SARAYDAN BAKINCA…

Değerli vatandaşlar, bu yazımda başlıktan da görüleceği üzere AKP iktidarının uygulamaları sonucu sosyal, siyasal ve ekonomik alanlardaki ülkemiz insanlarının içinde bulunduğu acınası duruma hangi pencereden bakıldığını irdeleyeceğim. Hangi pencereden bakılıyor derseniz, bunlardan biri günümüz AKP iktidarı ve koşulsuz destekçilerinin  el birliğiyle vatandaşların mutsuzluğunu saray ve eşrafının mutluluğuna taşıma gerçeğini perdeleyen saray penceresinden bakış, bir diğeri de mutsuzluk içerisinde mutluluk kıvılcımları aramakla uğraşan vatandaş penceresinden bakıştır.

Umut ve mutluluğun insan hayatındaki önemine bakıldığında, umut kişilerin gelecekte görme ve yaşama isteklerini, mutluluk ise insanlarda iç huzur ve memnuniyeti ifade eder. Her ikisi de ruh sağlığı açısından insanı hayata bağlayan güçlerdir. Ancak bu güçlerden mahrum bırakılan ülkemiz insanlarının büyük bir bölümü antidepresan ilaç bağımlısı olmuş durumunda.

Barem ve GIA iş birliği ile gerçekleştirilen bir araştırmada elde edilen verilere göre, Türkiye’de en mutlu kesimin orta eğitimli kişiler olduğu emekliler, emekçiler, öğrenciler, ev kadınları ve işsizler dünyadaki benzerlerine göre çok daha mutsuz olduğu görülmektedir. Yaşam koşullarının her geçen yıl ağırlaşması, mutsuz kesim sayısında artışa neden oluyor. Yine, “2023 Dünyanın En Mutlu Ülkeleri” raporuna göre; ortalama yaşam süresi, sosyal destek, yoksulluk ve yolsuzluk gibi unsurlar temel alınarak, halklarının mutluluk düzeylerine göre sınıflandırmaya tabi tutulan 143 ülkenin mutluluk seviyesinin sıralandığı listede Türkiye’nin 106. sırada yer aldığı görülüyor

AKP iktidarı, yoksullaştırdığı halkın bir kısmına yaptığı yardımlarla devlete muhtaç hale getirmesindeki önemli neden ki bağımsızlık timsali Cumhuriyetin; umut, rahatlık ve mutluluk vereceğinden kuşku ve kaygı duyulması algısını pekiştirmektir. Nasıl mı; Bitlis’te halka seslenirken "Eski Türkiye-Yeni Türkiye" kıyaslaması yapan Erdoğan'ın "Yasakların, baskıların, yokluk ve yoksullukların olduğu o eski günler artık bir daha gelmemek üzere tamamen geride kalmıştır" dedi. Ancak istatistikler onunla aynı fikirde değil. Açlık sınırının 21 bin, yoksulluk sınırının 62 bin lira olduğu günümüzde, TÜİK tarafından açıklanan verilere göre;

Ayrıca, yasakların her alanda acımasızca uygulandığı, konuşmanın dahi suç sayıldığı örnekleri Erdoğan’ı, kalktığını söylediği yasaklar-yokluk ve yoksulluk konusunda da yalanlıyor. İktidar mensupları saray penceresinden bakınca ortalık güllük gülistanlık, vatandaş penceresinden baksaydı yaşanan durumun TÜİK verilerinin çok çok üzerinde vahim olduğunu görürdü elbette. 

Bizler DOĞRU PARTİ temsilcileri olarak; birilerinin saray penceresinden bakarken, vatandaşların acılarını, dertlerini görmemelerinden rahatsızız! potansiyelleri görmezden gelinen gençlerin ülkeyi terk etmelerinden rahatsızız! Sokaklarda açlık ve sefaletle boğuşan insanların bulunmasından rahatsızız! Bu gerçeklerin perdelenmesinden dolayı rahatsızız! Gelecek umutlarını yitiren insanların olmasından rahatsızız! Toplumun huzursuz olmasından rahatsızız!

DOĞRU PARTİ, milletimizin 30.Ağustos ZAFER BAYRAMI’NIN 102. yılını kutlluyor ve diyor ki; Bizler yaşadıkça her birimiz siyasetimizin temeli olan Atatürk’ün ilke ve devrimleri doğrultusunda kanımızın son damlasına ve son nefesimize kadar tüm gücümüzü, motivasyonumuzu, azmimizi rahatsız olduğumuz, çağdaşlıktan uzak mevcut anlayışı değiştirmek için kullanmaya yemin ettik! 

YAŞASIN TÜRKİYE CUMHURİYETİ. 

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE ve SÖZÜNDEN DÖNMEYENE. 30.Ağustos.2024

Selam ve saygılarımla                

Cezmi Orkun