DOLAR 35,9578 0.03%
EURO 37,3792 0.04%
ALTIN 3.302,840,52
BITCOIN 3518981-1,45%
İstanbul

HAFİF YAĞMUR

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

YETER BU ZULÜM…

YETER BU ZULÜM…

ABONE OL
03.02.2025 18:56
YETER BU ZULÜM…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Değerli okurlar, milletin yaşam mücadelesi verdiği ülkemizde, AKP iktidarının anayasa gereği halkın refah ve mutluluğunu temin etmesi gerekirken, saray ve eşrafı dışında toplumun her bir ferdini olumsuz olarak etkileyen sosyal siyasal ve ekonomik alanlarda zulmüne devam ediyor. Zulüm derken kastettiğim “bir kişiye veya gruba başka bir kişi veya grup tarafından ısrarlı olarak kötü davranılmasıdır.”  Günümüzde AKP iktidarı kendi karşısında yer alan muhalif siyasiler, gazeteciler ve medya yanında kendisine oy veren vatandaşlar dahil toplumun tamamına uygulamalarıyla zulmettiği aşikardır. Bunun için elindeki tüm gücü kullanmaktan da asla imtina etmemektedir. Sonuçta; Çocuk, genç, yaşlı, engelli ve tek yaşayan kadınlar gibi farklı gruplardan oluşan milletimizin farklı sorunları ve ihtiyaçları maalesef karşılık bulmamaktadır. Türk-İş konfederasyonu, Ocak 2025 dönemi için Dört kişilik bir ailenin sadece gıda için yapması gereken aylık harcama, yani açlık sınırı 22.131 lira, tüm temel ihtiyaçlar için yapılması gereken toplam harcama yani, yoksulluk sınırın 72.088 lira olarak açıkladı. 

En düşük emekli aylığı 14.469 lira, asgari ücret 22.105 lira dul ve yetim aylığı(%75) 10.852 lira reva gören AKP iktidarı yaptığı zamlarla milyonlara zulmetmeye devam ediyor. Eğer bir yönetim milyonlara zulmedilmesini önlemiyor ise o zaman zulmün kaynağı kendisi değil de nedir? Bakın hazine garantili işler nedeniyle işleticilerine milyar dolarlar, elektrik ve doğalgaz iletim ve dağıtım şirketlerine milyar dolarlar ve her yıl 8 milyar dolar ve üzeri bir parayı yardım adıyla dış ülkelere aktaran bu iktidar, şu ana kadar nereye harcandığı bilinmeyen toplamda 3 trilyon dolar vergi geliri gibi paraları kimden alıyor derseniz elbette yardıma muhtaç vatandaşlarımızdan alıyor tabi. Söyleyin Allah aşkına bunun adı zulüm değil de nedir? İnanın bu ne dine, ne de vicdanlara sığar.

Konumuna bakılmaksızın bunları dile getirenler ve kurucu değerlerimizi savunan vatanseverlerin yargı sopasıyla dövülmek istenmesi hatta dövülmesi zulüm değil de nedir? Bu millet bu davranışları hak etmiyor.  Artık bu tek adam rejimi, hukuk güvenliğini değil, mevcut iktidarın sürekliliğini sağlama amacına yönelik hareket ediyor. Bu amaç için de Anayasa, kanun, kararname ve kanun altı düzenlemeler çıkarılıyor. Böylece, bir kuralın hangi hukuki amaca, kamu yararına hizmet ettiğine bakmak yerine, mevcut iktidar ittifakı bakımından neleri koruduğuna bakmak durumunda kalınmakta. Mesela son olarak DDK’na verilen yetkilere bakalım

TBMM Genel Kurulunda görüşülen Kanun Teklifi 30 Ocak’ta AKP, MHP ve BBP’nin oylarıyla kabul edildi. 31 Ocak 2025 tarihinde kabul edilen 7539 sayılı kanun ile DDK (Devlet Denetleme Kurulu), herhangi bir yargı kararı olmaksızın kamu görevlilerini görevden uzaklaştırma yetkisi verildi. Yani;  DDK, bakanlıklar, valilikler, belediyeler, KİT’ler, BDDK ve SPK gibi düzenleyici kurumlar, barolar, tabip odaları ve kamu bankaları gibi kurumlarda çalışanları herhangi bir yargı kararı olmaksızın görevden uzaklaştırabilecek.

Cumhurbaşkanı tarafından görevlendirilen bir denetçi (ki kendisi tarafından seçiliyor), bir belediye başkanını, bir üniversite öğretim elemanını görevden uzaklaştırabilir hale gelecek. DDK’na memur ve diğer kamu görevlilerini görevden uzaklaştırma yetkisi veren kanunun rejim bakımından anlamını da özellikle belediyeler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları üzerindeki baskılardan anlayabiliriz. Bunun yanında zaten 2002’den beri yoğun biçimde arzuladığı devleti şirket gibi yönetmeyi, kamu yararına uygun olanla değil, yakını ile çalışmayı arzuluyor. Bu kanun ile iktidarın kendi devamlılığı amacından alan bir düzenle karşı karşıyayız. 

Tek adam iktidarı ve etrafındaki gerici güçlerin, seçme iradesini gereksiz hale getiren bu hamlesi, ağır tahribatlar yaratacak yeni adım olup “Tuzun koktuğu” andır. Yaşanan bu durum ile AKP iktidarındaki yargı mekanizması “Saray rejiminin” hukuksuzluklarını, yasa ve anayasa tanımaz adımlarını TBMM eliyle “yasal” hale getirme amaçlanmıştır.

Değerli okurlar, demokrasiyi yeniden tesis ve kurucu iradenin hakimiyeti güç birliği ile sağlanabilir. Öyleyse; Siyasi Partiler Kanunu, %7’lik seçim barajı, siyasi kimliği ön planda olan görevlendirilmiş yargı mensupları, merkezi otoriter sistem, yasaklar, kadınlar ve çocukların istismarı, şiddeti kutsayan yasalar, savaş dilinin hakim olduğu siyaset, yolsuzluğun legal hale gelmesi, milletin yoksulluğa mahkum edilmesi, birçok masum askere ve ailesine yapılanlar gibi zulümlerin kaynağı tek adam sisteminin hakim olduğu ülkemizde toplumsal muhalefeti büyütüp itirazımızı, isyanımızı birleştirerek özgürleşme ve insanca yaşama yolunda başarı elde etmek için harekete geçilmelidir. Yani; Adalet arayışında gerçeklerin ortaya çıkarılması ve toplumsal barış için tek yürek olarak seslerimizi yükseltip YETER BU ZULÜM denmelidir.    

4.Şubat.2025

Selam ve saygılarımla      

Cezmi Orkun

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP