UNUTULMAYACAK KAPTANLARIM
Hepsinin Ruhları Şad Olsun
Tam 38 yıl önce, ben 29 EKİM gemisinde Güverte Stajyeri olduğum zaman tanımıştım onu...
Geminin Süvarisi; abide gibi bir adamdı.
Çok yaşlıydı...
İstanbul Kumkapı hareket, Mobile Alabama kömür yüklemesi ve dön geriye Karadeniz Ereğli; 45 gün içinde, bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar onu görmüştüm sadece ...
Kamarasından çıkmaz, hep kitap okurdu...
Denizcilik Okulunu 1932 yılında bitirmiş; Devlette müsteşarlık yapmış, o zamanın koşullarında çok değerli bir Gemi Kaptanıydı...
Mezun oldum...
Burdur gemisine 4.Kaptan olarak atandım...
Aaaa, Süvari Bey ile yine denk geldik...
Şöyle bir sorun başlamıştı kendisinde.
Bir talimat veriyor ve unutuyordu...
--- Hayır, ben böyle bir şey söylemedim dediğinde, yapacak bir şey kalmıyordu.
Gemide 2 kural vardır...
Kaptan herdaim haklıdır..
Haksız olduğu durumlarda, birinci kural geçerlidir)))
Şimdi daha iyi anlıyorum; 82 yaşındaydı ve kendisinde Alzheimer hastalığı başlamıştı...
Yine de herşey yolunda gitmiş, kazasız belasız seferimizi tamamlamıştık...
Erkek Güzeli Acem Fikret :
Hayatım boyunca tanıdığım en renkli,
Hayatım boyunca tanıdığım en ayyaş
Hayatım boyunca tanıdığım en tatlı küfürbaz Kaptanım'dı...
Ayrıca; lakabına bakmayın; hayatım boyunca tanıdığım en çirkin adamdı...
Türker ile beraber, stajımızın ikinci yarısındayız.
Norfolk'a vardık...
15 gün demirde kalacağız...
Pasaport polisi ve gümrük geldi.
Formaliteler tamamlandı.
Pasaport polisi bir Hanımefendi idi...
Gittiler...
Personelin dışarı çıkması için, servis botu konacaktı ...
Acem Fikret ( Süvari Bey) , beni ve Türker'i çağırtmış.
Çıktık karşısına hazırolda;
---- Stajyerler...
Dikti Reha Muhtar gözlerini üzerimize
----- Dışarı çıkacakmısınız???
20 yaşın saflığında 2 stajyer, ne diyeceğimizi bilemedik, eveledik, geveledik ...
Çıkmak istemediğimizi düşündürerek kızdırdık rahmetliyi
----- Siz gençmisiniz lan!!!!
Sizden Denizci falan da olmaz.
O Immigration ( pasaport polisi) kadın var yaa; onun g..tü.nü ( poposunu) elledim ben kaşla göz arasında ( yıl 1986) sizden daha gencim lan ben...
Yıkılın karşımdan...
O kadar Danny De Vitto, o kadar sevimli ki; bir başkası o memure hanımı böyle ellese, Amerikan hapishanelerinde Newyork accent ile İngilizce öğrenirdi...
Eminim o hanımefendi, eli çarptı, keltoşun diye olayı hafiflettirici sebeplere bağlayarak görmezden gelmiştir...
Atlantik geçişi yapıyoruz...
Hava kötü...
Sisli puslu bir gece...
Acem Fikret, kamarasından, Köprüüstünü nöbetçi zabiti (4.Kaptan)
arıyor
---- oğlum Rüyet nasıl
---- Rüyet ne demek Süvari Bey?
---- Seni yetiştiren, mezun eden öğretmenin..... ( RTÜK GEREĞİ SESİ KESTİK
Gecenin bir yarısı Kumkapı:ya demir attık.
Süvari Bey telsizi eline aldı...
---- Kalk Ulan Istanbul; ERKEK GÜZELİ ACEM FİKRET geri döndü
Telsizden peşisıra bir sürü sesli mesaj gelmeye başladı
---- Süvari Bey hoşgeldin
--- Fikret Abi saygılar
--- Acemmmm sefalar getirdin
--- Erkek güzelim özlendin
--- Acem Abi, iki kasa lüfer ve Aslan sütü botta, sana doğru geliyor
Birkaç yıl sonra rahmete erdi
Seyfettin Kaptan; namı diğer Kedi Seyfi:
Bir lakap, bir insana bu kadar mı yakışır...
Onu ilk 1988 yılında, Kumkapı'da demirde katıldığım URFA gemisinin güvertesinde tanıdım...
Üstünde gördüğüm hiçbir şey orjinal renginde değildi
Özenle taranmış saçları ve pos bıyıkları için bembeyaz demek gerekirdi...
Ama yıllarca içtiği sigara; saçlara ve bıyıklara kirli bir sarı renk vermişti...
Kolları sırmalı Siyah bir Kaptan ceketi giymişti...
Ama muhtemel yıllardır hiç çıkarmadan kullandığı için, yılların yemek izi lekelerini ceketin üzerinde görebilir ve siyahın artık alacalı bulacalı kahverengi bir hal aldığını hemen anlardınız...
Kaptan ceketinin içine beyaz gömlek yakışır, tiril tiril...
Kedi Seyfi'de , bir zamanlar beyaz olduğu düşünülen fanila vardı ceketin ekürisi olan...
( Rivayete göre bir zamanlar Beyaz'mış)Kısa sarımtırak şortu ve uzun siyah çorapları eşliğinde, kısa boyu daha da kısa gözüküyordu...
Kedi gibi o kadar sessiz, o kadar sinsiydi ki ve daha Denizcilik Okulunda, dönem arkadaşları bu lakabı layıkıyla ona takmışlar...
Sıkıysa, iki kişi, geminin en ücra köşesinde Kedi Seyfi'nin dedikodusunu yap; nasıl ve ne zaman bir metrenize kadar yaklaşır ve sizi meymenetsiz bir kedinin yüz ifadesi ile dinler, anlayamazsınız...
Kinci değildir ama; Gemide tabiki Kaptan'ın dedikodusunun yapılacağını bilecek kadar güngörmüştür...
Menfaati çok önemlidir...
Suez Kanalından geçerken hediye olarak verilecek Marlboro Kartonlarının içini, Türk sigaraları ile değiştirecek kadar avantayı severdi
Rivayet ( dedikodu) ; emekli olmadan önceki son seferinde, Singapur geçiş esnasında korsanların gemiye çıkarak Gemi kasasından 10.000 usd alındığını işletmesine mesajla bildirir.
Korsanları, gemide kimse görmemiş, saldırıdan kimsenin haberi olmamıştır.
Sessiz sedasız Kaptan kamarasına gelmişler ve yine öyle bağırtı çağırtı olmadan inmiş Piratesler
Emekli ikramiyesi gibi düşünün
YAŞADIKÇA BAŞIMIZDA VAR OLSUN
Birkaç söz etmeden geçemem
Canım Süvari Bey'im Melih Engin:
Asalet, Tecrübe, personelini evladı gibi sevme, kararlılık, sakinlik ve Kaptanlık makamının en yakışan şekilde temsili konusunda, ne kazandıysak sizden, ne mutlu biz öğrencilerine...
Yetiştirdiğiniz her iyi Denizci adına size hep müteşekkir kalacağım...
BÖÖÖLE OLMAMALIYIM DEDİĞİM KAPTAN...
Adını vererek, polemiğe davetiye çıkarmam.
Kısaca HNO
1990 yılında çalıştım...
Bu ülkede Atatürk'ten sonra üç- beş insan geldi, birisi benim diyecek kadar egolu...
Personele karşı sıfır şefkat...
Nazi esir kampının SS subayı tavırları...
Çok zeki olmasına karşın, kritik durumlarda sıfır karar verme ahmaklığı.
Pasifiğin kuzeyinde; fırtınada heavy balast alma ( birkaç gün önce alma şansı varken) basiretsizliği...
Batmaktan ramak kala kurtulduk
Böyle olmamalıyım
Böyle olmamalıyım
diyerek , ondan da demek çok şey kazanmışım...
İnşallah olmamışımdır))))
Erhan Şengül
12.09.2024
Baltık Denizi