Hallac-ı Mansur’a önce işkence ettiler, sonra da darağacına götürürlerken, veda için gelen kız kardeşine görüşme izni verdiler. O da gelir, fakat başörtüsüzdür.
Muhafızlar ona bağırır; “Başörtün nerde, erkeklerin arasına nasıl böyle çıkıyorsun?”
O da, “Ben burada Mansur’dan başka erkek göremiyorum” der.

Humeyni ajanları tarafından Londra’da katledilen Dr. Ali Şeriati der ki;
“Zulmeden bir dindardan daha kötüsü, zalim bizden diye susan dindardır!”

Erkeklikten kastımız, erkek olma durumu, bir erkeğin fizyolojik gücünü yerine getirme gücü veya erkeği kadından üstün tutan bir anlayışı olumlamak değildir.
Erkeklik demek, herhangi bir cins ayrımı yapmadan sözünün eri olmak, güvenilir insan olmak, yiğitlik, mertlik demektir.

Sizlere bu hafta yaşadığımız bazı olayları aktarıyoruz. Bunları okuyunca kimlerin Türk Milletine verdiği sözleri tutup tutmadıklarını, güvenilir olup olmadıklarını, içinde “Yiğitlik ve Mertlik” gibi yüce duyguları taşıyan, “Erkeklik” sıfatını hak edip etmediklerini soracağız. Susmakla bunların işlediği suçlara ortak olup olmadığımızın takdirini yine sizlerin vicdanınıza bırakacağız!

-Üç Sivil Polis, sokakta kadınları dakikalarca dövdüler. Bir tanesi devletin kendisine verdiği beylik silahını çıkarıp, insanların olduğu yerde havaya defalarca ateş etti.
Bu suçlu Polislerin yaptıkları “Erkeklik” değildir. Sadece seyreden, müdahale etmeyenlerin yaptığı ise hiç değildir. Bu olayda erkeklik de, mertlik de, yiğitlik de arkadaşlarını korumak için suçlu polislere direnen kadınlardır…

-İstanbul’da uyuşturucu operasyonuna giden Polislerimize, uzun namlulu ağır silahlarla ateş açıldı. Bir Polis evladımız şehit oldu, diğer Polisimiz ağır yaralandı! İstanbul’un silah deposu, İhvan’ın, El-Kaide’nin, Tarikatların, uyuşturucunun ve sığınmacıların merkezi haline getirilmesinin sorumluları, eski-yeni İçişleri Bakanları ve doğrudan AKP İktidarıdır. Bunların yaptığı mı erkeklik?

-Diyanet İşleri-M. Eğitim Bakanlığı-Gençlik Spor Bakanlığı yetkilileri toplandılar ve okullarımıza Manevi Eğitmen” adı altında İmam görevlendirme kararı aldılar!
Anayasaya, Yasalara tamamen karşı olan bu uygulama, Laik Cumhuriyeti baltalama hareketidir.
Eğitim Sendikaları konuyu yargıya taşıdı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı
“KENDİ GÖRÜŞÜNÜ” yayınlayarak, tüm başvuruların yok hükmünde olması gerektiğini açıkladı, okullara İmam atamasının laiklik ilkesini zedelemediğine karar vererek, mahkemelere de ayar verdi!
Hem de, ülkemizdeki okullarda 20 milyon Alevi inancına sahip insanlarımızın çocuklarının okuduğunu, Hıristiyan-Musevi-Ortodoks-Deist-Ateist ailelerin çocuklarının okula gittiklerini unutarak ve Anayasanın eşitlik ilkesini yok sayarak!

-CB Erdoğan üç yıldır tüm uyarılarımıza rağmen, tamamen akıldışı ekonomik programlar uygulayarak Türk Milletinin yarı-yarıya servetlerinin erimesine sebep oldu. Ülkeyi ödenmesi çok zor olan borcun altına soktu! KKM denen bir saçmalıkla, dar gelirlilerin yaklaşık 800 Milyar lirasını, dövizi olan zenginlere aktardı.
En sonunda, Hazinemizin başına bir İngiliz’i, Merkez Bankamızın başına da bir Amerikalıyı getirdi ve son üç yıldır dediklerinin tersine faizi arttırma yoluna gitti!
Erdoğan’ın ne dediğinin hiçbir önemi yok! Çünkü doğru konuşmuyor!
Fakat yaptıklarının ve verdiği zararların önemi çok büyük!
Sanki, NAS var diyen benmişim, sanki emekli maaşıyla geçinen ben, kendi hatalarım yüzünden servetimin yarısını kaybetmişim, sanki insanlarımız hayat pahalılığının altında inim inim inlemekten zevk alıyormuş gibi, tüm bu ekonomik kayıpların sorumlusu olan Erdoğan, İlkokul çocuklarının bile inanmayacağı yalanlarla, fakirleştirdiği Türk Milletinin karşısına Kibariye’nin “Malı Götürdünüz” sözü üzerine gülerek çıkabiliyor…

Aziz Türk Milleti;
Tüm bunlar bu hafta yaşanmadı mı? Yaşandı da ne oldu?
DOĞRU Partililerden başka kim bir karşı duruş sergiledi ki? TÜSİAD-TOBB-MÜSİAD-TUSKON denen, birbirlerinin kopyası olan kuruluşlardan en ufak bir eleştiri duydunuz mu? 22 yıldır aynı Zübüklükleri yaşamıyor muyuz?
Yaşıyoruz ve ses çıkarmıyoruz! AKP her seferinde daha da azgınlaşarak bizlere saldırıyor!
Türk Milleti olarak hep birlikte şu sözü bir kere haykıramadık;
Eyy AKP! Her olayın suçlusu sizsiniz. Tüm kötülüklerin anası da danası da sizlersiniz. Sizler Ortaçağdan kalma fikirlerinizle bize kötülük ettiniz.
Sizi suçluyoruz ve bilin ki bizler sizin tebaanız değiliz. Sizler çok kötüsünüz ve bizlere yaşattıklarınızın hesabını sizlerden mutlaka soracağız.
Atatürk’ü ve Laik Cumhuriyeti yıkamayacaksınız. Ölürüz yine de yıktırmayız…

Türk Milleti olarak bunları söylemeye karar verin, size tarih ve yer bildirmek bizden!
Yer; Önce Anıtkabir, sonra Beştepe.
Tarih; 29 Ekim 2023 Var mısınız?

Not; 26 Ağustos 2020 tarihinde yani ÜÇ YIL önce bir avuç Kuvvacı Kardeşimle
DOĞRU Partiyi kurduk. Her türlü medya ve ekonomik ambargoya rağmen, Türk Milletinin sesi olmaya devam ettik. Gücümüz tükeninceye kadar da devam edeceğiz. Ne Mutlu Türküm Diyene ve Sözünden Dönmeyene…

Sağlık ve başarı dileklerimle 26 Ağustos 2023
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı