Bugün 2022 yılı Ekim ayının 15’ inci günü.
21 senedir, herkesin gözü önünde Türkiye Cumhuriyeti’nin kuyusu kazılmakta, Cumhuriyetin tüm kazanımları dilim-dilim koparılmakta, ülkemiz üzerinde kurgulanan alçakça bir oyunun, yani Sevr’in yeni sürümünün son perdeleri oynanmaktadır.
İşte tam da bu noktada, durup nefeslenmek, olayları sakin ve akılcı bir şekilde değerlendirmek hepimizin görevi olmalıdır. Hele atalarımızın canları pahasına bize bıraktıkları, gelecek nesillerden ödünç aldığımız bu toprakları vatan bilenler için, bu hesaplaşma mutlaka yapılmalıdır.
Başlayalım mı?
AKP, daha kurulmadan evvel meşruiyetini ABD ve AB de aradı.
Erdoğan henüz Başbakan olmadan, “Müslüman’dan terörist-petrolden ölüm” üretme derdinde olan ABD- AB- İsrail’le, Türkiye’nin de içinde olduğu 22 ülkeyi kapsayan, sınırları-rejimleri değiştirecek Büyük Ortadoğu Projesi için el sıkıştı ve kendi geleceği uğruna, Sevr’in yeniden hayata geçirilmesinin “Eşbaşkanı” olmayı kabul etti.
Sevr’in temelinin, Türk Vatanından Kürdistan ve Ermenistan diye iki devlet çıkarmak olduğunu, yakın tarihimizi ve Wilson Prensiplerini bilenler, hiç unutmazlar.
Erdoğan’ın Kıbrıs politikası, Kürtçülere Özerklik politikası, Ermenistan’da Türk Bayrağının soykırım anıtına giden yolda yolluk olarak kullanılarak çiğnenmesine rağmen, Ermenistan’dan özür dilemesinin sebebi bunlardır.
Erdoğan’ın yurtdışındaki servetinin saklandığı yerlerin, özellikle ABD Başkanları ve üst düzey yetkilileri ile yaptığı görüşmelerin, Türkiye içinde ortalığa saçılan yolsuzluk-hırsızlık-rüşvet tapelerinin orijinallerinin CIA’ nın elinde bulunduğunu bilmek için de, müneccim olmaya gerek yoktur.
Yurtdışındaki okullarında çalışan her üç kişiden birinin CIA elemanı olduğu bilinen Fethullah Gülen de, 2002 de iktidar uğruna boyunduruğa girmeyi kabul eden Erdoğan da, kendilerine patronları tarafından dayatılanları itiraz etmeden yapmak zorundadırlar…
Bu, tarih boyunca hep böyle olmuştur. Özgürlüğünü satanlar, kafalarını-vicdanlarını menfaat karşılığında kiraya verenler, hep kullanılıp-kullanılıp işlevleri kalmayınca kirli mendil gibi atılmışlardır.
Örnek; Saddam-Mübarek-Mursi-Kaddafi vs…
Erdoğan ve Gülen’in birbirleriyle “ölümüne” yaptıkları kavganın gerçek sebebi ise, güç mücadelesinin ve diğerine diz çöktürme gayretinin sonucudur. Bu kavga halen devam etmektedir ve hala da kimin galip geleceği bilinmemektedir.
Türkiye’nin başına sarılan her belanın kökeninde bu “Eşbaşkanlık ve Sevr” anlaşması vardır.
Günümüze bu pencereden bakarsak, her şey o kadar nettir ki, olayları anlamak için sadece birazcık düşünmek yeterli olacaktır.
Ergenekon-Balyoz gibi adlarla AKP-Cemaat işbirliğiyle Milli Ordumuzun Komuta heyetinin çökertilmesi de, Osmanlı’nın borçlarının da son kuruşuna kadar ödenmesine rağmen Türkiye’nin 79 yılda yaptığı borcun 4 katının 20 yılda yapılması da, Milli Eğitimin “Milli” vasfının yok edilerek çağdaş eğitimden uzaklaşmanın da, Hırsızlar İmparatorunun doymayan açgözlülüğü de,
KUMPAS’ın çeşitli ayaklarıdır.
Tüm bunları yaparken, “Bayrağımıza-Vatanımıza-Devletimize- Dilimize-Dinimize-Birliğimize” sahip çıkarken, herkesin olduğu yerde “DİK” durabilmesi çok önemlidir. Bizler bunu yapabilirsek, dış destekli çakallar, göğsümüze çarpıp dağılacaklardır.
Bugünün tetikçileri-yalakaları-hainleri-hırsızları-işbirlikçileri yarın mutlaka hesap vereceklerdir. Erdoğan’dan da, onun her kademedeki adamlarından da şefaat dileyen, korkan onlardan beter olsun. Kim ki onlardan şefaat diler, yanına sokar, onlar Türk Milletinin yanına gelemezler…
Sağlık ve başarı dileklerimle 15 Ekim 2022
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı
ÇEVRE
25 Kasım 2024ÇEVRE
25 Kasım 2024ÇEVRE
25 Kasım 2024DENİZCİLİK
25 Kasım 2024ÇEVRE
25 Kasım 2024DENİZCİLİK
25 Kasım 2024ÇEVRE
25 Kasım 2024