GERÇEKLERİ KONUŞALIM

Yalan; 28 Şubat Dindarlara karşı yapılmış Postmodern bir darbedir!

Doğrusu;
Siyasal İslamcılar, Liberal yazarlar, Kürtçü-Bölücüler-Soros beslemeleri ve okumayan araştırmayan sadece duyduğunu satan çeyrek aydınlar ve
Türk iş yaşamının omurgasızları beraberce;
28 Şubat döneminin Cumhurbaşkanı Demirel’i, RefahYol Hükümetini demokratik yolla deviren biz milletvekillerini dönemin Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarını yıllarca yerden yere vurdular.

Anayasal bir kurum olan Milli Güvenlik Kurulunda “oybirliği” ile alınan kararların, Refahyol Hükümeti Bakanlar Kurulunda kabul edilmesini ve Başbakan Erbakan tarafından “uygulama” emri verilmesini, zor kullanılarak yapılmış olarak gösterdiler. Kuruluş sebebi “Genel Başkanların haram mal varlıklarının aklanması” olan RefahYol Hükümetinin 28 Şubat MGK kararlarından 3,5 ay sonra Çiller’in Başbakan olma hırsı yüzünden Erbakan’ın istifa ettiğini yok saydılar.

“Laik Cumhuriyeti korumak için” DYP’den isteyerek ve bilerek ayrılan ve RefahYol Hükümetinin yıkılmasına sebep olan bizleri, dolaylı olarak “Askerden talimat alan” veya “çıkar karşılığı partisinden istifa eden kişiler” olarak gösterdiler.

Sevgili Gençler;
Bu konuları yıllar önce M. Ali Birand 32. Gün programında da anlatmıştım. İsteyen arşivden bulur ve izler. Ben şimdi sizlere 28 Şubat’ın gerçek sebeplerini ve AKP’nin 15 Temmuz sonrası “1000 tane 28 Şubat’a bedel” uygulamalarını anlatacağım;

28 Şubat, pozitif hukuku yok ederek yerine şer-i hukukun getirilmesini (bugünkü gibi) engellemek için, Cumhuriyet değerlerini anayasa emri gereği savunan vatansever Türk Devlet Yetkililerinin, demokrasi savunucusu Milletvekillerinin ve Türk Milletinin beraberce gerçekleştirdiği bir direniştir.
Neye karşı direniş? Tarikat ve Cemaatlerin Türk Devletini ele geçirip Cumhuriyeti ve Demokrasiyi yıkma eylemine, yani “Karşı Devrime” direniş!
Nasıl Kurtuluş Savaşımız sırasında Türk Milleti, kimseden emir beklemeden vatan savunmasına koşmuşsa, 28 Şubat’ta da aynısı olmuştur.

28 Şubat’ta alınan şu kararlara KİMLER karşı olabilir;
-Anayasamızda Cumhuriyetin temel nitelikleri arasında yer alan ve yine anayasanın 4’cü maddesi ile teminat altına alınan Lâiklik ilkesi büyük bir titizlik ve hassasiyetle korunmalı, bunun korunması için MEVCUT YASALAR hiçbir ayırım gözetmeksizin uygulanmalıdır.
-Tarikatlarla bağlantılı özel yurt-vakıf ve okullar “Devletin Yetkili” organlarınca demetim altına alınarak Tevhidi Tedrisat Kanunu (Öğretim Birliği) gereği
Milli Eğitim Bakanlığına devri sağlanmalıdır.
-8 yıllık kesintisiz eğitim tüm yurtta uygulamaya konulmalıdır.
-Temel eğitimi almış çocukların, ailelerinin isteğine bağlı olarak devam edebileceği Kur’an Kurslarının Milli Eğitim Bakanlığı sorumluluğu ve kontrolünde faaliyet göstermeleri için gerekli idari ve yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
-Mevcudiyetleri 677 Sayılı Kanunla men edilmiş tarikatların ve bu kanunda bahsedilen tüm unsurların faaliyetlerine son verilmeli, toplumun demokratik, siyasi ve sosyal hukuk düzeninin zedelenmesi önlenmelidir.
-Ülkemizi çağ dışı bir rejimden ve din istismarının sebep olabileceği muhtemel bir çatışmadan korumak için, İRAN İslam Cumhuriyeti’nin ülkemizdeki rejim aleyhtarı faaliyet, tutum ve davranışlara mani olunmalıdır.
-Kurban derilerinin mali kaynak sağlamayı amaçlayan ve denetimden uzak rejim aleyhtarı örgüt ve kuruluşlar tarafından toplanmasına mani olunmalı, kanunla verilmiş yetki dışında kurban derisi toplattırılmamalıdır.

Sevgili Gençler;
28 Şubat’ta MGK’da alınan ve daha sonra Bakanlar Kurulunca uygulamaya konulan kararlar özet olarak böyledir. Cumhuriyet, Demokrasi, Türk Devleti, Türk Vatanı, Türk Bayrağı, Türk Milleti çatısı altında özgürce yaşamak, inancını özgürce yerine getirmek isteyen çoğunluğun bu kararlar ile bir kavgası olamaz. Yoktu da zaten!
Fakat bir İsrail-ABD-İngiliz projesi olan “Kürdistan Devleti” kurulmasını isteyenler, Cumhuriyet ve Demokrasiyi yıkıp yerine “Ümmet Devleti” kurmak isteyenler elbette ki bu kararlara karşıdırlar. (2002’den bu yana olduğu gibi!)

28 Şubat’ta olağanüstü hal yoktu! 15 Temmuz’dan sonra 1 yıldır OHAL vardı!
28 Şubat’ta toplam 3254 (üç bin iki yüz elli dört) kişi işten uzaklaştırıldı.
15 Temmuz’dan bu yana 19 tanesi hala TBMM tarafından onaylanmayan
26 adet KHK ile, 111.240 (yüz on bir bin iki yüz kırk) kişi işten uzaklaştırıldı.
15 Temmuz’dan sonra 50.510’u tutuklu (elli bin beş yüz on) 91.843’u tutuksuz (doksan bir bin sekiz yüz kırk üç) yargılandı. 8.087 (sekiz bin seksen yedi) kişi ise yurt dışına kaçtı!
28 Şubat’tan sonraki yılda “Çocuk Tecavüzü”, “Kadına Şiddet”, “işçi ölümleri” yok denecek kadar az!
15 Temmuz’dan sonra, kaçak kurs binalarında cayır-cayır yanan bebeler, tecavüze uğrayan yavrular, sokak ortasında öldürülen kadın sayıları tavan yaptı!

Sevgili Gençler;
Elbette ki doğal ve doğru olanı “Ne Şeriat ne Darbe” şeklinde sloganlaştırılan demokratik yaşamdır.
Demokrasimizi ve Cumhuriyetimizi koruyup geliştiremediğimiz zaman, meydan “Kafa Kopartan, mala çöken” yöneticilere, “devlet gücünü, hırsızlık-kaçakçılık” aracı olarak kullanmaktan çekinmeyen mafya bozuntularına ve bunlara müdahale etmekten korkan kamu yöneticilerine ve ödlek Savcılara kalır.

Sizler bilinçlenmez, okumaz, öğrenmez, mücadele etmezseniz gözünüzün önünde cennet vatanınız, İran’a veya bir kabile devletine dönüşür.
Dünyada yapayalnız kalırsınız! Türk Devleti için ömürleri boyunca terörle mücadele etmiş kahramanları, gözleriniz önünde zindana tıkarlar ve bu şerefli insanların “tabutla tahliye” edilerek ölüme itilmeleri demek olan cinayetleri izlemek zorunda kalırsınız.
Peki bu seccade şeytanları, ülke dara düştüğünde, sahada olurlar mı?
Sakarya meydan savaşında savaş alanından kaçanların kimler olduğunu araştırır öğrenirseniz, sorunun yanıtını alırsınız!

Canınız sıkıldığında, içinden çıkamayacağınız sorunlarla karşılaştığınızda, Atatürk’ü, Nutuk’u okuyun ve onun yolundan asla ayrılmayın!

Sağlık ve başarı dileklerimle 14 Ocak 2023
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı