Dünya tarihinde,
3 Kasım 1914 – 18 Mart 1915 ve
25 Nisan 1915 – 8/9 Ocak 1916 tarihleri arasında süren Gelibolu kara savaşları tarihimizin en önemli bir dönüm noktası olmuştur. Türk askerinin ‘Çanakkale Geçilmez’ sözü dünya siyasi tarihine geçmiştir.
1. Mustafa Kemal’in Çanakkale Zaferi Hakkında Sözleri
“* 250 bin askerimizi şehit verdiğimiz bu topraklarda şehidin kanı vardır ve bu hiçbir zaman unutulmamalıdır. Gelecek nesillere anlatılarak destanımızın yaşatılması ve bizim için canından vazgeçenler için bu vatanın korunması boynumuzun borcudur.
* Çanakkale Zaferi Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur.
* Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler gelir, başka komutanlar hâkim olabilir.”[2]
İstiklâl Savaşı’nı tarihçilerimiz Çanakkale ile başlatırlar. İslam tarihinde Müslümanlığın kıyamete kadar ayakta kalacağının ilk sınavı Bedir Muharebesi’dir. Bedir Savaşı’nın, İslam tarihindeki yeri ve önemi ne ise; Çanakkale Muharebeleri’nin de Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan önceki özgürlük ve tam bağımsızlığın kazanılması yönündeki başlangıcı, yeri ve önemi tam olarak odur. Bu sınavdaki kuvayı milliye ruhunu tam olarak yansıtan olgu da Mustafa Kemal’in söylemiyle tarihsel gerçekliğiyle “Bombasırtı Olayı”dır.
2. Peki, BOMBASIRTI OLAYI Nedir?
Olayı, Mustafa Kemal şöyle anlatıyor:[3]
“Bombasırtı Olayı (14 Mayıs 1915) çok önemli ve dünya harp tarihinde eşine rastlanması mümkün olmayan bir olaydır. Karşılıklı siperler arasındaki mesafe 8 metre, yani ölüm muhakkak. Birinci siperdekilerin hiç birisi kurtulmamacasına şehit düşüyor. İkinci siperdekiler yıldırım gibi onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar imrenilecek bir soğukkanlılık ve tevekkülle biliyor musunuz? Bomba, şarapnel, kurşun yağmuru altında öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor ve en ufak bir çekinme bile göstermiyor. Sarsılmak yok. Okuma bilenler Kuran-ı Kerim okuyor ve Cennete gitmeye hazırlanıyor. Bilmeyenler ise, Kelime-i Şahadet getiriyor ve ezan okuyarak yürüyorlar. Sıcak, cehennem gibi kaynıyor. 20 düşmana karşı her siperde bir nefer süngü ile çarpışıyor. Ölüyor, öldürüyor. İşte bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren, dünyanın hiç bir askerinde bulunmayan, tebrike değer bir örnektir. Emin olmalısınız ki Çanakkale muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur.”
3. Çanakkale Savaşı[4] Hakkında Özet Bilgi
Çanakkale Savaşı veya Çanakkale Muharebeleri, I. Dünya Savaşı sırasında 1915–1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası’nda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara savaşlarıdır. İtilaf Devletleri;
– Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul’u alarak
– İstanbul ve Çanakkale boğazlarının kontrolünü ele geçirmek,
– Rusya’yla güvenli bir erzak tedarik ve askeri ikmal yolu açmak,
– Başkent İstanbul’u zapt etmek suretiyle Almanya’nın müttefiklerinden birini savaş dışı bırakarak,
– İttifak Devletlerini zayıflatmak amaçları ile ilk hedef olarak Çanakkale Boğazı’nı seçmişlerdir.
Ancak saldırıları başarısız olmuş ve geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Kara ve deniz savaşı sonucunda iki taraf da çok ağır kayıplar vermiştir.
Osmanlı İmparatorluğu, Almanya’nın Rusya’ya savaş ilân ettiği 1 Ağustos 1914’ün hemen ertesi günü, Almanya ile bir ittifak antlaşması imzalamıştır. Bu antlaşma ile;
İmparatorluğun eninde sonunda Almanya’nın ana gücünü oluşturduğu İttifak Devletleri safında fiilen savaşa gireceği anlamına gelmektedir.
Enver Paşa, fiilen savaşa girmeyi, seferberliğin tamamlanmamış olması ve Çanakkale Boğazı savunmasının tamamlanmaması gibi gerekçelerle ertelemeye çalışmıştır. Ancak Almanya, bir an önce savaşa fiilen girilmesi için baskılarını sürdürmüştür. Bu baskılar, Akdeniz’de Britanya donanması önünden çekilen Goeben ve Breslau savaş gemilerinin İstanbul’a gelmesiyle bir oldu-bittiye getirilmişti. Daha sonra Osmanlı Donanması’na bağlı bir grup gemiyle Karadeniz’e açılan bu gemiler 27 Ekim 1914 tarihinde Rus limanlarını bombalayınca Rusya, Osmanlı İmparatorluğu’na savaş ilân etmiştir.
Birleşik Krallık Savaş Konseyi sekreteri Albay Hankey Winston Churchill‘in de desteğiyle, 1914 yılı Eylül ayında Çanakkale Boğazı’nın donanmayla geçilerek İstanbul’un işgalini öngören bir planı savaş konseyine sunmuştur. Plan, çeşitli evrelerden geçerek uygulamaya kondu ve Birleşik Krallık ve Fransa gemilerinden oluşan bir donanmanın Boğaz’a geniş çaplı saldırıları 1915 Şubat ayında başlatıldı. Özellikle 19 Şubat 1915 ve 25 Şubat 1915 bombardımanları sonucu Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Çobanlı giriş tabyalarının geri hatta çekilmesi emrini uygulatmıştır.
En güçlü saldırı ise 18 Mart 1915 günü uygulamaya konuldu. Ancak Birleşik Donanma ağır kayıplara uğradı ve deniz harekâtından vazgeçmek zorunda kalındı.
Deniz harekâtıyla İstanbul’a ulaşılamayacağı anlaşılınca bir kara harekâtıyla Çanakkale Boğazı’ndaki Osmanlı sahil topçu bataryalarını ele geçirmek planı gündeme getirilmiştir. Bu plan çerçevesinde hazırlanan Britanya ve Fransa kuvvetleri 25 Nisan 1915 şafağında Gelibolu Yarımadası’nın güneyinde beş noktada karaya çıkarılmıştır. Britanya ve Fransa çıkarma kuvvetleri her ne kadar Seddülbahir ve Arıburnu sahillerinde köprübaşları oluşturmayı başardılarsa da Osmanlı kuvvetlerinin inatçı savunmaları ve zaman zaman giriştikleri karşı taarruzlar sonucunda Gelibolu Yarımadası’nı işgalde başarılı olamadılar.
Bunun üzerine sahildeki kuvvetler takviye edilmek için Arıburnu’nun kuzeyinde Suvla Koyu’na 6 Ağustos 1915 tarihinde yeni kuvvetlerle bir üçüncü çıkarma yapılmıştır. Ancak 9 Ağustos’ta Kurmay Albay Mustafa Kemal’in Birinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen karşı taarruzunda İngiliz Komutanlığı ihtiyat tümenini ateş hattına sürerek sahilde tutunmayı ancak başarabilmiştir. Mustafa Kemal ertesi gün Kocaçimentepe – Conk Bayırı hattında yeni bir karşı taarruz gerçekleştirmişti, bu hattaki Anzak birliklerini de geri atmıştır. Britanya ve Anzak kuvvetlerinin İkinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen genel taarruzları ise Osmanlı savunmasını aşamamıştır. Tüm bu gelişmelerin sonrasında İngiliz, Anzak ve Fransız kuvvetleri Gelibolu Yarımadasını 1915 yılı Aralık ayı içinde tahliye etmiştir.[5]
İstiklâl Savaşı’nda İngiliz egemen emperyalizme karşı Mustafa Kemal ile birlikte savaşan Mehmet Âkif Ersoy, Çanakkale Savaşı’nı, Allah Elçisi Saygıdeğer Muhammed’in, müşriklere karşı kazandığı Bedir Savaşı zaferiyle eşdeğerde tutan şiiri ile anlamak gerçekten çok öğretici olacaktır.
4. Çanakkale Şehitlerine[6]
Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi,
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle- “bu: bir Avrupalı!”
Dedirir –yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünyâ, Yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer.[7]
Yedi iklîmi cihânın duruyor karşına da,[8]
Ostralya’yla berâber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ…
Hani, tâ’ûna da züldür bu rezîl istîlâ!
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asîl,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise, hakkıyle sefîl,
Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz…
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel’undaki tahrîbe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.
…..
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd’i…
Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
“Gömelim gel seni târîhe” desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb…
Seni ancak ebediyyetler eder istîâb.
“Bu, taşındır” diyerek Kâ’be’yi diksem başına;
Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ’yı uzatsam oradan;
Sen bu âvîzenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvîzeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana…
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddîn’i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran…
Sen ki, İslâm’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a’sâra gömülsen taşacaksın… Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât…
Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.
Çanakkale bilinmeyen hikâyelerin ve kahramanların olduğu bir destandır. Kınalı kuzuların yürüdüğü bir destandır. Çanakkale bir iman mücadelesidir. 600 bin insanın evinden çıkıp bir daha dönmediği bir destandır. Kaç lise o yıl mezun vermedi? Mekanları cennet olsun.
***
Kaynakça
[1] https://www.google.com.tr/search?q=bomba+
[2] www.kamuajans.com/resmi-ve-onemli-gunler/2020-yili-18-mart-siir-ve-sozleri-uzun-ve-kisa-18-mart-canakkale-zaferi-siirleri-ve-sozleri-h535494.html erişim: 16 Mart 2020; 10.21
[3] abdurrahmanakbilmez.blogspot.com/2009/03/bomba-sirti-olayi.html b
7th March 2009, Abdurrahman Akbilmez tarafından yayınlandı
Etiketler: ABDURRAHMAN AKBİLMEZ
[4] https://tr.wikipedia.org/wiki/Çanakkale_Savaşı Vikipedi, özgür ansiklopedi
[5] https://tr.wikipedia.org/wiki/Çanakkale_Savaşı
[6] https://www.antoloji.com/canakkale-sehitlerine-siiri/
[7] İlk baskılarda: “…kum gibi, mahşer mi, hakîkat mahşer.”
[8] İlk baskılarda: “…duruyor karşında,” şeklindedir.
ÇEVRE
26 Kasım 2024ÇEVRE
26 Kasım 2024ÇEVRE
26 Kasım 2024DENİZCİLİK
26 Kasım 2024ÇEVRE
26 Kasım 2024DENİZCİLİK
26 Kasım 2024ÇEVRE
26 Kasım 2024