Değerli okurlar, Zor günlerden geçiyoruz; muhalif siyasetçileri susturmak ve insanlara gözdağı vererek korku atmosferi yaratmak için milletin iradesini temsil edenler mahkeme salonlarını su yolu yapmışlar. insanlarımız yargılanıyor, kimi içeri atılıyor, kiminin yerine kayyım atanıyor kimileri de sürünmeye devam ediyor. Adaletin olmadığı adalet saraylarının övüldüğü, hukukun üstünlüğünün üstünlerin hukukuna dönüştüğü, yolsuzlukların üstünün örtüldüğü, saray ve eşrafı dışında milletin yoksulluğa mahkum edildiği, mafya-devlet-siyaset-ticaret iş birliği sonucu mafyanın devlet, devletin mafya olması yanında emperyal güçlerin esiri olmak bu durumların temel sebebidir.
Sizlerin de bildiği üzere AKP 2002 yılında 3Y(Yolsuzluk, Yoksulluk ve Yasaklar) ve simit-çay hesabı yanında benim emeklilerim artık ezilmeyecek diyerek ve emperyal güçlerin desteği ile yaratılan siyasi atmosferde iktidar olmuştur. Günümüze kadar da milletin desteği ve YSK kararlarıyla iktidarını sürdürmüştür. İktidarları süresince kurucu değerleri yok pahasına elden çıkarırken kurucu liderimiz Atatürk’ü unutturma uğraşı yanında milletin dini ve milli hassasiyetlerini istismar ederek siyasi çıkarlarına alet etmekten de imtina etmemişlerdir. Sonuçta içeride; milleti dinden soğutmuş, kültürel bağlarından koparmış, yoksulluğa mahkum etmiş.. Dışta ise itibardan tasarruf olmaz anlayışı ekseninde ülkemiz ve milletimizin itibarını emperyal güçlere paspas etmiştir.
Unutturulmaya çalıştıkları; barışçı kimliği, liderlik yeteneği, hedefleri ve öngörüleriyle yaşadığı yüzyıla yön veren ulusal birliğin, bağımsızlığın, çağdaşlaşmanın ve aydınlanmanın simgesi olan Cumhuriyetimizin kurucusu büyük devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk, umutların yok olduğu bir dönemde, tüm vatandaşları aynı ülkü etrafında toplayarak ulusal birliği gerçekleştirmiş, yürüttüğü Kurtuluş Savaşı’yla da tarih önünde büyük bir zafer kazanmıştır.
1918 sonundan itibaren, işgale giden yolda Osmanlı ve Cumhuriyet aydınlarından bazılarının İngiliz, bazılarının ise, Amerikan mandasını teklif etmeleri karşısında, Atatürk’ün 1919’da söylediği şu ifadesine dikkatinizi çekerim.
“Esas olan, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu durum ancak, tam bağımsızlığa sahip olmakla temin olunabilir…Bağımsızlıktan mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye layık olamaz…Gerçekten, bu aşağı dereceye düşmemiş olanların, isteyerek başlarına bir yabancı efendi getirmelerine asla, ihtimal verilemez. Halbuki, Türk’ün haysiyet, şeref ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet, esir yaşamaktansa, yok olsun daha iyidir. Bundan dolayı; ya istiklâl, ya ölüm” demiştir. Tüm bunlara rağmen;
O’na “Ordu yok !” dediler, “Kurulur “dedi.
“Para yok !” dediler, “Bulunur” dedi.
“Düşman çok !” dediler “Yenilir” dedi.
Atatürk, bu mücadeleyi Türk Milletinin bekası için başlattı, yürüttü ve zaferle sonuçlandırdı. Çünkü O, tüm hayatını milletine adamış, Kurtuluş Savaşı’yla kazandığı mutlak bir zaferle tarihin mecrasını değiştirmiş, bilgi ve milli şuur ekseninde icraatlarıyla da ülkeye aydınlık bir geleceğin kapılarını açmıştır. Günümüz iktidarı Atatürk’ü belli ki anlamamış ya da anlamak istememiştir. Çünkü; bunlar milletimizin değil kendileri ve eşraflarının bekası için mücadele etmeyi seçmişlerdir. İşte tam da bu yüzden; AKP ve koşulsuz destekçileri her alanda ülkeyi karanlıklara gömerek BEKA sorunu halini almıştır.
Bugün bizlere düşen görev ise; geleceğe güvenle bakabilmek adına milletçe birlik ve beraberlik içerisinde yılmadan, korkmadan daha çok çalışmak ve geçmişimizden güç alarak, Atatürk’ün hedef olarak gösterdiği muasır medeniyet hedefine ulaşmaktır. DOĞRU PARTİ temsilcileri olarak bizler; bu mücadeleyi veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz. Bizler; Atatürk’ün emaneti olan Cumhuriyetimizi, ilelebet korumayı ve yaşatmayı ilke edinen KUVVACILARIZ…
27.Ocak.2025
Selam ve saygılarımla
Cezmi Orkun
ÇEVRE
4 gün önceDENİZ
30 Ocak 2025ÇEVRE
30 Ocak 2025ÇEVRE
30 Ocak 2025ÇEVRE
30 Ocak 2025DENİZCİLİK
30 Ocak 2025ÇEVRE
30 Ocak 2025