DOLAR 35,2252 0.18%
EURO 36,7874 0.29%
ALTIN 2.974,08-0,11
BITCOIN 34010821,11%
İstanbul

HAFİF YAĞMUR

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

KPT ERHAN ŞENGÜL

KPT ERHAN ŞENGÜL

25 Aralık 2024 Çarşamba

SENİ KENDİME ÖRNEK ALDIM

SENİ KENDİME ÖRNEK ALDIM
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Günaydın efendim,

Pazarlık yazılar kısmında ikinci baskı, keyifli bir hikayem var…

Daha önce okuyanlar bağışlasın…

Hikayede adı geçen İnci Kızım ve onu hiç görmeden rahmete eren Babamı fotomontaj ile resimde bir araya getirdim…

Annem,Kızım ve Babam ne güzel oldu bu foto…

Karadeniz limanlarında gemici barları vardı

Kimisinde masum kızlar, hayatının aşkını arar

Kimisinde masum olmayan kızlar, gecelik aşk yaşardı

Duyuyorum artık, barların hepsi birer birer kapandı

Geriye sadece unutulmayacak anılar kaldı

Meslekten olan dostlarım gayet iyi bilir, Novorosisky Seaman’s Club (Gemici Barı) hemen liman çıkışına, birkaç yüz adım mesafede, ilk katında çok büyük bir vestiyeri olan, soğuk Kominist zamandan kalma, tahta geniş merdivenlerinden yukarı çıkılan, bilardo masaları, içinde her biri manken endamında dolaşan uzun boylu Rus kızları, beyaz gömlekli yüzü gülmeyen garsonları ile, iki katlı bir binadaydı…

Topkapı Sarayı kapısı gibi kocaman olan kapısının tek kanadını iterek açınca, hızlı bir Rus müziğinin geldiği, mini etekli sarışın kızların fink attığı, aylardır denizde kadın yüzü görmemiş 1000 farklı milletten denizcilerin; neresi burası, acaba cennet mi diye düşündükleri, birası votkası çerezi ve mezesi hatta kızın içtiği içkisi dahil 30 bilemedin 35 usd tutan hesabıyla hoş vakit geçirmek istediğin mekana giriyordun.

Eğer hızlı müziği sevmiyorsan, bir de iç salon vardı ; bardan içkini alır, yan masada oturan sakin kızlarla göz flörtünü yapar, sonra konuşmaya ve beraber içmeye başlardın.

2002 senesinin

Nisan Mayıs ayları

Gevşer gönül yayları,

Çayır çimen bekliyor

Bayanlarla, bayları

Havası var…

Havada bildiğin

Aşk kokusu var…

Yeni seferimizde yükümüzü Novorosisky limanından alacağız.

En azından on gün orada kalacağız.

Ben Sveta ile evliyim, mutluyum

İnci Kızım , daha 3 yaşında bile değil.

Ben Novorosisky’ye geleceğimi Sveta’ya söylediğimde,

— O zaman İnci ile beraber, senin yanına gelmek için yola çıkıyoruz, dedi

— Başımın üstünde yeriniz var, dedim

O akşam Kiev’den 24 saat sürecek tren yolculuğuna başladılar.

Tren, Krasnador’a gelecek, ben onları Novorosisky limanına iki saat uzaklıkta olan bu şehirde karşılayacağım.

Geldiler…

Böylece on gün sürecek Aile saadetimiz başladı…

Gemide kalıyoruz, İnci kısa süreliğine dahi olsa bir anda Geminin maskotu haline geldi.

Kahvaltıya müteakip, eğer çok işim yoksa, dışarıya çıkıyoruz, İnci parkta bulduğu akranı çocuklarla oyunlar oynuyor, sonra alışveriş yapıyoruz ve akşam olmadan, Sveta İnci ve Ben gemiye geri dönüyoruz.

Bazen marketten aldığımız Gürcü şarabını, İnci uyuduktan sonra, Sveta ile beraber flört günlerimizde ki kahkahalı anıları konuşarak içiyoruz…

Bu durumdan İkinci Kaptanım ( farz edelim ismi Osman olsun) çok mutluydu.

Kendisi akşam yemeğini yedikten sonra, usulen yanıma gelir dışarı çıkmak için izin ister, sonrasında soluksuz Gemici Barına giderdi…

Nasıl olsa, Süvari Bey gemide; bir problem çıkarsa o hallederdi 😎

Güvercinler kulağıma fısıldamaya başladı; bizim Osman Kaptan, günlerdir Gemici Barından bir kızla el ele gözgöze aşk yaşıyormuş.

Kız afet-i devran çok güzel bir Rus Kızıymış.

Bekar adam, karışmam ama, aşk – meşk durumlarına düşmese keşke.

Büyüğü olarak konuşmam lazım, çağırdım Osman Kaptan’ı

— Buyrun Süvari Bey’im

— Kulağıma birşeyler geldi Osman

— Nedir Süvari Bey

— Bir kızla duygusal bir durumların varmış; benden büyük tavsiyesi, Liman Aşkı olarak kalsın, ne sen hayaller kur, nede kızı ümitlendir.

— Süvari Bey’im, ilkönce konu şu; ümitlenen benim ama o değil, çünkü kız bu ilgimin geçici olduğunu, gemicilerin hemde Türk gemicilerin aşk konusunda güvenilmez olduğunu söyleyip duruyor.

Bana kalsa, hemen nişan yüzüğünü takarım

—- 😮 Osman’cığım neden bu acele yahu

—- Aslında, bunun belkide suçlusu sizsiniz Süvari Bey

Gözlerim faltaşı gibi açıldı

—- Anlamadım yahu

—- Süvari Bey , Sveta Yenge ile o kadar mutlusunuz, İnci gibi öyle tatlı bir kızınız var ki; böyle bir aile tablosu istediğimi anladım. Kısacası SENİ KENDİME ÖRNEK ALDIM.

—- Allah seni bildiği gibi yapsın .

—- Tanya’ya zaten hep sizden ve yengeden bahsediyorum, dört yıldır evli olduğunuz halde, ilk gününüzmüş gibi davrandığınızı söylüyorum.

Sonuçta Rus Ukrayna’lı bunlar aynı ırk Süvari Bey’im…

Ayrılık günü geldi çattı, Sveta Çarşamba gecesi 23:30 Krasnador -Kiev trenine bilet aldı.

Zaten, Gemi Perşembe günü öğleden sonra limandan ayrılacak.

Osman’a, ailemi geç saatte trene bindireceğim için hemen taksi bulsam dahi en erken gece 2 gibi gemide olacağımı söyledim.

Osman son gece nedeniyle, Tanya’nın yanına gitmek istediğini söyledi.

Zaten gemi çok yakındaymış.

Bir problem olsa, haber verildiğinde koşa koşa gemiye dönermiş…

Tamam iki gözüm, dedim…

Aşk bu, yok desem ne zor olur onun için biliyorum…

Biz erkence, öğleden sonra Krasnador’a taksi ile gitmek üzere gemiden ayrıldık.

Şehire vardık, tren istasyonuna yakın bir restaurant’ta akşam yemeğimizi yedik ve yine erkence istasyon bekleme salonuna geçtik.

Sveta, gecikme olup olmayacağını öğrenmek için danışmaya gitti.

Geri geldi,

—- Erhan, dedi 20:30’da Kiev’e bir tren daha varmış, bileti değiştirebilirim, hem sende gemiye çok geç olmadan dönersin

İnci’de erkenden uyurdu trende.

Mantıklı geldi.

20:30 trenine onları yerleştirdim.

Gittiler…

Peron’da yalnızlığım ile kaldım.

Tren yavaş yavaş hareket ettiğinde, onlarla gideceğimi zanneden İnci’nin, durumu anlayıp annesinin kucağından bana doğru kollarını açarak atlamak istemesi ve çığlık çığlığa ağlaması böğrüme saplandı kaldı…

Sıra taksi bulmaya geldi.

Hafiften bir ahmak ıslatan var.

Anlaşıp taksiye bindiğimde, yağmur hızını biraz daha arttırmıştı…

Şoför arabayı hızlıca sürüyor, yağmur sanki arabayla yarışır gibi oluk oluk gökten yağıyordu.

Taksi limana giremez, yasak.

Liman kapısı ile geminin arası yürüyerek 15 dakika.

İnşallah yağmur durur vardığımızda, yoksa Yağmur Adam olurum vallaha…

Novorosisky şehrine girdiğimizde, bırak yağmurun durmasını, bildiğin yangın hortumu ile su sıkılıyor gibiydi her yer.

Silecekler yetmiyor yeminlen…

Liman kapısına vardık, bırak aşağıya inmeye, arabanın kapısını açmaya cesaretim yok.

Bu şekilde, gemiye yürüyemem, yürüsem bile zatürre olurum…

Şoför ne yapacağım diye bana bakıyor.

Elli metre ötede ki ışıl ışıl Gemici Barını gösterdim kafamla, beni oraya bırak, dedim…

Hiç değilse bir kahve içer, yağmurun dinnesini orada beklerdim…

Arabadan çıkıp içeri girene kadar, sırılsıklam olmuştum, saçlar ayakkabılar, gömlek her yerimden su damlıyor…

Merdivenden ikinci kata çıktım, ağır kapıyı açtım, müzik sesi gelmeye başladı.

Islak ıslak içeri bir kaç adım attım.

Kısa sapsarı saçlı, siyah çizmeleri nerdeyse beyaz mini eteğine ulaşacak kadar uzun, beyaz bluzu ile of aman of bir afet kız, ıslak perişan halimi görünce

—Türk’müsün, dedi

— evet, dedim

— biliyorum, dedi gülerek, bu yağmurda Türk’ten başka kim gelir Seaman’s Club’a…

— yok durum bildiğin gibi değil,

— tamam canım anlatarak yorma kendini, hadi seni arkadaşlarının yanına götüreyim , dedi ve nemli elimi tuttu, önde o arkasında bir ilkokul çocuğu edasıyla ben iç salona girdik.

İç salonda, manzara şu; Osman Kaptan, Tanya’sı ile tek vücut olmuş, gemiden bir kaç kişi ve mekandan kızlarla mükellef bir masa kurmuşlar, son veda akşamının keyfini yaşarlarken, ansızın bir afetle elele içeri giriyorum.

Benim en erken gece 2 gibi gemiye döneceğimi düşündüklerinden, çok ama çok şaşkın ve avalllar, yanımda duran bomba hatunu açıklayacak bir sözcük zaten yok.

Hepsi ansızın ayağa kalktılar.

Tanya’nın eli oturduğu halde hâlen ayakta bana uzaylıymış gibi bakan Osman’ın avuçlarında

Tanya

— Ozzman, kım bu adam?

Bizimkisi fısıldadı:

— Kaptan

— Hangı Kapptann Ozzman?

— Tanya, bu bizim geminin Kaptanı

— Janim, ben onu zormuyorum, ben zaten anladim bu adam zizin Kapptann.

— Eeeeeee ne soruyorsun Tanya?

— hani Ozzman, karısını cok seven, cok mutlu olan, kendine örrnekkk aldığım adammm dediğin, bende onnlar gibi seninle mutlu olmak ıstıyorum dediğin, hatta şimdi karısını çocuğunu Krasnador’da trene bindiren adam mı bu?

—- Hııııııı

—- Ozzman, karısını trene bırakalı bir kaç saatcık olmuş, şimdi Lena ile elele bu adam, sen bunumu örnek alacaksın

— Ahhhh Süvari Bey’im

Tanya sunturlu Rusça bir küfür savurdu ve Türk denizcisine güvenmemekte ne kadar haklı olduğunu düşünerek, masayı kıra döke kalktı oradan…

Bizim Ozzman’da kızın peşine…

Onlar evlenmediler…

Hatta; bu olaydan yıllar sonra Osman, benden ayrılmayı bir türlü kabul etmeyen Sveta ile boşanma davamda ricam ile şahidim oldu))

Erhan Şengül

16.04.2024

Busan – Güney Kore