16 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul’da açık alanlarda, alkol kısıtlamasımı ne başlamış…
Tabii ki; rol icabı bazı kurallara vabeste…
Geç Hakim Bey bunları
Nasıl ifade edecem,
Gerçek mi, sanrı mı !!!
Ayık kafaylan yaşadığımı …
Richka Oteli, bu yazıyı okuyanların, belki yüzde doksandokuzu bilmez…
Ukrayna’da, Krivoy Rog şehrinin, şöyle böyle 30 kilometre dışında, tam Dinyeper nehrinin kıyıcığında kurulmuş, bungalov odalarıyla, savaştan önce, ölmeden cenneti yaşayabileceğiniz, kışı kenara bırak yazın dahi,sakin huzur ve aşk vaat ediyorum sana kıvamında şekerpare bir yer…
Herşey Covid yüzünden, Ocak 2021 tarihinde Guayaquil/Ekvator ülkesinde Alcivar Hastanesi’nin yoğun bakımına alınmam ile başladı..
Komadayım ve halüsinasyonlar dışında hiçbir şey hatırlamıyorum…
Canım Ayhan Abim, ” Erhan ölürse onbeş güne beni de toprağa koyun” dedim diye anlatıyor ben hayatta kaldıktan, iki ay sonra gözyaşları burnunda …
—- Ekvator’lu doktor “senin hayata tutunman için seni entübe ettik ‘ diyor
Devam ediyor…
—- olmadı, seni geri getiremedik…
Siyah ve tünelin içinde bir boşluk benim için o anlar…
Bir çare daha var…
Trieaksomati…
Veya ne bileyim, buna benzer bir kelime…
Kes neşterle hastanın boğazını,
Soluk alsın diye gariban
Koy oksijeni nefes borusundan…
Sadece küçük bir sorun var;
Artık bu işleme dahi muhtaç
garibanın şansı sadece %33 rakkamla ..
Üç hastadan ikisi mefta, ahirette buluşalım kıvamında…
Böyle riski yüksek operasyon için, aileden onay lazım…
Saat farkını hiç sorma;
Ben Ameliyat masasında…
İstanbul’da gece iki falan…
Hastane,
Acenta,
İşletmem,
Büyük kızım Nihan
Ondan
Büyük Abim Ayhan’a uzanan dakikalar
İmza atması için Abi’me gereken boş A4 kağıdı …
Gecenin köründe yok ev’de böyle bir kağıt…
Öyle, böyle imza gidiyor, Ekvator’a…
Ama ; Doktorum ve Cerrah ; saat farkından geciken imzayı kaale almadan, son nefesime ramak kalan anlarda boğazıma neştere vuruyorlar…
İnsiyatif….
Filim gibi yani
Siyah Beyaz
Yaşasın Beşiktaş…
Düğün anları…
Richka Otelin havuzbaşındayız…
Kare kare her saniye aklımda,
Amerika’da yaşayan Orhan Abim, yengem Mary Rose ile elele bize gururla bakıyorlar…
İkinci Validem , Ayhan Abimin eşi, beni 1 yaşımdan beri bilen, Komşumuzun kızı Nilüfer Yengem, hararetle orada kalmam, orada olmam için çırpınıyor…
Annem, herşeyim; Alzheimer ile sen herşeyi unutsan dahi halüsinasyonlarımda baş köşedeydin, vakur, hakim ve rahmetli Şükrü Babamın sana verdiği SULTAN değeriyle…
Nihan’ım
İnci’m
Deniz’im
Üç Anneden, üç Canım Kızım…
Hepsi beyazlar içinde,
İlk defa üçü,
Üç kızkardeş birarada…
Giydikleriniz Bembeyaz; Gelin hanıma nazire mi yoksa, kefen içinde yolcu babalarının son adımına eşlik mi belli değil …
Ve sen Olya…
Her zaman inandığım gibi Allah seni, Dünya’ya dans edesin diye göndermiş.
Beyaz tuvaletini dizlerine kadar çekiyorsun, alelacele yüksek topuklu ayakkabılarını rahat dans edesin diye çıkartıyorsun…
Kutladığın ne halen bilmiyorum; buralarda kaldığım mı, yoksa eşin olmam mı!!!!
Boğaza atılan neşterin acısını, komaya, narkoza, çaresizliğin vahşetine rağmen her zaman hissedeceğim
Aklımın oyunları içinde uyandım…
Nerede olduğum hakkında hiçbir fikrim yok…
Kırık dökük rüyalar, tüneller, yeşil ışıklar var…
Uyandıktan sonra, her saniyesi dakika, her dakikası saat geçen halen kritik olan 4 gün var…
O berbat dört günde, yoğun bakımda, gözümün önünde çırpına çırpına ölen 8 covid hastası var…
Dört elle
Mutuluğa
Yaşamaya
Sevdiklerinize
Sarılın…
Sizi; öyle böyle affedemeyenleri siz affedin, ahirete bırakmadan…
Erhan Şengül
2.9.23
Atlantik Okyanusu