerek tarihi gerekse siyasi yapısını derinleştirerek bir sonraki yazımda anlatacağım ancak bu Rus generalin sözleri eyleme geçer ise ilk baharda Her ne kadar Rusya’ya karşı gerek gaz gerekse başka sebeplerden elimiz tam açık olmasa da hatta Rusya sız yaşayamayacak olsak ta kardeş ve talihsiz Azerbaycan’a yardım etmemiz gerekebilir. Bunun sonucu Türkiye’nin resmi gayrı resmi Rusya ile kapışmasıdır ve İktidardakilerin sonuçları ne olursa olsun bunu kendi lehlerine savaş halini bahane ederek ülkeyi seçime sokmamasına şaşmamak gerekir.