KALE’DE OLMAK
Her pazartesi halı saha maçı yapıyoruz. Kırıkkale’li esnaflarla sanatkarlarla
Makina ve ve Kimya’dan emekli ağabeylerle maç yapıyoruz…
Genelde defansta oynuyorum ama kan kaynıyor. Oradan hemen orta sahaya sol açık’a kaçıyorum.
Hele hele köşe vuruşlarında hemen tilki uykusuna yatıyorum.
İki hafta önce takımım kaleye geçmemi istedi hay hay dedim lâkin uzun süredir kaleye geçmemiştim
ya neyse bir kaç şut çekti rakip takım. Uzaktan sağdan ,soldan yapıyordum bu işi yıllar sonra kaleye
geçmiştim ama performansım iyiydi.
Maç bir o tarafa gitti bir bu tarafa geldi kedi gibi bir o tarafa bir bu tarafa atladım.
Maçı 8-7 kaybettik ama karşı takımdaki arkadaşlarla da tebrik etti beni
Maçın adamı bendim gâri !!!
Geçen hafta ise resmen dağıldım kaleye gelen 18 şutun 13 ünü ağlarda gördüm…
Maçı 13-9 kaybettik ama canım sıkılmıştı moralim bozulmuştu bu ben değildim.
Hava da soğuktu üşüyordum ve kalede olmak başlı başına yalnız olmaktı
Kendimi yalnız hissediyordum hele hele maçın kader anıydı 9-9 du rakip takım bir korner
organizasyonu yaptı kaleyi cepheden gören bir noktadan “Erdal” ağabey vurdu elimden kaydı top
eyvah dedim…eyvah top ağlardaydı
İki hafta önce oradan oraya atlıyordum zıplıyordum
Ama geçen hafta kendi kalemizin orda oturdum kaldım…
Kaleciydim…yalnızdım…
Başar Özdemir