DOLAR 34,5647 0.24%
EURO 36,0682 -0.47%
ALTIN 3.008,291,58
BITCOIN 34074170,90%
İstanbul
13°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

KPT ERHAN ŞENGÜL

KPT ERHAN ŞENGÜL

16 Kasım 2024 Cumartesi

KOKU

KOKU
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Gece saat bir, halen uyuyamadım. Dışarıda hava buz…

Rüzgârın oynattığı balkon kapısından arada bir gelen sinir bozucu gıcırtı sesi, kulaklığımda ki yüzaltmışüçüncü defa dinlediğim, canım Ayla Dikmen’in ” “ANLAMAZDIN” şarkısını fütursuzca bozuyor.

Elele sinemada seyretmiştik” Issız Adam ” filmini…

Hiç ayrılmayacağımıza inandığımız, hep huzurda yüzeceğimize emin olduğumuz günlerdi…

— sen bu adamdın, ama artık bitti, ben senin sonsuza kadar yanında olacak kadınınım, demişti;sinemadan çıktığımızda ve benim gözlerim dolu dolu…

Kulaklığımda, sessiz karanlık odanın çığlığında ve şarkının her tekrarında, o anılar perende atıyor göz çukurlarımda.

Onunla beraber iki yıl yaşadığımız evdeyim ; tek başına , bozgun, yılgın , nefessiz…

Uykuya dalmak için aslında iki duble atmak gerek…

Ama haftalardır yoksunluktan kokusu bile yok…

Bu durumda, rüzgarlı balkona çıkıp, sigara tüttürmeli insan, ama alışamadım bir türlü o illete de…

Rakı yok, sigara yok, para yok,uyku hiç yok, huzur tabii ki yok…

Du bi dakka du, o ne derinden gelen ve kulağımda ki müziği bile bastıran gürültü…

Bir ses mi var, yoksa rüya mı görüyorum!!!

Sıyırdım kulaklığı alelacele ve dikkat kesildim…

Yok yok bildiğin, birisi kapıma küt küt vuruyor …

Allah için, üç aydır ödeyemediğim kira için gelen ev sahibi ilk aklıma düştü …

Yahu bu adamla, iki ay içinde herşeyi kapatacağıma dair 10 gün önce el sıkıştık…

Yatakta doğruldum şöyle bir…

Aylardır, iflas ettiğimden beri merhaba demek için bile Allah’ın kulu uğramadı kapıma…

Gece yarısını geçmiş, kim kardeşim bu saatte!!!

Kapıya doğru yöneldim, gözetleme deliğinden baktım nefesimi tutarak…

Gözümü çektim, sonra tekrar baktım…

Gözlerine inanamamak sözünü şimdi anladım…

Kapının öbür tarafında, hayaliyle şarkılarıı yüzlerce defa dinlediğim, beş ay önce, daha iflasımın ilk günlerinde , “benim bu evden gitmem en iyi karar” diyerek ayrılan kadın duruyordu…

gerçekten ne yapacağımı bilemedim o an…

bir defa daha hızlıca vurdu kapıya…

Apartmanı gecenin bir yarısı ayağa kaldırmaya hacet yok..

Anahtarı sağa doğru çevirdim …

Kapıyı açtım…

kısacık saniyelere sığan , ama kocaman ve uzun uzun konuştuk gözlerimizle ilk bakışta….

—-bir hoşgeldin bile yok mu!!!!

—- estağfurullah, gerçekten şaşırdım…

—- şaşırma benim işte…

yoksa, beni kabul etmeyecekmisin???

Ahh be buğulu gözlüm, ne demek bu fakirhaneye seni kabul etmemek…

Kenara çekildim

—- Lütfen buyur, dedim…

İki yıl yaşadığı eve, beş ay sonra ilk adımını attı…

Sormadan sol tarafa döndü, banyoya girdi, kapıyı kapattı…

Birkaç dakika sonra, banyodan çıktı, kafasını beraber aylarca uyuduğumuz yatak odamıza çevirdi :

Bomboş….

Şaşkınlıkla sordu,

—- Erhan, nerede eşyalar!!!…

—- Sen gittikten sonra, orada uyumaya hacet yoktu, ihtiyaç sahibi birilerine verdim…

Başka soru sormadı…

Adı gibi biliyordu, ikinci elciye üç otuz paraya sattığımı…

—- Sen salonda mı uyuyorsun?

—- Evet, koltuğu açıyorum orada uzanıyorum…

—- Uykum var, senin yatağında yatabilirmiyim?

—- Nasıl bir soru, tabii ki,

—- Sen?

—- Ben neresi olsa yatarım, merak etme!!!

Koridorda, yanımdan geçerken salona doğru, sıkı bir alkol kokusunu duydum.

Sarhoş olduğu için mi bana geldi, yoksa bana gelebilmek için mi sarhoş oldu, hiç bilemedim…

Salona girdi, paltosunu çıkardı…

Yatağa uzanma sesini duydum.

Ben, sözlüye kalkmış ilkokul çocuğu gibi ne yapacağını bilmeden koridor – boş oda arasında bir kaç tur yürüdüm.

Uykuya dalsın, salonda ki ikili koltuğa kaykılır, bu imkansız gece de onu seyreder, hayaller kurarım…

—– Erhannnn

—– Efendim?

—– Lütfen gelirmisin

Salona girdim, belki su isteyecek!!

—- Ne olursun yanımda yat

—- Fakat!!!

—- Fakat falan yok, gel lütfen

Usulca uzandım yanına.

Nasıl zor biliyormusun, onunla berabersin ama dokunmaya dahi çekiniyorsun…

En zor anında seni yüzüstü bırakıp giden kadın, belki sabaha sarhoşluğumu fırsat mı bildin der..

Farkettim ki , bende ki çekingenlik ondada var…

Yüzü bana dönük, sokak lambasından odaya sızan ışıkta, gözleri açık ve bana bakıyor…

Seni benim özlediğim gibi mi özledin beni, demek isterdim… Ama sessiz sancılarda kalmak en doğrusu.

—- Erhan !!!

—- Efendim?

—- Başımı göğsüne koyabilirmiyim, eskisi gibi

Sol kolumu açtım, yağmurda ıslanmış bir serçe kuşu gibi sığındı bana. Örselenmiş bu kız, fırtınalara tutulmuş, üzülmüş ve kaçmış korkularından, bir kısa mola istemiş huzurda…

Derin bir nefes çekti :

—- Allah’ım, bir insanın kokusu hiç mi değişmez, nasıl özlemişim bu anı, dedi….

Sessiz kalmam gerek…

Söylenecek bir sürü kelime var sana…

Ama boşver be güzel kız,üzülen kırılan ben kalayım…

Ansızın huzurla uykuya dalıverdi…

Sabah ondan önce uyandım.

Acabalar aklımda tur atıyor.

Yeniden mi başlıyoruz acaba?

Kahvesini şimdi mi hazırlasam acaba?

Başına neyin geldiğini sorsam mı acaba?

Doğruldu yatakta, sessizce banyoya gitti.

Kendini toparlamış şekilde çıktı banyodan.

Mutfakta ki masaya oturduk beraber.

Hazırladığım kahvesini içerken

—– Erhan, bana taksi çağırırmısın, dedi

—– Gidecekmisin?

Gözleri başka yerlerde, bütün gece göğsümde huzurla uyuyan sanki o değil, burada olduğuna bin pişman, sanki 10 dakika daha bu evde kalsa, barajlar yıkılacak, yanardağlar lav fışkırtacak, bombalar patlayacak …

—– Tamam, senin dediğin gibi olsun, dedim…

Balkona çıktım…

Birkaç dakika sonra, taksi evin önündeydi.

Yavaşça evin kapısını kapattı.

Huzursuz hayatına geri döndü….

Erhan Şengül

05.07.2023

Atlantik Okyanusu