DOLAR 38,8493 0.09%
EURO 43,7608 0.05%
ALTIN 4.030,750,04
BITCOIN 41198380,94%
İstanbul
19°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Cezmi Orkun

Cezmi Orkun

29 Mayıs 2025 Perşembe

İHVANCI ANLAYIŞ ZORDA…

İHVANCI ANLAYIŞ ZORDA…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Değerli okurlar, AKP ve koşulsuz destekçilerinin yönetiminde ülkemiz her alanda tam bir çıkmaz ile karşı karşıya bırakılmıştır. AKP öncesi sorunlar olmasına rağmen işleyen bir demokrasi, güçler ayrılığı ilkesinin siyasetten bağımsız olması, anayasa ve kanunlara uyulması, vatandaşların anayasal haklarını kullanması, sendikaların işçi sorunlarında çözüm adresi olması, insanların devletine güvenmesi, hukukun üstünlerin değil adaletin sağlandığı adres olduğu, mafyanın devlet devletin mafya olmadığı, ülkenin göçmen-kaçakçı ve uyuşturucu merkezi olmadığı, Teröristlerle mücadele edildiği, hakimiyetin millette olduğu, yasamanın etkinliği, Bakanların denetlenmesi hatta sorgulanması, hükümetlerin sorumluluklarının olması ve bugün kaybedilen daha  nice değerlerin yaşandığı bir Türkiye…! Yani “Eski Türkiye” işte bu idi. 

AKP iktidarının “Yeni Türkiye” dedikleri günümüzde; Güçler ayrılığı ilkesinin (Yasama, Yürütme, Yargı) tek adama bağlı olması, Anayasa ve kanunlara uyulmaması, vatandaşların anayasal haklarının ellerinden alınması, sendikaların içerisinde yer aldığı STK’ların tek adama bağlı hale getirilmesi, devlete olan güvenin azalması, mafyanın devlet devletin mafya haline gelmesi, ülkenin uyuşturucu-kaçakçılık ve göçmen merkezine dönüşmesi, hakimiyetin milletten alınıp saraya verilmesi, bakanların ve bürokratların sorumluluklarının olmadığı ve denetlenemediği, tek adam rejiminde yürütmenin sorumluluğunun olmaması, toplumun yüzde 10’unun işsiz, yüzde 80’nin açlık sınırında olması, parası olan azınlık lüks ve şatafat içerisinde iken toplumun neredeyse tamamının yaşam mücadelesi vermesi, muhalif siyasi rakiplerin, gazetecilerin ve öğrencilerin tutuklandığı, teröristlerle müzakere edilmesi ve daha nice vicdan dışı olayların yaşandığı Türkiye… işte “Yeni Türkiye” budur. Özetle; Anayasası olan ancak anayasaya uyulmayan tek ülkedir Türkiye.

Tek adam rejiminin tıkandığı günümüzde bedeller hep vatandaşlara ödetilmekte. AKP ve koşulsuz destekçileri ise iktidarlarını yani koltuklarını koruma derdinde. Bunun için bebek katili terörist başı APO’yu kurtarıcı melek olarak görmektedir. Çünkü, anayasa değişikliği için DEM oylarına ihtiyaçları var. Yoksa düne kadar PKK’nın siyasi kanadı olan DEM nasıl oldu da kurtarıcı oldu. Her şey koltuklarını korumak için. Koltuktan kalkmaları halinde lağım ortaya çıkacak korkusudur bu çaba. Tek adam rejimine atıfla;

Geçmiş zamanda Köyün birine bir çakmak getirmişler, çakmak o kadar kıymetli ki, yanlış işlerde kullanmaması için güvenilir birine teslim etmek gerekiyormuş. Köylüler bu çakmağı kime verelim diye toplantı yapmış ve köyün muhtarına verme kararını almışlar. Muhtar çakmağı alınca, çıkan ateşin sahibi olması ona bir üstünlük sağladığından çevresinde artan yalakalar ve dalkavukların saygılı davranışları  muhtarın kibrinin de artmasına sebep olmuş.

Kibrin esiri olan muhtar daha çok saygı, daha çok korku bekler olmuş. Ateşi kendine verenin köylüler olduğunu unutan muhtar, yalakaların da tahrikleri ile çakmağı baskı ve korkutmak için kullanmaya başlamış, kiminin evini, kiminin tarlasını yakmış. Tarlalar sürülemez, evler yaşanamaz hale gelince, köylüler yavaş yavaş köyden ayrılmaya başlamışlar. Ticaret durmuş, köye gelen satıcıların ayağı kesilmiş, çevre köyler gelişirken muhtarın köyü giderek gerilemiş. Köylülerinden biri çevre köylerin nasıl olduğunu merak edip çevre köylerden birine gider. Oradaki huzur ve canlılığı, bakımlı bağ ve bahçeleri görünce “Sizde çakmak kim de?” diye sorar. İyi de köyünüz gelişmiş durumda, bizim köy ise virane oldu deyince köylüler; “Yoksa siz çakmağı bir kişiye mi teslim ettiniz” sorusuna köylü; Evet, muhtara verdik.” der.

Eyvah! Çakmağı muhtara vermekle büyük hata yapmışsınız, biz öyle yapmadık biz; birine çakmağı, bir diğerine çakmak taşını, bir başka kişiye ise benzinini verdik. Ateş yakılması gerektiğinde bu üç kişinin bir araya gelmesi gerekiyor. Biri yanlış bir şey yapmaya kalkarsa, diğerleri izin vermiyor. Der köylüler. Köylü bu cevap karşısında  “Desenize biz hepsini bir kişiye vermekle kendi kendimizi yakmışız…!” der.

Değerli okurlar, yüce yaradan bile; Tebligatı Peygambere, Ölüm görevini Azrail’e, Vahiy görevini Cebrail’e, Kıyamet görevini İsrafil’e ve Dua görevini Mikail’e vermiştir. İşte demokrasi denen şeydir bu… Bu gerçekten hareketle, ülkemiz insanını, tek adama yetki verilmesi yanında şimdi de ne pahasına olursa olsun rejimin kalıcılığını sağlama uğraşına milletimizin alet edilmesinin yolları aranıyor. Ancak beyhude çaba. Aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemek aptallıktır. Oysa, ulu önderin “Türk milleti çalışkandır, Türk milleti zekidir. Çünkü Türk milleti millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir.” sözüne mazhar olan milletimiz, Aydınlık bir Türkiye için bu ihvancı anlayışa asla fırsat vermeyecektir.

30.Mayıs.2025

Selam ve saygılarımla      

Cezmi Orkun

Devamını Oku

GEÇMİŞE ÖZLEM…

GEÇMİŞE ÖZLEM…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Değerli okurlar, “Allah kimseyi gördüğünden geri koymasın” sözünü sıklıkla kullanır olduk. Cumhuriyet çocuğu olarak AKP öncesi Türkiye’de toplumsal ve siyasal ahlakın, mevcut kanunlar ve kurumlar ekseninde içte ve dışta toplumsal huzurun sağlanmasında ki etkisini günümüz değerleri karşısında arar olduk. Hemen hemen her alanda yaşatılan olumsuzluklar geçmişin özlemini açığa çıkarmakta ve toplumda bir anda veya zaman içinde, bireylerin sahip olduğu şeylerde azalma hatta yok olma, eski imkanların tüketilmesi karşısında yaşatılan çaresizliğin vatandaşın içini acıttığını görüyoruz. Bu duygudur önceki dönemlere duyulan özlem. Uzun zamandır ülkemiz üzerinde oynanan oyunları, yıpratılmaya çalışılması sonucu özlenen, Cumhuriyetin kurucu değerleri ekseninde gözden geçirerek bugünlere birlikte baktığımızda gördüklerimizden ne kadar geri kaldığımızı göreceksiniz. 

  • Cumhuriyet döneminde saraydan alınıp millete verilen egemenlik, AKP tek adam rejiminde milletten alınıp saraya iade edilmiştir. 
  • Kurucu irade kul ve tebaa olmak yerine millet olmayı seçerek ulusal devlet ve üniter yapı gereği ırk, din, dil, mezhep ayrımı yapmadan her vatandaşını eşit kabul etmiştir. Bugün ise, Kürt-Türk ayrımı çerçevesinde ayrımcı politikalarla üniter yapının bozularak federatif yapının taşları döşeniyor. 
  • Ulaşım, Sanayi, savunma ve tarımsal faaliyetlerinin tamamının milli olması temelinde, bir milleti ayakta tutan unsurlar kullanılarak güçlü bir ekonomi yaratılmıştır. Günümüzde cumhuriyetin üretim ve istihdama dayalı tüm kazanımları saray ve eşrafına peşkeş çekilerek elden çıkarılmış ve yeni bir değer yaratılamamıştır. 
  • AKP öncesi, ülke içinde ve dışında etkili, güven verici politikalar izlenmiştir. Ayrıca “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesi hayata geçirilerek, komşu ülkeler ve dünya devletleriyle kazan-kazan anlayışı doğrultusunda ve eşit şartlarda düzgün, barışçıl ilişkiler kurulmuştur. Peki bugün, tamamen dışlanmış bir Türkiye…
  • Geçmişte ve günümüzde ayrımcılığın temelinde etnik ve dini hassasiyetlerin sürekli kaşındığı ve siyasi çıkarlara alet edildiğini görüyor ve yaşıyoruz. İşte bunu önlemek için kurucu ilkelerde; Kışlaya, Camiye ve Okula siyasetin sokulmaması en önemli prensip olarak kabul edilerek Laik, Demokrat ve Hukukun üstünlüğünü esas alan bir Cumhuriyet kurulmuştur. Günümüzde ise camiye, kışlaya ve okula siyaset sokularak vatandaşların milli ve dini duyguları siyasete alet edilmiştir, edilmeye de devam edilmektedir. 

Oysa; Cumhuriyetimize adını veren bulunduğumuz coğrafya değil Türk milletinin kendisidir ki, T.C Anayasası 66. maddeye göre “Türkiye Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür “ denmiş ve anayasada koruma altına alınmıştır. Sonuçta Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan dili, dini, mezhebi, etnik kökeni ne olursa olsun her biri bu ülkenin eşit, onurlu vatandaşları olup asla ayrımcılık yapılamaz.

Tüm bu gerçekler ışığında ipleri emperyalist güçlerin elinde kurulmuş bölücü terör örgütü muhatap alınamaz. Ülkenin üniter yapısı, dili değiştirilemez. Türkiye Cumhuriyeti terör örgütleriyle sadece mücadele eder, barış-açılım gibi saçmalıklar adı altında masaya oturamaz. Gerekirse binlerce şehit verilir, ülkeyi bölmek isteyen, milliyeti ve amacı belirsiz ABD, Rusya, Fransa, İngiltere, İsrail gibi ülkelerle İran’ın desteklediği terör örgütü yerle bir edilir. BOP eş başkanlığını yürüten AKP öncesinde Türkiye terörü halletmişti. Bebek katili terörist başı APO paketlenmişti. Uçakta aman diliyordu. Annesinin Türk olduğunu, Türk devletine hizmet edeceğini, örgütüne silah bıraktıracağını söylüyordu. Dün dünde mi kaldı…!

Değerli okurlar, günümüzde üniter devlet yapımızı, kuruluş anlaşmamız Lozan’ı tartışmaya açan, Misakı milliyi parçalamaya çalışan, Ermeni ve Kürt soykırımı yalanını savunan, vatanına bağlı Kürt vatandaşlarımızı rencide eden, onları kullanmaya çalışan bu Ermeni terör örgütüyle masaya oturanları, Türk milleti diyemeyenleri, özetle “GEÇMİŞE ÖZLEM” duyulmasına sebep olanları büyük Türk milleti olarak çok iyi tanımalı ve kınamalıyız. Bu hainler bilsinler ki, Türk gençliği andına bağlılıkla,  Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün Gençliğe hitabesinden aldığı emirle vatanına, Cumhuriyetine, Laikliğine, Demokrasisine sahip çıkacak ve Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır. YAŞASIN CUMHURİYET…

25.Mayıs.2025

Selam ve saygılarımla      

Cezmi Orkun

Devamını Oku

KİMİN HAYRINA?

KİMİN HAYRINA?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Değerli okurlar, sizlerin de bildiği ve bizzat yaşadığı üzere AKP iktidarı ve koşulsuz destekçileri ülkemizi ve insanlarımızı her alanda bir açmazla karşı karşıya bırakmış durumdadır. Bu açmazlara çare bulmak yerine bu hususların gündemden düşmesini sağlamak için bilimsel verilere dayanmayan yalanlara sarılarak sözde müjdeler vermekte. Bu yalanlarını, yabancısı olmadığımız GAZ bulduk müjdesi ile yinelediler. Bunun anlamı, ya olası sözde bir seçim var ya da doğalgaz zammı…

Milletin anasını ağlatan sanki kendileri değil de bir başkasıymış gibi söylemleri yok mu? acaba, acaba ben farklı bir ülkede mi yaşıyorum? Yoksa bunu söyleyen Erdoğan yaşattıklarını görmüyor mu? gerçi bizler şaşırmıyoruz, ancak milletin yüzüne karşı tüm bu yalanları nasıl söylerler şaşkınlığını yaşıyorum. Bir konuşmasında bakın ne diyor Erdoğan “Erdoğan ve Bahçeli her ne yapıyorsa bu milletin menfaati ve hayrınadır”. Allah Allah ne demek lazım deneyelim,

Dün AK dedikleri milletin menfaatine ve hayrına ise aynı şeye bugün KARA demeleri kimin hayrına? Dün PKK’nın siyasi uzantısı DEM ile temasta olanların terörist ilan edilmesi milletin hayrına ise bugün bırakın PKK’nın siyasi ayağı DEM yetkilileri ile temasta olmayı bebek katili terörist başı APO’yu gazi mecliste konuşmaya davet etmek, umut hakkından yararlanmasının yolunu açmak, terörsüz Türkiye güzellemesiyle birbirlerine şükranlarını sunmak kimin hayrına? Tüm bunlar milletin hayrına ise milletin seçtikleri neden hala mahkum, neden birçoğunun yerine kayyım atandı.

Değerli okurlar sadece son günlerde yaşadığımız zikzaklarla dolu davranışlar bile iktidar ve koşulsuz destekçilerinin ne kadar çaresiz olduklarını gösteriyor. Kendilerinin teröristlerle bir masada oturmaları milletin hayrına ise bugüne kadar TSK’nın terörizme karşı yaptığı mücadeleler ve harcanan milyar dolarlar kimin hayrına! Eyyyy iktidar ve koşulsuz destekçileri. Özellikle terörist başını gazi meclise davet eden görüntüsü var sesi yok Bahçeli, çıkın ve konuşun dün KARA diyerek İP attığınız terörist başına bugün AK deyip İpi geri çekmenizin amacını ve sizi buna zorlayan nedenleri açıklayın. Açıklayamazsınız tabi. Ne diyemeyeceğinizi ben söyleyeyim. Aynı gözeden su içiyorsunuz hepiniz. Emperyal güçlerin oyuncağı oldunuz. Bu tutum ve davranışlarınız mı milletin hayrına? Bırakın kalsın…Sizce AKP iktidarı ve koşulsuz destekçileri(MHP, BBP, HÜDAPAR) dün AK dediklerine bugün KARA, dün KARA dediklerine bugün AK demelerinde amaç ne diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Hemen söyleyeyim. Tüm bunların temelinde milletin hayrına dedikleri gelişmeleri millete sormak yerine sayısal çoğunluğu elde etmek için DEM ile CHP ve AKP listelerinden meclise sokulan GELECEK, DEVA ve YRP milletvekilleriyle birlikte 400 vekile ulaşmaktır. Bunun gerçekleşmesi halinde, ulus devlet ve üniter yapımızı bozacak nitelikte anayasa değişikliğini takiben, Erdoğan’ın koltuğu koruma altına alınacaktır.Şimdi söyleyin tüm bunlar, bu yapılanlar kimin hayrına? 

19.Mayıs.2025
Selam ve saygılarımla
Cezmi Orkun

NOT: AKP ve koşulsuz destekçilerine rağmen “Atatürk’ün gençlere olan güveni, bizlere ilham
veriyor. 19 Mayıs günü yakılan bağımsızlık meşalesini gururla taşıyan gençlerle aydınlık geleceğe”
BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN SEVGİLİ GENÇLER.

Devamını Oku

MÜSAADE ETMEYECEĞİZ

MÜSAADE ETMEYECEĞİZ
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Değerli okurlar, komşu ülkelerde ve ülkemizde başta ABD ve AB olmak üzere emperyal güçler ve yerli iş birlikçileri, BOP projesini  tıkır tıkır işleterek hedefe doğru ilerliyorlar. ABD; BOP projesi gereği bölgede büyük Kürdistan adıyla bir Kürt devleti kurarak bölgedeki su, petrol ve madenleri kendi denetim ve kontrolüne almak hedefi doğrultusunda sırasıyla Irak, Suriye, İran ve Türkiye’yi bölerek küçülen devletler haline getirmek istemektedir. Ne yazık ki ülkemiz yönetimi de küresel güçlerin bu hedefine çanak tutmaktadır. Baştan söyleyebilirim ki en önemli hedefleri enerji kaynaklarının sahibi olmak, gelecekte BÜYÜK KÜRDİSTAN oluşumu ile yeni İsrail devletini bu coğrafyada tesis etmektir. Türkiye günümüz siyasi iktidarı bu konuda tamamen esir alınmıştır. Adım adım küresel güçlerin taleplerini hayata geçirmek için uğraş vermektedir. 

BOP kronolojisine baktığımızda, BOP Projesinin uygulayıcıları ve iş birlikçileri;

  • Birinci aşamada, Irak’ın kuzeyinde Kuzey Irak Kürtleri ve Güneydoğu Anadolu da yaşayan Kürt vatandaşlarımız üzerinde uygulayarak Barzani Kürdistanı kurulmuştur. 
  • İkinci aşamada, Suriye’nin kuzeyinde “Kuzey Irak Kürtleri + PKK + Suriye Kürtler(PYD,YPG) + İran Kürtleri” üzerinden Suriye Kürdistanı kurulmuştur. 
  • Üçüncü aşamada ise, Türkiye’deki Kürt vatandaşlarımız üzerinden ulus devlet ve üniter yapıyı bozarak, doğu ve güneydoğu bölgesi üzerinde federatif bir yapı oluşturma planları uygulamaya alınmıştır. 
  • Daha sonra İran Kürtlerini de bu üç aşamada oluşturulan yapıya eklemlemek ve büyük Kürdistanı kurmayı başarmaktır. Özetle, dördüncü aşamada, Emperyal güçlerin hedefi  Türkiye ve İRAN olacak, Irak ve Suriye’de yaşananlar burada da tekrar edilecektir. 

Yani; ülke insanları Aynı kaynaklardan temin edilen silahlarla birbirlerine kırdırılmakta, Siyasi cephe oluşumu körüklenmekte ve Sonuçta askeri ve/veya sivil kalkışmalarla emperyal güçler tek mermi atmadan o ülkenin geleceğini tanzim etmektedir. Örneğin;

Suriye’nin ele geçirilmesi aşamasında; ABD ve güdümündeki ülkeler, Kürtleri  PKK’dan ayırıp tasfiye ederek bölgede şu anda eğittiği askerlerden oluşacak bir Kürt ordusu kurmak (yaklaşık 90 bin) için Arapları finanse ederek  bölgede Türkiye’ye karşı bir Arap-Kürt NATO’su kurma planını açıkça yürütmektedir. Suriye sınırında konumlanan YPG-PYD oluşumu bu planın parçası olup kuruluşu gerçekleşmiş durumdadır.

Bu sürecin işlemesinde, AKP yöneticileri vebal altındadır. Neden mi? bunlar, bugüne kadar, Kürt vatandaşlarımızın bölgedeki sorunlarına sahip çıkma ve onları anlama yerine; Küresel güçlerin  uyguladıkları stratejiye teslim olmuşlardır. Sonuçta AKP; ülkemizi Emperyalizmin kucağına atmıştır. Özetle; Türkiye’nin Ortadoğu planlarına  nereden bakarsanız bakın; Ülkemiz AKP iktidarının, PKK ve yıllarca birlikte hareket ettikleri darbeciler (FETÖ)  ve özellikle bu örgütlerle  kol kola olan  küresel güçlerle uğraşması yerine bu güçlerin esiri olmuştur. 

DOĞRU PARTİ temsilcileri olarak günümüz iktidarını, Türkiye’yi sadece taşeron olarak gören ABD, kendisine hep kuşku, kararsız ve tereddütle yaklaşan  AB, Rusya Federasyonu ve ilişkide olduğu diğer ülkelere eşit mesafede durması; Akılcı, kararlı, ülke menfaatleri eksenli ve uyum içerikli siyaset uygulamasına noktasında uyarıyoruz. Bu uyarımızın dikkate alınması halinde bulunduğumuz bölgede yerinden hiçbir biçimde kımıldatılamayacak, güçlü bir ülke oluruz. Antiemperyalizm ve bağımsızlığın  bizim karakterimiz olduğu asla unutulmamalıdır.

Bu çerçevede AKP iktidarının ülkemizi soktuğu bu açmazdan çıkmasının yolu ancak ve ancak Cumhuriyetin kurucu değerlerine dönülmesi ile mümkün olacaktır. Etnik kökeni ne olursa olsun milletimizin bilmesi gereken en önemli husus “Temel haklar ve özgürlükler, Liberal ekonomi, barış ve demokrasi gibi söylemler egemenlerin sizlere karşı sürekli olarak kullandığı yalan ve boş laflardır. Esas olan emperyalizm ve ulaşmaya çalıştıkları hedefleridir.” Emperyaller ve yerli iş birliklerince korunup kollandığı bilinen bu PKK terör örgütünden medet uman yöneticilere yazıklar olsun. Bu nedenledir ki, Türkiye’nin tapusu LOZAN ve Cumhuriyetin 1924 kuruluş Anayasası üzerinden soykırım yapan ülke olduğu gibi saçma bir iddiayı şart olarak koşabiliyor. Yazıklar olsun. Başka ne denir ki…!

DOĞRU PARTİ temsilcileri olarak, aziz milletimize sesleniyoruz. “PKK feshedildi” ülkeye barış gelecek diye halay çekenler sizlere yalan söylüyorlar. ABD öncülüğünde ulus devlet, üniter yapımızın feshedilmesi amacıyla ülkemiz üzerinde büyük bir oyun oynanmaktadır! Sizler bu oyunun figüranı olmayın. Çünkü; PKK terör örgütü, KCK terör yapılanması altında olan PYD, YPG, SDG, PJAK, PÇDK… gibi terör örgütlerinden biridir. Bunların tamamı PKK eksenlidir. 

Bizler, Ülkemizin birlik ve bütünlüğünü derinden sarsacak ki, tapumuz LOZAN ve kurucu Anayasamızı kabul etmeyen ve soykırım yapıldığı iftirasıyla toplumu meşgul etmek suretiyle BOP projesinin tıkır tıkır ilerlemesi amaçlanmıştır. Milletimizle birlikte bu duruma asla müsaade etmeyeceğiz.

15.Mayıs.2025                                                 

Selam ve saygılarımla      

Cezmi Orkun

Devamını Oku

EMPERYAL GÜÇLERE UŞAKLIK…

EMPERYAL GÜÇLERE UŞAKLIK…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Değerli okurlar, 2025 yılı itibarıyla iktidar ve koşulsuz destekçileri el ve fikir birliğiyle emperyal güçlerin talepleri doğrultusunda attıkları adımlar adeta yangından mal kaçırır nitelikte devam ediyor. Birkaç ay önce DEM kapatılsın diyen Bahçeli ne oldu da bugün bebek katili APO gelsin mecliste konuşsun, umut hakkından yararlansın diyor. Erdoğan ise bu çağrıya sessiz kalarak destekçisi olduğunu gösteriyor. 

AKP Genel Başkanı Erdoğan, “Anneyle Güçlü Aile, Aileyle Güçlü Türkiye” Programında Türkiye’yi “PKK ve  terör belasından” kurtarmakta kararlı olduklarını belirterek  “terörsüz Türkiye yolunda kararlılıkla ilerliyoruz. Her an müjdeleri alabilirsiniz ve alacaksınız” ifadesiyle sessizliğini bozdu. Ayrıca, “Ülkemizin tökezlemesini bekleyenlere fırsat tanımayacağız.” diyen Erdoğan, “Bölgemizi kana, kaosa, gözyaşına ve istikrarsızlığa boğmaya çalışanların oyunlarına gelmeyeceğiz.” diye konuştu. Doğru değil ama diyelim ki doğru bu durumda çiftçilerin, emekçi ve emeklilerin, işsizlerin, esnaf ve sanatkarların, sanayicilerin ve kadınların katledilmesi terörüne karşı ne yaptınız demezler mi? gerçi bir şey yapılmadığı da ortada. Özetle; toplumun yüzde 95’inin, yüzde 5 gibi bir azınlığa çalıştığı adaletsiz gelir dağılımı terörü altında inlemeye devam ediyor. Bu nedenle, terörsüz Türkiye ancak AKP ve koşulsuz destekçilerinin yönetimden çekilmesiyle gerçekleşecektir. Bugün anlatılanlar tamamen emperyal güçlerin oyunlarında yer alan figüranların iktidarda kalma mücadelesinden başka bir şey değildir.

Diğer taraftan doğu ve güneydoğu illerinde PKK’nın siyasi kanadı DEM partisisin seçilmiş belediye başkanlarını görevden alıp yerine kayyum atayacaksın, muhalif partilerin genel başkanlarını tutuklayacaksın sonra da barış ve huzurdan bahsedeceksin. Sorarım size, barışı milletin iradesine ipotek koyarak mı sağlayacaksınız? Sözde olmayan Kürt sorununu öne süren iktidar ve CHP söylemlerine bakıldığında bir üst aklın devrede olduğu görülecektir.

Değerli okurlar, DOĞRU PARTİ temsilcileri olarak bizler ülkemizde Kürt, Türk, Laz, Çerkez, Ermeni, Yahudi vs. gibi etnik sorunların olmadığını, asıl sorunun sosyal, siyasal ve ekonomik çöküşü sağlayan ve milletin tamamını etkileyen olumsuzluklara sebep olan AKP ve MHP yönetim anlayışıdır. Çünkü; Osmanlı imparatorluğunun son döneminde bir grubun kurtuluşu İngiltere sömürgesi altına girmeyi, bir başka grubun da ABD sömürgeliğini önermesi anlayışı ile günümüz iktidarı ve koşulsuz destekçilerinin de aynı noktada olduğunu görüyoruz. tek gerçek, farklı ideolojilere sahip bu partiler, emperyal güçlerin talepleri olan ülkemizin üniter yapısının bozulması ve federatif yapının gerçekleşmesi için katkı sunduklarıdır.

Eğer Kürt sorununu çözeceğiz deniyorsa PKK ve kurucusu bebek katili APO’nun  şartlarını açıklayın. Sonrada milletimize sorun. Yani, referanduma gidin bakalım millet ne düşünüyor görelim. Ben yaparım olur derseniz işte o zaman terör belası altında yok olursunuz. Çünkü, milletimiz terörün bitmesi, barışın gelmesi için atılan ve atılacak samimi, kandırmaya, aldatmaya ve pazarlığa yönelik olmayan her adımı destekler. Aksi ters teper. Asıl meselenin ‘Terörsüz Türkiye’’ inşa etmek değil, emperyalizme kulluk ve köleliğe devam etmektir. Bizler vatanımızın bir ve bütünlüğünü, üniter devlet yapısının korunmasını savunmaya devam edeceğiz. 

Tek adamın iki dudağının arasından çıkan sözlere Türkiye teslim edilmiştir. Öyle ya; bu terör örgütünden gelen mesajlar ekseninde kararlar alınacaksa TBMM noter mi olacak? Toplumsal mutabakat nasıl sağlanacak bilen anlatsın bizler de öğrenelim. Bulanık suda balık avlamak bizim işimiz değil. Eğer üniter devlet yapısından vazgeçilmesini temin edecek bir anayasa değişikliği, bebek katili APO’ya ve içerideki teröristlere özgürlük sözü verildiyse şehit anaları, eşleri ve çocukları ile gazilerimizin yaraları kanamayacak mı? Öyle ya yapılan pazarlıklar sonucu ne sözler verildiği meçhul. Yine oldu bitti’ye getirme çabası olduğu görülüyor. Buna sebep olanları bu millet affetmeyecektir. Bunlar tarihin sayfalarında kara bir leke olarak yer alacaklardır.

Değerli okurlar, DOĞRU PARTİ temsilcileri olarak bizler, koltuklarını korumak ve kalıcılığını sağlamak adına Kürt meselesi üzerinden siyasi RANT elde etmek isteyen bu anlayışı tümüyle reddediyoruz. Çünkü; PKK bir terör örgütü, DEM bunların siyasi uzantısı olup kesinlikle Kürt kardeşlerimizi temsil edemezler. Dili, dini ve etnisitesi ne olursa olsun milletimiz etle-tırnak gibi bir ve bütündür ve asla emperyal güçlere uşaklık edenlere kanmayacaktır. Ne o yoksa, vatanı için canını vermekten imtina etmeyenleri içeri atmak için PKK militanlarının af ile çıkarılması mı sağlanacak? Olmaz olmaz demeyin bu anlayış bebek katili APO’yu meclise sokmaya da çalışır…!     

13.Mayıs.2025

Selam ve saygılarımla      

Cezmi Orkun

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.