Madagaskar : Gezdiklerim arasında, kapitalizmin henüz giremediği bir ülkeydi. İnşallah değişmemiştir.
İki farklı seferde 5 limanına gittim ; 1950/60’lı yılları yaşayan, henüz Fast Food’un olmadığı, bir dolarlık biradan iki şişe alabilecek parası cebindeyse, gülümsemesini bütün yüzüne yayan insanların memleketiydi…
Siyahi nüfus hakim tabiiki. Ancak Doğu Afrika’daki siyahilere göre biraz daha sütlü kahve diyeyim.
Zaman zaman aniden bastıran tropikal yağmurları saymazsak hep güneşin olduğu, mutlu coğrafya, sıfır stress ve bademler yüzünden memleketimden vazgeçmeye meyletsek, Madagaskar ‘a git, 100 yaşına kadar hayatta kal ve kahkahalar ile yaşa ülkesi…
Futbol zayıf noktam. Gençliğimde amatörce oynayan kötü bir solbektim))
Ancak herzaman iyi bir seyirci olmuşumdur. Bulunduğum ülkelerde, sorar soruşturur, birinci lig, ikinci lig iddialı veya iddiasız maç farketmez stadyumlara gider zevkle müsabaka seyrederim. İngiltere, Cezayir, Arjantin bilimum ülkelerde acentalarım aracılığı ile bilet bulup forma rengi hoşuma giden takıma tezahürat yapmışımdır. (siyah beyaz tercihimdir)))
Hatta geçen yıl ; – 10 hava sıcaklığında Zaporozhe – Krivoy rog, Ukrayna ikinci lig gündüz maçında stadyumdaki toplasan sayısı 15/20 olan seyirciden birisiydim)))
Hava sıcakmı sıcak ; akşam olsada bara gitsek havasındayım. Madagaskar /Tamatave limanındayız. Çuvallı pirinç boşalttığımız uzun bir periyot.
O yıllarda sabah 08:00 tahliye başlıyor, mübarek devlet dairesi sanki 17:00 liman işçileri işi bırakıp ertesi sabah dönmek üzere evlerine gidiyor… Ne kadar mutluyduk o günlerde denizci olmaktan.
Tahliyenin onuncu günü falan, henüz yükün yarısı bile boşaltılmamış. Hani neredeyse, sütlü kahve bir hatuna imam nikahı kıyacağız mutta nikahını kenara koyup….
Nöbetçi zabite ; kolay gelsin diyerek iniyorum iskeleden.
Liman ile şehir merkezi yürüyerek yarım saat gibi, ancak benim gibi üşengeç iseniz veya aceleniz varsa liman kapısında herdaim TUKTUK’lar var…
TUKTUK ne? Bilmeyenler için anlatayım ; iki kişinin rahatça oturabileceği iki büyük yan tekeri olan şişman bisiklet diyeyim size …
Şöfor ise pedal yerine ayaklarını kullanıyor, eller tutamaçta, çekiyor, çekiyor, çekiyor… Yarım saatte yürüyerek gelebileceğiniz yere on dakikada siz otururken varıyor. Sizin için küçük onun için acayip iyi bir bahşiş olan bir dolar karşılığı şehirdesiniz.
Ne tarzanca, nede İngilizce anlayan şöforumu hızını almışken güç bela dürterek durdurtabildim kalabalığı görünce…
Hengamede, bir panayır, bir festival havası var… İndim TukTuk ‘tan…
Madagaskar”ın Tamatave sokaklarında kalabalığın nedenini anlamaya çalışıyorum.
İnsanların yürüdüğü yolu takip edince, o güne kadar gördüğümü hatırlamadığım minnak bir stadyuma vardım.
Durum körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz hali… Sorup soruşturunca anladım ki 2000 yılı Madagaskar Kupa Finaline denk gelmişim.
Takımlar : TAMATAVE GENÇLERGÜCÜ – NOSY BE MADENGÜCÜ
Bilet gişesini buldum ve yarım dolar/bir dolar / iki dolar / beş dolarlık opsiyonlar arasında tabiiki popomuzu koyabileceğimiz tahta sıraların olduğu sahayı tam merkezden görecek en pahallı biletten aldım.
Tartışmasız, muhteşem bir maç seyrettim. Kaçan goller, direkten dönen şutlar, hakeme itirazlar, devrede aldığım Alaska dondurma)))
Bildiğin bir daha hiç yaşayamayacağım bir festivalin içindeyim.
Normal süre bittimi sana 0-0
Tamatave Gençlergücü taraftarı maç uzatmaya gittiği için hoşnut değil ve kupayı hakettiklerine inanıyorlar . Ama benim keyifler gıcır otuz dakika daha neşeneleneceğim için.
112 ve 116. dakikalarda Tamatave Gençlergücü iki gol attığında yanımda çıldıran kalburüstü biletli taraftarla hoplaya zıplaya tek vücut olmuştuk sevinçten ve iyi ki Corona yoktu o günlerde…
Stattan çıktım ve yürüye yürüye bahçesinde bira tekila yapabileceğim Neptün Club’a vardım.
Hızlı bir gecenin sonunda sabah gemideyim, ancak ayılmışım…
Kamara telefonum çaldı. Nöbetçi Zabit diyor ki lokal acentamız günlük ziyaretini yapıyor ve sizi görmek istiyorum.
Acenta geldi, pırıl pırıl dişleri gülümsemesinde ve yüzünde Şehsuvar edası…
-Kaptan Günaydın
-Buyur otur hoşgeldin
-Kaptan, sen dün maça gittinmi???
Allah Allah!!!! Ben stada gittiğimi, dün maç seyrettiğimi yeminle bir kişiye dahi söylemedim ki
— Gittim, gittimde sen nereden biliyorsun Acenta bey???
–Kaptan ; Stadyum 5000 kişi… Ve koca statda bir beyaz vardı. Televizyon her pozisyon sonrası seni çekti… Lokal gazeteler, bugün kim bu menajer diye senden bahsediyor…
Velhasıl- ı kelam ; Allah’ın yeteneksiz solbeki,
Oldumu sana Madagascar’da futbol menajeri …
ŞEYH UÇMAZ, MÜRİTLER ONU UÇURUR….
ERHAN ŞENGÜL
19.07.2021
Safi- Fas
ÇEVRE
04 Kasım 2024ÇEVRE
04 Kasım 2024ÇEVRE
04 Kasım 2024DENİZCİLİK
04 Kasım 2024ÇEVRE
04 Kasım 2024DENİZCİLİK
04 Kasım 2024ÇEVRE
04 Kasım 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.