Türk Devleti, bu seferki kavgaya en zayıf halinde iken yakalandı!
Hiçbir zaman, ülkeyi yönetenler, yönetmeye aday olan muhalefet ve devletimizin kurumları bu kadar çapsız, bu kadar zayıf, bu kadar korkak, en hazini ise haini bu kadar bol bir durumda yakalanmamıştı!

Defalarca yazdık, söyledik ama bazı resmi-sivil bürokratlara anlatamadık.
Türk Devletini yıkmak isteyen iç ve dış sapıklara uymayın, alet olmayın, kanmayın dedik. Eğer bu devlet yıkılırsa, altında sizler de kalırsınız.
Emperyalist devletler, uşaklarını kullanır ve atarlar, yaranamazsınız!
Saddam, Kaddafi, Zeynel Abidin Binali, Ömer El Beşir en yakın örnekler!

Ülkeyi yönetmeye talip olanlara, iki konuda çok hassas olun, bilmiyorsanız öğrenin, danışın ve mutlaka yardım alın, diye hep öğüt vermedik mi?
(Tarihimizi doğru öğrenin ve insanımızı çok iyi tanıyın)

Bu kavganın ne olduğunu, tarihimizden bazı kesitler alarak bir kez daha anlatmaya çalışalım;
-Bu kavga, aklı esas alan İbn-i Rüşt ile, akıl yerine vahyi esas alan, pozitif bilimleri ve felsefeyi reddeden Gazali arasındaki kavgadır.

-Bu kavga, resmi yasaklayan anlayışa rağmen ilk kez kendi portresini yaptıran Fatih Sultan Mehmet ile, onun resmini günah diye kaldırtan oğlu 2’nci Beyazıt’ın kavgasıdır.

-Bu kavga, tanzimatla başlayan çağdaşlaşma sürecini devam ettiren irade ile,
bu iradeye başkaldırı olan 31 Mart olayını başlatan Derviş Vahdeti gibilerin kavgasıdır.

-Bu kavga, Kurtuluş savaşımızın önderi Mustafa Kemal Paşa ile, emperyalist güçlerle işbirliği içinde olan Damat Feritlerin, Gazi’ye ölüm fetvası veren Şeyhülislam Mustafa Sabri ile Gazi’nin safındaki ilk Diyanet İşler Başkanı Börekçizade Rıfat’ın kavgasıdır.

-Bu kavga, çağdaş bir ülke yaratmak üzere Cumhuriyeti kuran ve devrimleri gerçekleştiren Atatürk ile, karşı devrimcilerin kavgasıdır.

-Bu kavga Menemen’de katledilen Kubilay ile onu katleden Derviş Memedlerin kavgasıdır.

-Bu kavga, tüm Cumhuriyet boyunca 29 silahlı isyana kalkışan Kürtçü-Bölücüler ve Şeriatçılara karşı Ulus Devleti, Üniter Yapı savunanların kavgasıdır.

-Bu kavga, Türkiye’yi bir bölümü PKK Devleti olacak Federe İslam Devletine dönüştürmek isteyenlerle, Cumhuriyete, Laikliğe, Hukuk Devletine ve Çağdaşlaşmaya sahip çıkanların kavgasıdır…

Bugünkü mücadelenin taraflarına bakınca;
Karşı Devrimciler, şu an tarihteki en güçlü durumdalar. Devlet ellerinde!
Ordu-Yargı-Basın ya ele geçirilmiş ya da susturulmuş halde. Üstelik emperyal devletlerin destekleri arkalarında!

Esas sıkıntı, parlamentoda grubu bulunan ana-dana muhalefet partilerinde!
Anayasamızın değiştirilemez maddelerinde, Atatürk’te, Cumhuriyet devrimlerinde bile kendi içlerinde birlik halinde değiller.

Hala 28 Şubat’ı, 15 Temmuz’u ve AKP’nin FETÖ ile aynı olan menzilini gerçek anlamında anlayamamış, laiklik ilkesini tam olarak savunamayan, Hıristiyan dininde olan “Ruhban Sınıfını” Türkiye’de kurmak olan Diyanet Akademisi gibi ucube bir kuruma oy vermiş ve seçim güvenliği konusunda halka doğruları söyleyemeyen bir ana muhalefet partisi!

Ülkemizin tapusu olan Lozan antlaşması kadar önemli Montrö Antlaşmasını savunan emekli Amirallere “Zevzeklik yapıyorlar” deyip yargılanmalarına sebep olan, FETÖ ile ilişkisini kesememiş bir dana muhalefet!
Yanlarına aldıkları AKP larvaları, Said-i Nursi hayranları ile Bremen Mızıkacıları gibi bir türlü akort tutturamayan, yaklaşmakta olan tufanı görmekten aciz 6’lı muhalefet!

Aziz Türk Milleti;
Tercih de senin, karar da!
Ya, bu yıkıma razı olmuş adeta “Light AKP” gibi davranacak çapsızlara yol vereceksin ve çok üzüleceksin, ya da Anayasamızın değiştirilemez maddeleri, Türk Milleti, Cumhuriyet, Ulus Devlet, Üniter Yapı, planlı kalkınma ve karma ekonomik modeli uygulayacak, sosyal devleti gerçekleştirecek, kafaları net Kuvvacı evlatlarına görev verip, cümle haşerattan kurtulacaksın…

Görelim bakalım Mevla neyler, neylerse güzel eyler…

Not; Prof. Dr. İsa Eşme’nin makalesinden yararlandım, teşekkür ederim.

Sağlık ve başarı dileklerimle 10 Ağustos 2022
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı