GÖNLÜ SÜKUNET

Günaydın Dostlarım, Arkadaşlarım...

İki yıl önce, kaleme aldığım satırlar eşliğinde sizlere çok güzel bir haftasonu diliyorum...

Okumayanların canı, okuyanların gözleri sağolsun.

Babam, maşayı eline alırdı

Sönmeye yüz tutmuş sobayı bir karıştırır

Yazın ucuzdan bulduğumuz kelle kömürden

Korun üstüne azcık koyardı

Beş dakikaya kalmaz,küle dönmüşken

Çıtır çıtır yanardı tekrar soba

Huzur; çıtırdayan kömür sesindeydi

Adım başı cami yoktu

Din; şaklabanların şatafat gösterisi hiç değildi.

Uzun yaz günlerine denk gelen

Ramazan ayında, iftarı açmak için

Hep beraber,

Her yerden görünen

Ümraniye televizyon anteninin

Tepesinde ki kırmızı ışığının

Yanmasını beklerdik.

Ama rahmetli babam sağlamcıydı,

Çıkar balkona, Sondurak Camiinden

Akşam ezanını duymaya çalışır,

Duyduğunda, huşu ile bitmesini bekler

Huzur; ezanın son hecesinde, babamın yüzünde olan tebessümdeydi.

Her anne güzel yemek yapar

Bizimkisi farklı mı; bildiğin sanat yapar

Çorbası, içli köftesi, patlıcan kebabı

Akşam yemekleri hep beraber yenirdi

Annem Babam iki Abim ve ben

Bir arada olmadan, tek lokma alınnmazdı...

Kim geç kaldıysa, o beklenir sonra yesin denmezdi,

Huzur; gecikenin çaldığı zil sesindeydi.

Dile kolay kırk küsur yıllık dostlarım,

Cem'im,Ümran'ım

Bir araya geliriz arada sırada

Döneriz yaşımıza başımıza bakmadan

Geri fırlama çağlarımıza

Hâlen konuşuruz , dedikodu, çekiştirme, hayaller.

Ne geriye kaldıysa artık bohçada...

Huzur ; rakı kadehinin tınısında, can dostlarla atılan doya doya kahkahada.

Hep evin küçüğüydüm

El bebek gül bebektim

İki abimin oyunlarına

Kıkır kıkır gülen şebektim.

Yarım asırı geçtim,

Ayhan abim beni gözünden sakınır

Orhan abimin içi titrer bana

Oturaklı, kelli felli bir adamken

Huzur ; can abilerimin gölgesinde halen çocuk olabilmekte.

Günlerce sallanırsın Okyanusta

Varacağın liman tee uzaklarda

Yemeğini yerken

Hatta uyurken

Köprüüstünde yürürken

Tutunursun bir taraflara

Şiddetli bir yalpada

Vurma alabandaya.

Dinlenemez, yorgunluktan bayılır

Sızdığın bir kaç saati kâr sayarsın

Günler günleri kovalar

İlkönce gökyüzünde yıldızlar çoğalır

Kuşlar kanat çırpar

Haberci onlar, artık kara yakın

Girersin limana ekmek teknenle

Bir hengame, gelenler gidenler

Evraklar istekler, sonra el ayak çekilir birazdan

Huzur ; yastığa kafanı koyduğun ,sallanmayacağını bildiğin helal uykundadır

Kokularına doyamadığın

Her daim gururlandığın

Güzel mi güzel

Şeker mi şeker

Üç tane kızı olmalı insanın

Huzur; kızlarımın bana sıkı sıkı sarılması

Yanacığıma kondurdukları menfaatsiz gerçek öpücükte saklıdır.

Dingin olamadım hiç

Evlendim bitti

Yine evlendim, aaaa yine bitti

Tövbe dedim bir daha evliliğe

Evlenmeden birlikte olduklarım

Evlenmek istediklerinde kaçtım gittim

Hepsinde, midede bir ağırlık

Uçup giden neşem, geçen heveslerim,

Öfke kızgınlık peşpeşe

Sonra kararlıyım yapmaya

Nerde akşam, orda sabaha

Sergüzeştlik ne güzel

Adını unuttuklarım

Üst üste bitmeyen buluşmalar

Rengârenk balonlar, bir bir patladılar

Tesadüf oldu gördüm seni

Mıknatıs oldun, çektin beni

Bu bilmedğim ne, kalp çarpıyor deli deli

Dört yıl oldu, halen öğreniyorum seni

Ve Huzur; gözlerin, ellerin, sesin

Yanında olmak , içimde her nefesin...

Erhan Şengül

18.02.2022

Krivoy Rog-Ukrayna