��Kainatta bizim anladığımız anlamda “zaman” diye bir kavram yoktur. Her şey olay fotoğrafı olarak yaşanır. Mesela Amerika ile Avrupa arasında 8 saat fark vardır. Yani önce Avrupa bir saati yaşar sonra Amerika, bu durum Avrupa’nın önce Amerika’nın sonra yaşaması anlamına gelmez herkes aynı anı yaşar. Yani zaman kavramı dünyanın her yerinde kainatın her yerinde “AN” olarak yaşanır, sadece bizim algımız ölçümlememizin referansı güneştir.
��Tüm dünya güneşten dolayı oluşan bu faklılığı yani birbiri arkasına sıralanan olay fotoğraflarını zaman olarak algılar.
��Sonuçta; Herşey bizlerin algı ayarlarındadır. İnsan yaşadığı sürece iç dünyasında bir çok savaş, mücadele, kavga, barış v.s yaşar. Bu saydıklarımı bir başkası ile yaşamaz kendi kendine yaşar ve bu yaşadıklarında hangi taraf kazanırsa o na göre mutlu, huzurlu veya mutsuz, huzursuz olur.
��Anlaşıldığı gibi insanın içinde bir çok taraf vardır.
��İlk taraf “bilinçaltı” dediğimiz insanın sabit ayarlarıdır, bu ayarlar doğrudan bağlı olduğu elektro magnetik morfik alan yada kollektif bilinç tarafında yapılır insanın yetileri özellikleri kabiliyeti v.s. hepsi burası tarafından türü içindeki görevine yani yaradılış nedenine uygun olarak ayarlanır. Bilinç altının isteklerinin karşılanması bizde iç huzur yada iç huzursuzluk hissetmemizin karşılığıdır.
��Ikinci taraf “nefis” tamamiyle etrafın, çevremizin, geleneklerin etkisi ile oluşmuş olan düşünce şeklimiz “onun var benim niye yok” veya “ benim olmasın ama onunda olmasın” gibi düşünceler.
��Kimlik, kişilik, ego, benlik, vicdan gibi kavramlar bu dünyaya ait kavramlardır elektro magnetik alanda bu tip duygular ilişkiler, şan, şöhret, meslek, aile, arkadaş veya bağlar yoktur.
��Bahsettiğimiz yani yaşadığımız, yaşamamız gereken görevimizi yerine getirmek yolunda ki olaylar gene önce düşünce sonra olay fotografı/ fotoğraf kareleri şeklinde birbiri ardı sıralı olarak yaşanır, İşte bu birbiri ardı sıra yaşanan karelere bizler “zaman” isimini veririz. Aslında bizim boyutumuzda akan ya da geçen bir zaman yoktur sadece birbiri ardına, oluşan olay fotoğrafı kareleri vardır, Bu kareler ise önce ve sonra olarak dizilir.
��Bizlerin derin düşünceleri aslında enerjidir ve bu enerji elektro magnetik morfik alanda derinliğine göre “İZ” oluşturur, bu “İZ” aynı zamanda düşüncenin olay olarak gerçekleşmesi anlamına gelir. Yukarıda da bahsettiğim gibi morfik alanda yüksek frekans içerisinde düşünce ile somut olay arası “AN” dır, Biz bu anın açılımını, genişlemesini bizim frekansımızda “ZAMAN” olarak yaşarız. Bize göre yaşanan zamanın uzunluğu veya kısalığı, gerçekleşmesi veya gerçekleşmemesi düşüncenin derinliği ile orantılıdır. Yani tek kişinin derin bir düşüncesi bize göre 3 ay geleceğe veya geçmişe etki edecektir. Eğer o sürede gerçekleşemiyorsa bunun sebebi sizin düşüncenizin sığlaşmasıdır yani azalmasıdır, Bu şu anlama gelir: sizin oluşturmuş olduğunuz istekleriniz hakkında “hadi canım nereden olacak” “olmaz öyle şey” ya da “nasılsa olmaz” diye düşündüğünüz de, o düşünce derinliğini kaybedecektir.
��Aileniz ile ürettiğiniz ortak bir istek daha fazla kişi ile ortak düşünce olduğu için daha derin olacaktır ve gene bize göre daha uzun süreye etki edecektir. Bu örneği arkadaş gurupları, etnik guruplar milletler ve tabi ki insanlığın tamamı olarak düşünebilirsiniz. Doğal olarak etnik bir gurubun köklü düşüncesi daha fazla enerji üreteceği için morfik alan içinde daha derin iz bırakacaktır ve daha uzun süreçli bir olay fotoğrafı oluşturacaktır.
��Tabi benim bu yazdığım “düşünce” yi her zaman istek anlamında anlamayın “korku, endişe” de bir düşüncedir. Elektro magnetik alanda duygu yoktur düşünceyi (emir) gerçekleştirme vardır sizin istediğiniz ya da istemediğiniz olarak ayırt edilmez istemediğiniz bir şeyi de çok düşünürseniz tutku ya da korku haline getirirseniz sistem onu da emir kabul edip gerçekleştirmeye çalışacaktır.
��”Olay fotoğrafı” mana olarak ne demektir? ; Fotoğraflar aynı filim şeritlerinde olduğu gibi bir şeritin üzerindeki fotoğraf karelerine benzerdir ve her karede bir olay vardır bu karelerin üzerindeki olayların süreleri olmaz bize göre kısada olabilir uzunda, aynı seyrettiğimiz filimler gibidir. herşey düşünce ile başlar sonra gelişmesi ve sonucu olur, mesela markete gidip herhangi bir şey almanız eve getirmeniz bir olaydır, Burada başlangıç marketten birşey almak istemektir, gidip almanız gelişmedir eve getirmeniz sonuçtur. Üniversite imtihanına girmeyi düşünmeniz başlangıçtır, okul süreniz gelişmedir, Diploma almanız sonuçtur, Yaşadığınız her olayı bu şekilde değerlendirebilirsiniz işte bu sisteme “olay fotoğrafı” denir,
��Bizler “ol dedi oldu” cümlesinin “oldu” kısmının gerçekleşebilmesi için “nedensellik” oluşturan varlıklarız. Çünkü kainatta hiçbir olay nedensiz olmaz. Önce düşünce, sonra neden ve sonuç olarak olaylar olur sıralama bu şekildedir. düşünce ve sonuç bir üst boyutta birbiri arkasına gelen olay fotoğraflarıdır bizim bulunduğumuz boyutta ise nedensellik oluşur.
��İşte bu nedensellik olusabilmesi için bazen bizim aklımızın yetmediği bazı durumlar olabilir Biz bu gibi durumlara tesadüf şans rastlantı diye isim veririz ama bu kelimelerin yüklendiği manaların hiçbiri yaşam çizgisinde yoktur. Her an hatta saniye bile planlıdır hesaplıdır. Hayatta / sistemin içinde hiç birşey tesadüfen olmaz. Rastlantı, şans diye bir şey yoktur, olamaz da. Çünkü gelecek vardır olmuştur, Yaşanmıştır, bitmiştir.
��Yukarıda yazdığım gibi, morfik alanda her insan için oluşan bilinç altında “vicdan” ile “ego” nun çatısması vardır. Bu her insan için geçerlidir. Dünyada bu çatışmayı yaşamayan hiçbir insan yoktur.
��Bu çatışmayı yaşayan insan eğer vicdanı ile hareket ederse işler yolunda demektir rastlantı veya tesadüf katkıları ile işler devamlı yolunda gidecektir. Tam tersi ise eğer insan hayatında dış etkenlerin verdiği ego ile hareket ediyorsa, şansızlık veya aksilikler ile yolu kesilecektir fakat biz bu mesajları eğer yüksek farkındalığa sahipsek çözümleyip yorumlayabiliriz. Önemli olan “farkındalık” seviyesi ya da düşünce derinliğidir. Seçim sizindir bu hayatı ya mutlu ya da mutsuz yaşayacaksınız ama farkındalık sahibi olarak mutlu yaşamanız tabi ki tercihiniz olmalıdır ama bilmeniz gereken kesinlikle yaşanacak olan sonuçları değiştiremezsiniz. Sonuç zaten vardır, çünkü düşünülmüştür yani “ol” denmiştir ve olmuştur.
��Yukarıda yazdıklarım aslında henüz daha tam olarak anlaşılamamış bir konudur nedeni ise biz insanların konunun bire bir içinde yer almamızdır, yani bir yerde insanoğlu kendi kendine, kendisini keşfetmeye çalışmaktadır. Bu çok zor bir durumdur.
ÇEVRE
22 Kasım 2024ÇEVRE
22 Kasım 2024ÇEVRE
22 Kasım 2024DENİZCİLİK
22 Kasım 2024ÇEVRE
22 Kasım 2024DENİZCİLİK
22 Kasım 2024ÇEVRE
22 Kasım 2024