21 Kasım 2024 Perşembe
Değerli vatandaşlar, Altın arama faaliyetleri çevre ve canlı sağlığı açısından ele alındığında kullanılan kimyasalların Atık havuzlarındaki olası sızıntıları, havuzların yıkılması, taşması ve benzeri kazalar ya da atıkların buharlaşarak atmosfere yayılması, nehir ve/veya denizlere dökülmesi, su kaynaklarının kirlenmesi (1 gram altın elde etmek için 4 ton su kullanılmaktadır) gibi önemli riskleri taşıdığı, ekonomik açıdan ele alındığında ise ülkemiz ihracat gelirine katkısının yok denecek kadar az olduğu bilimsel gerçeklerdir. Tarım ürünlerinden elde edilen ihracat gelirlerinin, altın ihracat gelirlerinden çok daha fazla olduğu gerçeğine rağmen AKP yönetiminin, altın arama faaliyetlerindeki ısrarı ülkemizi değil işleticisini ihya etme amacını taşımaktadır.
Türkiye’de siyanürle altın ayrıştırma işlemine 2001 yılında başlanmış olup EK de görüldüğü üzere şu anda aktif olan 20 altın maden sahasında siyanür dahil çeşitli kimyasallar atık havuzlarında toplanmakta ve taşıdığı risklerle çevre ve canlıların yaşamlarını tehdit etmektedir. Oysa; AP(Avrupa Parlamentosu), Mayıs 2010’da siyanürlü altın madenciliğinin AB topraklarında yasaklanması kararı aldı. Bu karara çoğu AB ülkesi
uydu. AP’nun “siyanür” kararının gerekçeleri ise; Siyanürün yüksek derecede TOKSİT barındıran bir kimyasal olması nedeniyle geri dönüşü olmayan yıkımlara sebep olduğu, atık havuzların iklim değişikliği etkisi ve teknolojinin etkisizliği nedeniyle kaza riskini arttırması, kazaların sınır ötesi etkileri, özellikle büyük
akarsu havzaları ve yeraltı kaynaklarının kirlenmesi konusunda ciddi çevresel tehdide sebep olması ve işletmeci şirketlerin gelecekteki bir kaza veya arıza durumunda doğacak maliyetleri kapsayacak uzun vadeli sigortalarının olmamasıdır.
Bu gerekçeler ülkemiz açısından da telafisi mümkün olmayan riskleri taşımaktadır. Ne yani bu durum yapanın yanına kar mı kalmalı? Türkiye’de ölüm çukurları özelliği taşıyan atık havuz kazalarına bakalım;
2011 yılında Kütahya’daki SS Yıldızlar Holding’in sahibi olduğu Eti Gümüş madeninde kimyasal atıkların depolandığı havuzların çökmesi sonucu binlerce metreküp zehirli atık çevreye saçılmış ve bölgede arsenik ile siyanür kaynaklı zehirlenmeler ve ölümler gerçekleşmiştir. Yaşanan felaket nedeniyle çevre örgütleri ve sendikaların suç duyurusu sonrasında açılan davada, Maden ocağının dört yetkilisine, bilinçli taksirle çevreyi kirletmek suçundan 1 yıl 10 ay hapis cezası verildi, sanıklardan biri beraat ederken, verilen cezaların
tümü ertelendi.
SS Yıldızlar Holding’in sahibi olduğu NESKO madencilik firmasının Giresun’a bağlı Şebinkarahisar ilçesinde bulunan maden ocağında 2018 yılında cevher zenginleştirme
tesisinde kullanılan kimyasal atık deposunun patlaması sonucunda sekiz milyon balığın
ölümüne sebep olan şirkete cüzi bir para cezası kesilip olayın üstü kapatılmıştır.
Yine 18.Kasım.2021 Perşembe günü Giresun Şebinkarahisar da bulunan NESKO madenciliğe
ait kurşun-çinko-bakır maden atık havuzu patladı. Ağır metaller içeren milyonlarca litre
kimyasal Kelkit Vadisi’ne aktı. Kılıçkaya Barajı siyanür ile kirletildiği için bölgede yer alan
bahçe ve tarım arazileri kullanılamaz hale geldi.
Erzincan İliç’te bulunan ve Anagold Madencilik A.Ş. tarafından işletilen maden
işletmesinde boru hattında yaşanan arıza nedeniyle Konuya ilişkin jandarma
tutanaklarında 20 ton siyanürün çevreye karıştığı belirtilmiştir. Çevre, Şehircilik ve İklim
Değişikliği Bakanlığı işletme faaliyetlerini durdurmak yerine işletmeye en üst sınırdan ceza kesti.
Ordu Fatsa ilçemizin Yukarıbahçeler köyünde bir Kanadalı firma tarafından beş yıldır
işletilen siyanürle altın madeni üretiminde kullanılan atık su doğrudan Elekçi Irmağı’na ve Karadeniz’e gidiyor. Söz konusu faaliyetin durdurulması gerekirken iki siyanür atık havuzu yapılması için AKP yönetimi 14 yıl daha uzatma vererek çevre ve insanı hiçe sayıyor.
Devletin bu madenden kazanacağı para, aynı havzada fındık üretiminden kazanılan paradan oldukça az olduğu bir gerçektir.
Kayseri Develi’de Aralık 2022 de yaşanan, Kanadalı Centerra Gold şirketine ait Öksüt Madencilikte altın döküm odasında çalışan işçilerin cıva zehirlenmesiyle ilgili süreç de şirkete para cezası veriliyor ve şirket çalışmasına devam ediyor.
Cengiz Holding’e ait Eti Bakır A.Ş, 2014 yılında Cerattepe’den çıkardığı altını ayrıştırmak üzere Murgul’un Damar köyünde bulunan siyanür atık su havuzu zaman zaman sızdırmakta ancak yetkililer şikayetleri kulak ardı etmektedir. Son olarak da atık havuzu reaktif sızdırarak Murgul’un içme sularına karıştığı tespit edilmiş ancak sorumlu şirket Cengiz Holding’e karşı ilgililerce hiçbir yaptırım uygulanmamıştır.
Gerçekten de yapanın yanına kar kalıyor. Üstelik bu kazaların sebep olduğu tahribatların boyutu da bilinmiyor. Yapılan tek şey iktidar tarafından olayların üstünün örtülmesidir. Bugüne kadar ülkemizin dört bir yanında yöre insanları, sivil toplum kuruluşlarının “ÜLKEMIZ YEŞIL KALSIN” haykırışları karşısında iktidar sorumlularının kulakları sağır duymuyor, gözleri kör görmüyor, çevre ve insanımıza karşı duyarsız, hissetmiyor. Sadece işletici firmalar lehinde tüm duyuları aktif. Hatta 29.07.2022 tarih ve 31907 sayılı resmi
gazetede yayımlanarak değiştirilen Yönetmelikle, idare mahkemelerinin verdiği iptal ya da yürütmeyi durdurma kararları, ÇED kararının geçersiz sayılmasını engelleyecek mücbir sebepler arasında gösterilmekte, Projeden etkilenen birey ve toplulukların bu konudaki başvuru hakkı elinden alınmıştır. Yani; yöre halkı ve STK’lar tamamen sürecin dışına itilmiştir. AKP yönetimi, yargı kararlarını dahi uygulama dışında tutacak kadar sorumsuz, acımasızca bir yönetim sergiliyor.
Değerli vatandaşlar, DOĞRU PARTİ yol haritamızda da belirttiğimiz üzere iktidarımızda altın arama ve işletme faaliyetleri başta olmak üzere çevre ve canlı yaşamına zarar veren tüm madencilik faaliyetlerine son verilecek, katma değeri daha yüksek olan tarımsal faaliyetler teşvik edilecek ve yöre insanının içerisinde olmadığı hiçbir madencilik faaliyetine izin verilmeyecektir. Özellikle, ölüm çukurları olarak adlandırılan atık
havuzlarının sebep olduğu/olacağı tehditlerin kaynağı siyanürle madencilik AB’nde olduğu gibi ülkemizde de yasaklanacaktır. Böylece toprağımız, suyumuz, yaşam alanlarımız ve canlı hayatların madenciliğe feda edilmesi önlenmiş olunacaktır.
EK: SİYANÜRLE AYRIŞTIRILAN ALTIN MADENLERİ
18.Ocak.2023
Selam ve saygılarımla
Cezmi Orkun
Doğru Parti Genel Başkan Yardımcısı
(Enerji, Tabii Kaynaklar ve Madencilik Politikaları Başkanı)