NOSY BE
Biz Denizcilerin dahi burayı bilme ihtimali; milyonda bir ise, gerisini var sen düşün...
Madagaskar'ın kuzey batısında küçücük bir ada...
Ada'nın yerel halkı dışında, sadece az sayıda Fransız turist var bu cennetin köşesinde.
Bizim çalıştığımız yük gemilerinin yanaşabileceği bir limanı yok...
Çok ama çok küçük gemicikler adanın ihtiyaçlarını Madagaskar'dan getiriyor.
O zamanlarda, bizim işletme bir hata yapıyor ve Çin'de yüklediğimiz paketlenmiş çimentonun, boşaltılması için, Madagaskar'da ismi nomine edilmemiş 4 limanda tahliyenin yapılması konusunda yükü taşıtan ile anlaşmaya varıyor...
Yükü taşıtan, bu fırsatı kaçırır mı!!!!
Bizim kocaman gemiyi, Nosy Be dahil üç küçük bir büyük toplamda 4 limana sokuyor.
Ne Nosy Be halkı bizim gibi bir büyük gemi görmüştür, nede meslektaşlarımdan herhangi birisine bu fevkalade yere gitmek nasip olmuştur...
Denizle çevrili olmasına rağmen, denizden bir haber, kara parçası...
Acentaya mesaj gönderiyorum;
---Gemimin demirleyebileceği koordinatları lütfen bildirin
Cevap geliyor...
Bilmemne enlemi ile bilmemne boylamı
Haritada koyuyoruz mevkiiyi...
Bir yanlışlık var...
Demirleme pozisyonu olarak; adanın liman başkanı, bize adanın süpermarketinin önünü tavsiye ediyor.
----- kardeş, diyoruz burası kara, burada deniz yok...
----- Aaaaaa , pardon hata yapmışız diyorlar
Yeni mevkii geliyor, liman başkanından...
Bu sefer; gemiciler için daha uygun bir yer öneriyorlar...
Verdikleri mevkiye göre; gidin cafelerin, barların olduğu sokağa demirleyin
Gittik, ama, tabii ki denizde emniyetli gördüğüm bir yere demiri attım...
Deniz o kadar güzel, o kadar mavi, o kadar akvaryum ki; suyun altında balıkların dansını otur seyret gün boyu...
Tabii ki; buralara gelmişken sahile de çıkmak lazım ; bir piyasa yapalım, hayatları boyunca Fransız turist dışında yabancı tanımayan Nosy Be kızla........ , pardon pardon Nosy Be halkına; centilmen, dost canlısı, mağrur, yakışıklı Türk insanını, doğru bir şekilde taktim etmek gerekir...
Ne de olsa Bayrak temsil ediyoruz
Geminin filikasına personelden on -oniki kişi biniyoruz, akşam üstü beş falan...
Gemiye geri dönüş için, iki farklı saat belirliyoruz , birinci servis 23:00, ikinci servis yarın sabah 07:00
İskeleye varınca; ilkokul çocuklarının teneffüse çıkma coşkusu ile birbir sahile atlıyoruz.
On dakika sonra, Nosy Be sokaklarının yeni misafirleri, Türk Denizciler tarafından arşınlanmaya başlamıştı bile...
Zaten aylarca gemide beraber yaşadığımızdan olsa gerek; (demek insan hergün aynı yüzleri görmekten bıkıyor) limanlarda dışarıya tek çıkmayı genelde tercih etmişimdir...
Hatta rivayete göre " Erhan Kaptan geminin iskele tavasından indikten sonra, Gemiden Allah'ın kulunu tanımaz" derlermiş
Bir bara tek başıma giriyorum, sıcak havada bir soğuk birayı hakettim...
Bar taburelerinden birisine oturuyorum.
Arkamda ki masada, yaşlı bir Fransız çift, barın sol çapraz tarafında iki Madagaskarlı genç, sağ çaprazda ise, çok güzel bir Madagaskarlı kız, yanında vücut yapmış siyahi bir adamla oturuyor...
Barmen Abla istediğim birayı veriyor.
Çevremde ki meraklı bakışlar Fransız olmadığımdan, " kim bu adam" cihetinde...
Barın sağ tarafında oturan güzel siyahi kız, yanında ki adama aldırış etmeden, hafif bir baş selamı verdi...
Yahu ,yanında erkek olan bir kızla ne zaman flört etmişiz, hadi oradan Naomi Campbell'in Nosy Be versiyonu, görmezden geldim selamı...
Başımı başka taraflara çeviriyorum, barmen abla'nın konuşma çabaları, benim Fransızca onun İngilizce bilmemesi nedeniyle yarım kalıyor, pencereden gelen geçenleri seyrediyorum, ne zaman sağ tarafa gözüm kaysa, o güzel kız yanındaki vücutçu abi ona birşeyler anlatırken fütursuzca bana bakmaya hatta hatta inceden tebessüm yollamaya devam ediyor...
İçeyim şu birayıda, kazasız belasız çıkayım şuradan...
Kız, ayağa kalktı; vay anasını topuksuz bir yetmiş beş en az, modelmisin nesin, yanındaki adama Fransızca bir şeyler söyledi.
Herhalde tuvalete gidecek, yürümeye başladı, gülümsemesi ve gözü bende,
Dört beş adım daha attı, Aaaaaaaaa çöküverdi yanımdaki bar taburesine
---- bonjour, dedi
---- i don't know how to speak French, dedim... O bana tatlı tatlı gülmeye devam etti...
Barmen Abla, sormadan iki bira getirdi bize...
Sağ tarafta tek oturmaya başlayan vücutçu Abi, gözlerini dikti bana, sinirli mi bakıyor ne!!!
Adam haklı kardeşim, bir içim su kız, onu yalnız bıraktı, kalktı benim yanıma oturdu.
Aynı durumda ben olsaydım, çoktan arıza çıkarmıştım...
Bakalım burada iş nasıl nihayete varacak...
Gemiden beraber dışarı çıktığım çocuklar acaba yakınmıdırlar buraya
Kızla tarzanca konuşmaya çabalıyoruz, ilk tanıştığı Türk benmişim, televizyonda Istanbulu görmüş, ne güzel bir şehirmiş, demek ki adanın önünde demirleyen gemide çalışıyormuşum, buraya ilk defa böyle büyük bir gemi gelmişmiş ,
Barmen Abla birer bira daha bize ısmarladığında, vücutcu Abi, oturduğu yerden iyice bana sinirli bakışlar atmaya başladı...
Kıza, erkek arkadaşın, bak nasıl kötü bakıyor, bir dert çıkmasın burada diyorum, o kıkırdayarak
---- no problem, no problem diyor
Sonra, dönüyor yine kıkırdayarak oğlana el sallıyor
Ve fakat son birkaç dakikadır, oğlan bakışlarımı yakaladığında, sağ işaret parmağını boğazına getiriyor ve kesme işareti yapıyor...
Anam, babam ben mi davet ettim kız arkadaşını buraya, hadi Naomi iç biranı ve git çocuğun yanına...
Ooooooo, kız çakırkeyif mi oldu ne; boğaz kesme işaretini de gördü, halen no problem, no problem diyor...
Sonra oğlan kalktı tabureden;
anam babam
bu adam
bildiğin azman
gerindi, sonra yürüdü
bana doğru birazdan
Geldi önümde durdu; ben ilk gelecek hamle için hazırım aklımca...
Kötü bir İngilizce ve sert bir ifade ile konuşmaya başladı, Naomi Campbell yanımızda halen kıkırdarken
----- she is my sister ( bu benim kızkardeşim)
Kızkardeşi olmasına şaşırdım ama cevap verdim
----- Sooooooo ( Eeeeeeere / Yani/ Ne istiyorsun)
Türkçe nasıl zengin bir dil, konumuz değil ama parmak basmak istedim
----- You bought three beers for my sister, but you didn't even ordered to me a beer...
that reason i am very upset with you
( Kızkardeşime üç bira aldın da, bana bir bira bile ısmarlamadın, sana çok kırgınım)
Derin bir nefes çektim,Hulk'un içinden, yumuşak bir Abicik çıktı
Neşeli sesimle gürledim
----- barmen, bütün hesaplar benden
( bu arada bira 0,60 cent falan
Kızkardeşi ile flört etmem değil mesele, bütün mesele;
---- Enişte, neden bana da bira ısmarlamıyorsun))
Toplamda beş liman ve herhalde 45 gün kalmışımdır, bu güzel ülkede...
Dünyanın en güvenli 3 ülkesi neresi derseniz, sayacağım yerlerden birisidir.
Günün birinde turist olarak gitmek dileğiyle selam olsun, sakin, güleç neşeli Madagaskar'ın onurlu insanlarına
Erhan Şengül
Taboneo - Endonezya
09.11.2023