Güzel bir pazar günü olması dileğimle, Eski keyifli bir hikayemi sizlerle paylaşmak istedim. Okumayanların canı, okuyanların gözleri sağolsun.
Haberi öğrendiğimde ” hadi yaaa” dedim.
Acenta, polis merkezine götürmek üzere gemiden apar topar aldı beni… Diyor ki, yol boyunca Fransız aksanı ile :
— Kaptan, 30 yıldır burada acentayım ve ilk defa böyle bir durumla karşılaştım…
Madagaskar’ın Tamatave limanındayız. Dün gece nasıl oluyorsa oluyor ( galiba kız meselesi ) ; 2.Kaptanım, Elektrik Zabitim, Güverte Reisim ve Kamarotum büyük bir kavgaya karışıyorlar. Sabaha karşı bu büyük kapışmayı yatıştırmak için, mekana gelen polis tarafından da tutuklanıyorlar.
Polis merkezine giriyoruz… Merdivenleri ikişer üçer çıkıyorum… Bir semt karakolundan hallice bir yer burası…
İkinci katta buluyorum beni dört gözle bekleyen adamlarımı… Her birisi bir tahta sandalyede, yanyana tünemişler.. Biraz dikkatli bakınca ikişer ikişer birbirlerine kelepçelendiklerini gördüm…
—- Geçmiş olsun arkadaşlar, durun bakalım çıkartabilecekmiyiz hemen sizi… Elimden geleni yapacağımı bilin…
İkinci Kaptanımın, yüzünde çizikler var, Elektrik Zabitimin kafasında şişe kırıldığı için başı sarılı, Kamarotum komple hasarlı ve sadece Güverte Reisim sağlam gözüküyor.
—– Ne olduğunu bilahare konuşacağız. Tekrar geçmiş olsun…
Acenta ve beni bir toplantı odasına aldılar. Muhatabımız olacak kişi, Tamatave emniyet müdürünü bekledik.
Beş dakika sonra, 1,90 boyunda 100 kilo, bir gözü mor, sağ yanağı şişmiş, sivil giyimli bir siyahi adam içeri girdi…
Şehrin emniyet müdürüymüş…
Elini uzattı bana
—-hoşgeldin Kaptan
—-merhaba amir bey
Oturduktan sonra ona dikkatlice baktığımı görünce, hafifçe tebessüm etti… Kafası ile kelepçeli olarak dışarıda oturan dört adamımı işaret etti ve konuşmaya başladı…
—- hepsi ile gurur duyabilirsin
Kinaye yapıyor galiba, eyvah eyvah
—- Anlayamadım amir bey…
—- bu dört kişinin her birisi Rambo… Saldıranlar 50 civarıydı ve senin adamlar yumruk atmaktan usanmadan kendilerini savundular. Eğer yere düşseler belki linç edilecekler ve olay muhtemelen ağır yaralanma veya cinayete dönecekti. Yani seninkiler, dayak atarak hem kendi hayatlarını ve hemde katil olabilecek o adamların geleceğini kurtardılar…
—-vallaha mı????
—- özellikle üçünü çok iyi anlıyorum ; eminim, vücut geliştirme yapan sporcu bu arkadaşlar… Neredeyse benim gibiler.Ancak, şu en başta oturan var ya ; diyerek kamarotumu gösteriyor ve konuşmaya devam ediyor.
—- onun boyu 1,55 belki ve 50 kilo sadece, Ancaaaaak, en delisi, en hızlısı, en gözükarası o… Ben böyle bir dövüşçü hiç görmedim… O bir mini Rambo…
—- beş aydır hepsi yanımda amir bey… Mini Rambo dahil hepsi sakin çocuklardır…
Sonra tekrar camın öte tarafında oturan, benimkilere baktı…
—- şu uzun düz saçlı olan var yaa!!!
—- Evet amir bey??
Elini balon gibi şişmiş yüzüne götürdüğünde anladım, bunun failinin benim Güverte Reisi Ayı Yusuf olduğunu.
—- bak Kaptan ; Neptün otelin bahçesinde kavga çıktığı ihbarını almış bizim nöbetçi arkadaşlar… Bu şehirde ; kavga, dövüş, adam yaralama on yılda bir falan olur… Bizler sakin insanlarız… Biz burada gülmeyi seven insanlarız, yaşamayız severiz… Bu nedenle kavgayı ayırmaya giden arkadaşlar ilkönce basit bir münakaşa sanmışlar… Ancak böyle kontrolden çıkmış cinnet halini görünce, bu haber telsizden bana kadar geldi…
Evden fırladım, olay yerine vardım, kavga Neptün otelin bahçesinden, barına kadar kaymış… Seninkiler, barı savunma merkezi olarak tutmuşlar, barın kapısından giren her saldırganı tekme tokat yumruk dışarı atıyorlar…
Bahçenin içinden geçtim, bir kaç saldırganı kenara ittim ve senin bu AYI ile karşı karşıyayım; iki elimi ” dur sakin ol” diyerek havaya kaldırdım ama yüzümün sol tarafında patlayan yumruk ile yıldızlar döndü tepemde… Olabilir ; beni de saldırgan sandı, alt tarafı bir yumruk yedim… Zaten sivilim, alnımda yazmıyor polis olduğum…
Elimi arka cebime attım… Cüzdanımı çıkarttım, ve polis kimliğimi açarak dedim ki :
” I am Chief Police of the city” ( ben şehrin polis amiriyim)
Bana doğru yeltendi, bizi kurtar falan diyecek sanıyorum, ama o dedi ki :
” no problem” ( farketmez) ve ikinci yumruğunu bu sefer sağ tarafıma patlattı))))
Gülesim çok geldi bizim manyağın yaptığına… Ama gülersem vallahi bizimkiler geceyi zindanda geçirir…
—- onun adına özür dilerim amirim…
—- tamam Kaptan… Amacım, bu şehirde pek nadir tanıştığımız Türklerin bizi sonra kötü hatırlamaması… Adamlarını sana gemiden bir daha dışarı çıkmamak şartıyla teslim etmek istiyorum… Fakat iki problem var. Bunları halletmen lazım.
—– buyrun lütfen
—– Polis olarak biz 6 mermi havaya ateş ettik olayları durdurmak için…
Bu mermileri kullandık gösterirsek, olayı mahkemeye taşımak durumunda kalırız… Yani mermileri yerine koymalıyız…
Acentaya döndü ” Kaptana yardım et ve el altından tedariğini sağla”
Sonra yine bana döndü ve yüzü biraz ekşice :
—- Kaptan, Neptün otelin barının işletmecisi Fransız Hanımefendi Monique, barda 2400 usd zarar tespit ettiğini bize bildirdi. Bunun kendisine ödenmesi lazım…
—– bir kaç saat içinde hallederim Amir Bey… Çok teşekkür ederim yardımlarınız için ve yine özür diliyorum…
Usulen bir protokol düzenledik. Benim adamların, kelepçeleri fora edildi ve mutlu ayrıldık oradan…
Öğleden sonra mermiler iade edildi, bizzat Monique hanıma makbuz karşılığı zararını ödedim ve limanda kalacağımız üç gün için personelime dışarı çıkma yasağı koydum
ON KÜSUR YIL SONRA
_______________________
Başka bir gemi ve tamamıyla farklı bir personel ile yine Tamatave limanına geldim, sağolsun şansım))
İlk akşam, giyindim hazırlandım ve nostalji baabından Neptün Bara gittim. Monique Hanım, o kadar yıl sonra beni tanıdı, gözleri kocaman açıldı, ifade aynen ” EYVAH BARBAR TÜRKLER GERİ GELDİ” havasında
—– Kaptan hoşgeldin, bak o günden beri barımda bardak dahi kırılmadı, lütfen personelini burada kavga etmemeleri konusunda uyar))))
Fakat eminim ki ; O DEĞERLİ POLİS AMİRİ, bizi bu Fransız hatun gibi korkarak değil, herdaim KAHRAMAN TÜRKLER olarak hatırlamıştır…
23.05. 2020
Erhan Şengül
Atlantik Okyanusu
ÇEVRE
24 Kasım 2024ÇEVRE
24 Kasım 2024ÇEVRE
24 Kasım 2024DENİZCİLİK
24 Kasım 2024ÇEVRE
24 Kasım 2024DENİZCİLİK
24 Kasım 2024ÇEVRE
24 Kasım 2024