KÖTÜLÜĞÜN RESMİ

“Bu yazı, eşimin ve benim kardeşimiz saydığımız Sayın Zahide Uçar’ın.
Türk Milliyetçisi, Aydın bir Türk Kadını. Cesur, vatanı için gözünü budaktan sakınmayan bir Atatürkçü.

Aziz Türk Milleti;
Yarın oy kullanacaksınız. Oy kullanmaya gitmeden önce bu yazıyı okuyun, okutun. Seccadenize dadanmış bu “Seccade Şeytanlarını” bu “Takkeli Ümmetçileri”, bu “Karanlığın ve Kötülüğün Temsilcilerini” bu “Türk Düşmanlarını” bu “Arap Milliyetçilerini”, bu “Emperyalistlerin Uşaklarını”
demokratik yolla başımızdan defetmemiz şart. Sonrası, sonra!
Bu ilk adımı atalım, arkasını getiririz.
Ne Mutlu Türküm Diyene…

Ülkeyi yöneteceğiz diye geldiler, yapmadıkları kötülük kalmadı. Bütün kontrol mekanizmaları yok edildi. Yargı sultanın emrinde kadılığa evrildi. İşledikleri suçlardan hesap sorabilecek bir güç bırakmadılar. Ordu korkulu rüyalarıydı. ABD, F-CİA, AKP ortaklığında milli kesime, askere operasyon yapıldı. İnsanlar en aşağılık iftiralarla manşetlere taşındı.

ABD’li savcı eşliğinde Türk Ordusunun sırları çalındı. Amerikan Konsolosluğuna gidip operasyonlar hakkında F-CİA polisleri brifing verdi. Onur intiharları yaşandı. Esir evlerinde kalanlardan tabuta yollananlar oldu. Türk Askerine olan öfke ve nefret bir türlü bitmedi.

PKK’lı Şivan Perver’i sevdiler, Barzani ile gurur duydular. Ege’de 20 adamızı Yunanistan’a hediye ettiler. Yunanistan askerleri işgal ettikleri adalara Türkiye’yi hedef alan silahlarıyla yerleşti. Yunan askerinden rahatsız olmadılar ama Türk Askerini bir türlü sevemediler. Ege Ordusu askerlerine casusluktan fuhuşa, yapılmadık iftira kalmadı.

Irak’ta binlerce kadın, hatta erkeğe tecavüz eden… Ebu Gureyp Hapishanesinde en aşağılık işkenceleri yapan, tecavüz ve insanlık suçu işleyen ABD askerlerine, “ülkelerine sağ-salim dönsünler “ diye dua ettiler ama Türk Ordusuna olan düşmanlıkları bitmedi.

Bebek katili, narko terör örgütü başı Öcalan’ın yattığı yer İtalyan kağıtlarla kaplandı. LCD televizyon kondu. Yetmedi, canı sıkılmasın diye yanına arkadaş verildi. Hatta gizli aflar çıktı. Ortaya çıkınca yanlışlıkla oldu uyanıklığına yatıp iptal ettiler.

Şimdi başka katilleri yaş nedeniyle hapisten salıyorlar. Güneydoğu’da ABD aparatlarının oyununu bozmak, bölünmeyi değil, birliği sağlamak için insanca görev yapan Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ı öldürenleri yaş haddinden hapisten saldılar. Domuz bağı ile insanları katleden acımasız Hizbullah Terör Örgütünün SİYASİ UZANTISI İLE ORTAKLIK KURDULAR. Ben şaşırmadım. Taliban ile görüş farkımız yok diye açıklama yapmadılar mı?

Daha önce Sivas’ta insanları diri diri yakan caniyi de yaş ve sağlık nedeniyle serbest bırakmışlardı.

Bütün bu kepazelikleri yapabilmek için Türk Ordusunu iğdiş etmeleri gerekiyordu. Türk Ordusunu iğdiş etmenin adı Ergenekon, Balyoz ve türevi kumpaslar oldu. Ergenekon olmasa açılım yapamazdık diye itiraf ettiler. CİA’nın Türkiye uzmanı Henri Barkey “ABD, TSK’yı AKP hükümeti eliyle kafesledi” açıklaması yapmıştır. Bu açıklama bile Türk Milletini uyandırmadı. Utandırmadı.

Bir ülkenin ordusuna kimler düşman olur? Düşman ülke yöneticileri değil mi? O zaman?? Kimin kim olduğu açık değil mi?

Yaş nedeniyle(!) katilleri dışarı saldılar.

Biz de muhalefetin de görmemezliğe geldiği başka bir cinayeti hatırlatalım;

630 gündür beş komutan kin davasından esir tutulan hapishanede yatıyor.

Orgeneral Çetin Doğan: 83 yaşında. Çok ağır sağlık sorunları yaşıyor.

Orgeneral Fevzi Türkeri: 82 yaşında. Sağlık sorunları var.

Korgeneral Yıldırım Türker: 82 yaşında. Sağlık sorunları var.

Tümgeneral Cevat Temel Özkaynak: 78 yaşında. Sağlık sorunları yaşıyor.

Tümgeneral Erol Özkasnak: 77 yaşında. Sağlık sorunları yaşıyor.

Komutanların eşleri de aynı yaşlarda insanlar. Ve ölmekten çok korkuyorlar. Neden biliyor musunuz? Eşlerinin diri diri gömüldüğü esir evinde yalnız kalacağı korkusuyla yaşamak için direniyorlar. Ne kadar acı değil mi?

Onlar kin davasından diri diri betona gömüldüler. Rütbeleri sökülüp er yapıldılar. Oysa AKP dağdaki PKK’lıya “kazanılmış hak(!)” diyerek devletten maaş ödemişti.

Vicdanların iflas ettiği, zulmün arşa çıktığı, örgütlü suçluların, örgütlü kötülüğün, örgütlü hırsızların masumların üzerine çöktüğü bu karanlık sürecin sorumlusu;

Korkaklar, çıkarcılar, onursuz insanlardır.

Hani, 33 silahsız Mehmetçiğimizi yüzlerce mermiyle şehit eden Şemdin Sakık’ın gizli-açık tanıklığıyla subaylarımız yargılandığında utanmadınız, ayağa kalkmadınız ya? Pezevenklerin, katillerin tanıklığıyla askerlerin aşağılanıp yargılanmasını seyrettiniz ya? İşte o zaman suç ortağı oldunuz. Dilsiz şeytan oldunuz ya? Suskunluğunuzu, suç ortaklığınızı unutup, büyük felaket depremde “asker nerede” diye sordunuz. Askerin hakları elinden alınırken, EMASYA Protokolü kaldırılırken susup, asker nerede diyebilmek zorunuza gitse de, yüzsüzlüktür. Tabii ki askerlerini ve orduyu teslim eden Genelkurmay Başkanları da bu cinayetlerin suç ortağıdırBu açık ihanetin suç ortağıdır.

Şimdi soruyorum;

Kin davasından esir alınan komutanların diri diri betona gömülmelerine susacak mısınız? Suç ortaklığına devam edecek misiniz?

Komutanların “bizi affedin” demesi özellikle bekleniyor. Diz çöktürdük görün demek için komutanların af dilemesini istiyorlar. Komutanlarsa uydurulan suçları kabul edip af dilemektense, içeride ölmeyi tercih ediyor.

Bir yerde bir cinayet işleniyorsa, bu cinayete tanıklık edip susuyorsanız,
o cinayetin AZMETTİRİCİSİ OLURSUNUZ. Kötülüğün bir parçası olursunuz.
Bu cinayete de ortak olursanız;

Ordu nerede diye daha çok sorarsınız.

Zahide UÇAR(10.05.2023)