Değerli okurlar, dinimiz gereği yardımlaşma ve yoksullara yardım etmek elbette önemlidir. Ancak, bu yardımın imkanlar oranında yapılması daha da önemlidir. Emekçi kardeşlerimizin sıkıntılarını görmezden gelmek en hafif ifade ile vicdansızlıktır. AKP iktidarları boyunca bu kesim adım adım yoksulluğa ve hatta bir kesimi de açlığa mahkum edilmiştir. Oysa kaynakları sınırlı olan bütçeden yabancılar söz konusu olduğunda kaynak sıkıntısının olmadığı görülüyor. Aşağıda bir kısmını açıklayacağım bütçeden, hibe ve yardımlara konu ülkelere aktarılan kaynak nedeniyle bu durumu “yabancıya var, kendi insanımıza yok” başlığı altında ifade edeceğim. Özetle;
TİKA (Türk İş birliği ve Koordinasyon Ajansı) 2020 Türkiye Kalkınma Yardımları Raporu verilerine göre, yıllık resmi kalkınma yardımları 8 milyar doların üzerindedir. Rapordaki verilere göre Türkiye’nin, yabancı ülkelere 2017’de 8.12 milyar dolar, 2018’de 8.61 milyar dolar, 2019’da 8.66 milyar dolar, 2020’de ise 8.12 milyar dolar tutarında resmi kalkınma yardımı yaptığı ifade ediliyor. Yardım yapılan ülkeler Suriye, Arnavutluk, Irak, Afganistan, Filistin, Somali, Kazakistan, Kırgızistan, Bosna Hersek ve Tunus olmuştur. Son 10 yılda bu ülkelere yapılan yardım ve/veya hibe tutarları;
İngiltere merkezli “Development Initiatives” tarafından hazırlanan “Küresel İnsani Yardım” 2022 Raporu’na göre, ABD; 9.8 milyar dolar insani yardım sağlayarak listenin başında yer alırken, Suriyeli sığınmacılara yönelik yapılan harcamaların sıralamaya dahil edilmediği ülkemiz 8.12 milyar dolarla ikinci sırada yer aldı.
Gördüğünüz gibi AKP iktidarı dünyanın dört bir yanına olmadığı söylenen kaynaklarla ulaşmış, ancak vergileriyle bütçenin en önemli ayağını oluşturan çiftçi, emekli (ki, 48 ülkenin yer aldığı 2024 Küresel Emeklilik Endeksi’nde Türkiye, 48.3 puanla 44. sırada bulunuyor), esnaf ve emekçi kardeşlerimizden ise uzaklaşmıştır. İğneden ipliğe her şeye zam yaparak vatandaşlarımızın yoksulluğunu derinleştiren AKP iktidarı yeni bir kaynak yaratma peşinde. Nedir bu elektrik tarifeleriyle oynama;
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar 2025 Şubat ayından itibaren, aylık elektrik tüketimi 417 kilovatsaatin üzerinde olan hanelere sanayi elektriği tarifesi üzerinden fatura uygulanacağını açıkladı. Yaklaşık 1,2 milyon abonenin bu yeni düzenlemeden etkilenmesi bekleniyor. Yasal dayanağı olmayan ancak IMF’nin Türkiye için hazırladığı raporda enerji sübvansiyonlarında reform yapılmasını önerisi olan bu uygulamanın yürürlüğe girmesi halinde milyonlarca haneye sanayi kuruluşlarına uygulanan yüksek tarifelerden fatura kesilecek.
Yani; 2024 sonunda Enerji üretim ve dağıtım şirketlerine verilen destek kaldırılarak desteğin tamamı vatandaşın faturalarına yansıtılacak ve ayda 417 kwsaat ve üzeri elektrik tüketen yurttaşların elektrik faturaları en az 2-3 kat artacaktır.
Kurulu güçte ve üretimde fazlalık olmasına rağmen maliyetler şişirilmekte ve satış fiyatları arttırılmaktadır diyen EMO, 2023 yılında enerji sübvansiyonları için 272,2 milyar TL kullanıldığını, ancak Bu kaynağın, vatandaşa ucuz enerji sunmak için değil, enerji şirketlerinin parasal ihtiyacını karşılamak için kullanıldığını belirtmiştir. Oysa; DOĞRU PARTİ’nin program ve yol haritasında da belirtildiği üzere, enerjiye erişimin temel insan haklarından olduğu ve bir kamu hizmeti olması nedeniyle elektrik üretim ve dağıtımının kamu eliyle yürütülmesi gerekmektedir. Görünen o ki, itibarını yapılan hibe ve yardımlar ile korumaya çalışan AKP iktidarı, bu kararıyla da milletin itibarını ayaklar altına alıyor ve Var ama Emekçi vatandaşlarıma YOK diyor. 14.Kasım.2024
Selam ve saygılarımla
Cezmi Orkun
ÇEVRE
21 Kasım 2024ÇEVRE
21 Kasım 2024ÇEVRE
21 Kasım 2024DENİZCİLİK
21 Kasım 2024ÇEVRE
21 Kasım 2024DENİZCİLİK
21 Kasım 2024ÇEVRE
21 Kasım 2024