NELER OLUYOR
Değerli vatandaşlar, CHP genel başkanı Özel’in, AKP genel başkanı Erdoğan’ı ziyaretini Erdoğan YUMUŞAMA, Özel ise NORMALLEŞME olarak ifade ettiler. Özel yerel seçimlerde birinci parti olmasına rağmen normalleşme gerekçesiyle sorunları dile getirerek iktidardan çözüm talep etmek yerine partisine iktidar olmanın yolunu açacak bir erken seçim istememesini oldukça manidar buluyorum. Kapalı kapılar ardında neler oluyor? Gerçi biz bu filmi önceki Genel Başkan döneminde görmüştük. Aynı filmi tekrar seyretmenin oldukça sıkıcı olacağını sayın Özel’e hatırlatmak isteriz. Sayın özel sorunları ileteceği mazeretine sığınarak görüşmeyi meşru göstermeye çalışarak aslında herkesin bildiğini, sanki hiçbir şey biliniyormuş gibi davranmakla vatandaşlarımızı en azından partisine destek veren bizleri ahmak yerine koyduğunun farkında mı? tabi ki farkında. Vatandaşlar neler oluyor acaba sorusuna cevap arıyor.
ZAFER! Sarhoşluğu içerisinde olan Özel, AKP iktidarının yaptıklarının nelere mal olduğunu her halde unutmamıştır. AKP iktidarlarının cumhuriyetimizin tüm kazanımlarını elden çıkarmasına rağmen ülkemizde; sosyal, siyasal ve ekonomik çöküşe sebep olduğu, yasaklar-yokluk ve yolsuzlukların pik yaptığı ve ENSAR - MUHACİR anlayışı çerçevesinde mültecilerin kök saldığı, adaletin olmadığı, hastanelerin doktorsuz kaldığı, daha da acı olan ise vatandaşın devletine olan güven duygusunu yitirdiği, yasama çoğunluğuna dayanarak kararlar alındığı bir sır değil ki. başka neler oluyor;
Anayasal hak olan toplantı ve gösteri özgürlüğü yok, düşüncenin ifade edilmesi özgürlüğü yok, basın yayın özgürlüğü RTÜK üzerinden baskı altına alınıyor, vatandaşın hak arama özgürlüğü yok. Aksi davranışta bulunanlara kolluk kuvvetlerinin orantısız güç kullanmaları sonucu dövülen, biber gazı yiyen ve/veya tazyikli su ile püskürtülen öğrenciler-işçiler- emekliler memurların tabi oldukları vahşet. İle hergün kadınlarımıza yapılan taciz ve öldürme olayları yaşanıyor. Sonuç yapanın yanına kar kalıyor. Buradaki eksiklik günümüz yargısının dejenerasyonudur. Bu nedenle vatandaşın yargıya olan güveni yerlerde sürünüyor.
Muhalif olan her davranış iktidarı rahatsız ettiğinden yargı yoluyla cezalandırmak suretiyle gözdağı veriliyor. Şöyle ki, bağımsız olması gereken yargı iktidarın haklarını koruyarak varlığını sürdürmekte, özerk olması gereken üniversiteler bilim yuvası olmaktan çıkmış iktidarın bilim yuvasına dönüşmüş, ilan edilen eğitim müfredatı bilimsellik içermeyen iktidarın amaçlarını yansıtır hale getirilmiş, eğitin ve öğretim alanında gerici düzenlemeler dinsel yaklaşımlarla ulusal olmaktan uzaklaşması yanında resmi bayramlarımız önemsizleştirilerek ulusal yaşam ilkeleri ortadan kaldırılmış durumda.
Sivil toplum kuruluşları ve sendikalar susturulmuş, polis, jandarma iktidarın vesayeti altına alınmış ve İşsizlik, enflasyon gibi veriler TÜİK tarafından iktidarın istekleri doğrultusunda belirlenen rakamları yansıtan bir kurum halini alarak gerçeklerin üstünü örtme görevini ifa eder hale getirilmiş.
Ayrıca mezhepsel koruma, etnik kökenler üzerinde uygulanan baskı ve cezalandırmalar, muhalif belediyelerin imkanlarının kısıtlanması, mafya-devlet-siyaset üçgeninde mafyanın korunması çabaları ve pazarlıklara konu olmasının kirlettiği siyaset, yargıda yapılan tayin ve terfilerde ayrımcılık, saray ve eşrafının saltanatlarını korumak adına halkın sömürülmesi, milletvekillerinin bedava yaşamları, ödenek-yolluklar ve birden fazla maaş alanların ülkesi olmuş TÜRKİYE.
Oysa; ekonomi, adalet, bilim, ahlak, toplumsal barış, huzur ve güven demokrasinin olmazsa olmaz dallarıdır. Bunlardan birinin eksikliği demokrasinin işlemediğini gösterir. AKP iktidarının yönetiminde olan ülkemizde, bu dalların tamamı budandığı için demokrasi aramak hayal değil de nedir? Unutmayınız ki, yargısı bağımsız olmayan devlet için hukuk işliyor demek mümkün olmadığı gibi demokrat da diyemeyiz.
Tüm bu yaşanmışlar ortada iken 1 saatlik görüşmeyle sorunlara çözüm arayışı üstelik sorunların muhatabından beklemek en hafif ifade ile saflıktır. Neler olacağı neler oluyorun içerisinde saklı. Çözüm; bir an önce seçime gitmek ve halkın teveccühünü kazandıktan sonra mevcut kaynakların talan edilmesini engelleyerek doğru kullanmak ve adil paylaşımın yer aldığı kurucu ilke ve devrimlerine hayatiyet kazandırmaktan geçer. DOĞRU PARTİ olarak bizler merkezine insanımızı alan kurucu değerlerin koruyucu ve kollayıcısı olacak tüm uğraşların içerisinde yer almanın onurunu yaşamak ve milletimize yaşatmak istiyoruz. Karar sizlerin. 19.Mayıs.2024
Selam ve Saygılarımla
Cezmi Orkun
Doğru Parti Genel Başkan Yardımcısı
(Enerji, Tabii Kaynaklar ve Madencilik Politikaları Başkanı)