21 Kasım 2024 Perşembe
Değerli vatandaşlar, ülkeyi yönetenlerin temel amacı, anayasa gereği toplumun rahat ve huzurunu temin etmektir. Bunun için, yoksulluğu önleyici tedbirleri almanın yanında gelir dağılımında adaleti sağlaması olmazsa olmazdır. Peki 22 yıldır yönetimde olan AKP iktidarının bu amacı taşıdığı söylenebilir mi? muhalif olan biri olarak değil bilimsel verilere göre elbette hayır. Çünkü; gelir dağılımındaki adaletsizlik sonucu yoksulluk oranı %83’e yükselmiştir. Yani yaklaşık 70 milyon yurttaş yoksulluğa mahkum edilmiştir. Açlık sınırı altında yaşamak zorunda bırakılan vatandaşların sayısını vermekten ise ben bir yurttaş olarak utanıyorum.
Milli gelirimizin adaletsiz paylaşımı sonucu yoksul sayısı sürekli artmakta, haliyle günümüzde olduğu gibi sosyolojik, ekonomik ve toplumsal sorunların yaşanması kaçınılmaz olmaktadır. Ekim.2023 itibarı ile açık sınırı 13 bin TL, yoksulluk sınırı ise 45 bin TL civarındadır. AKP iktidarı her yıl büyüdük diye açıklama yapıyor. Yani; ülke büyüyor!, ama halkın zenginleşmesi gerekirken halk yoksullaşıyor. Ne yaman çelişki değil mi?
TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu), 2022 gelir dağılımı istatistiklerine bakıldığında ise, Türkiye’nin en zengin %20’lik grubun milli gelirden aldığı pay(%48) artarken diğer bütün grupların aldığı payın azaldığı görülmektedir. Bu sonuç, emeğin sermaye karşısındaki konumunun zayıflamaya devam ettiği, en yoksul ve en zengin arasındaki uçurumun derinleştiği, orta gelir gruplarındaki gelir ve konum kaybının arttığı göstermektedir.
Credit Suisse’in, 2022 yılı küresel servet raporunda; Türkiye’de nüfusun en zengin %1’inin toplam servetten aldığı pay %40, geri kalan servet (ev, araba, arsa, hisse, bankadaki para, eksi borçlar vs) ise toplumun %99’u arasında paylaşılıyor. En zengin %1’in ortalama serveti 1.5 milyon dolar iken, en fakir %1’in ortalama serveti ise -27 bin dolar ile eksideler, yani borç içindeler tabi.
Öyleyse sorun ne diyebilirsiniz. Sorun, kendi haklarını koruyabilir durumdaki orta gelir grubunun yok edilmesi, toplumun %21’nin sosyal yardımlarla besleniyor olması ve zengin sayısının az ama servetlerinin çok yüksek olmasıdır. Adil paylaşımın olmadığı ülkemizde, zengin kesimin milli gelirden büyük pay alması ile ülkemizin demokrasiden uzaklaşması ve otokratik bir yönetimin varlığına işaret eder. Günümüzde demokrasiden söz edilebilir mi?
AKP iktidarları, halkı umutsuzluğa, işsizliğe, güvensizliğe, açlığa, yoksulluğa mahkum ederken, fakirden aldığı vergilerle , bankaları ve birçok özel şirketleri kurtararak zengini daha zengin , fakiri daha fakir hale getirdi. Lüks ve şatafat içerisinde yaşayan saray ve eşrafı, fakirleştirdiği insanların nasıl yaşadığını görmüyor. Oysa; sokakta, pazar yerinde, ulaşım araçlarında, kahvelerde, evlerde hülasa toplumun her kesiminde ve her yerde konuşulan ve çözülmesi istenen tek konu ekonomik sorunlardır.
Bu gerçeklerden hareketle sizlerin aşağıdaki sorulara vereceğiniz cevaplar çerçevesinde nerede konumlandığınızı görmenizi isterim. Sorularım;
Verdiğin cevaplar EVET ise zengin, HAYIR ise fakirsin. Hadi o zaman; Zengin misin..? Yoksa; Fakir mi…? karar ver. Ben mi.. Ben fakirim. Tek tesellim çoğunluğun içerisinde yer almamdır. Son sözüm, fakirliğinden utanma, seni bu duruma getirenler utansın. Sen ise utanma duygusundan yoksunlara fırsat verme. Aksi durumda yarın, bugünden çok daha kötü olacaktır. DOĞRUsu bu. 28.Kasım.2023
Selam ve Saygılarımla
Cezmi Orkun
Doğru Parti Genel Başkan Yardımcısı
(Enerji, Tabii Kaynaklar ve Madencilik Politikaları Başkanı)