EMPERYAL GÜÇLERİN OYUNCULARI
Değerli vatandaşlar, ülkemizin stratejik önemi birçok olayların merkezi olmasında önemli bir etkendir. AKP iktidarı öncesinde yaşanan olaylara baktığınızda emperyal güçlerin amaçlarına ulaşmada temel etken olarak hassas konuların kaşındığını görürsünüz. Acı olan ise milletimizin üzerimizde oynanan oyunları ve bu oyunları sahneleyen oyuncuları görmemesidir. Bilinmeli ki; bir devletin başka devletler üzerinde kendi çıkarları doğrultusunda hegemonya kurup, kaynaklarını kullanmasıdır emperyal güç. Dünya ülkelerinin her geçen gün artan petrol ihtiyacı, bu ülkelerin ilgisi dünya petrol yatakları rezervinin yaklaşık yüzde 50'sine sahip olan orta doğu bölgesi ve ulaşım açısından üç kıtanın (Avrupa-Asya ve Afrika) kavşağında yer alması, stratejik önemi yanında BOR ve TORYUM gibi geleceğin enerji kaynaklarının zenginlikleriyle de ülkemiz emperyalistlerin yüzyıllardır rekabet, ettiği bir bölge olmuştur.
ABD’nin başını çektiği emperyalist güçler ülkemizi kontrol altına almak için din, mezhep, etnik köken ve siyaset kartları üzerinden her dönem önce o ülkenin dinamiklerini bozar sonrada düzenleyici bir metotla dinamikleri istenen biçimde hayata geçirirler. Bu yöntem ile görünürde istikrarsızlığı istikrara çevirme rolünü oynar. Bu oyunların ülkemize yansımalarına bakacak olursak; AKP iktidara gelmeden önceki yıllarda bunlar ülkemizi parçalamak için sağ-sol, alevi-sünni, etnisite ve siyasi çatışma kartlarını oynamıştır ve kısmen etkili olmuştur. Mesela;
1980 ihtilali öncesi her gün yüzlerce vatandaşımız hayatını kaybederken 13.Eylül günü kan akması durmuştur. Manidar değil mi? bazıları amaçlarına ulaştı tabi ki, olan bir hiç uğruna hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza oldu. Aynı dönemlerde farklı bir oyun sahnelendi. Bu oyun Alevi-Sünni ayrıştırılmasıdır ki Malatya, Sivas Ali baba mahallesi, Maraş-Çorum ve Sivas katliamları, Gazi mahallesi olayları mezhep kavgalarının yaşanan örnekleridir.
Emperyal güçlerin oyuncağı PKK terör örgütünün ülkemizin birçok yerinde binlerce vatandaşımızı katletmesi ve çıkar kavgası sonucu siyasal İslam savunucularından biri olan FETÖ terör örgütünün yaptığı sözde darbe olaylarıdır ki yüzlerce vatandaşımızın ölmesine sebep olmuştur. Bu yapının uzantıları varlıklarını bugün de hızla sürdürmektedirler. Oyun kurucular korunurken oyunun farkında olmayanlar cezalandırılıyor. Yani olan yine vatandaşlarımıza oluyor.
Siyasal İslam’ın ülkemizde asıl yükselişi ve bir harekete dönüşümü, sermaye birikiminin tıkanma sürecine girdiği 80’li yılların sonlarında başlamıştır. Toplumsal muhalefetin kendisini dini hurafelerle ifade etmesinin kolaylığı ile depolitizasyon (halkı siyasal katılımlardan olabildiğince uzaklaştırmak, siyasetten uzak tutmak) ve diğer siyasallaşma kanallarının baskı altına alınması ile birlikte dinci gericiliği bir “alternatif” haline getirmiştir. İşte AKP’nin iktidar olması bu alternatif sonucudur.
AKP genel başkanı Erdoğan ben BOP projesi eş başkanıyım derken bu gerçeği ifade etmiştir. Bu gerçekten hareketle emperyal güçlerin ülkeyi parçalama hedeflerinin hızlandığı, hedefe ulaşmadaki parlamenter sistemin yarattığı engelleri ortadan kaldıracak ve isteklerinin tek adam ile yerine getirileceği bir sistem empoze edildi ve 2.5 milyon mühürsüz oy geçerli sayılarak istenen sonuç elde edildi. Şu anda ülkemizin orta doğu bataklığında boğuşması, içeride demografik yapımızın bozulmasına yol açan milyonlarca mülteci başta olmak üzere çözülmeyen sorunlar yumağı ve ekonomide yaşanan çöküş bu oyuna katılan ülkemiz oyuncuları üzerinden emperyal güçlerin elde ettiği bir kazançtır. Şimdi de daha öncede denenen etnisite ve mezhep çatışmalarını ateşleyecek alt yapı oluşturulurken, AKP ve koşulsuz destekçileri milletimizin dini ve milli hassasiyetlerini siyasi çıkarlarına araç olarak kullanmaya devam ediyor. Bunun en yakın örneğini İmam hatipliler kurultayında Erdoğan’ın ifadelerinde görmek mümkün. Nasıl mı?
ÖNDER 21. İmam Hatipliler Kurultayı'nda yaptığı konuşmanın bir yerinde Erdoğan, "Minareler ezansız kalmasın diye varız. Cihat meydanı pehlivansız kalmasın diye varız. Kahraman ordumuz kahramansız kalmasın diye varız. Bir vatanımız var, bir vatanımız hep var olsun diye varız: Müslümanlıkla yoğrulan yurdumuz, müslümansız kalmasın diye varız. En başından itibaren mücadelemiz bunun içindir." dedi. Biz Türk Milletinin fertleri olarak;
- Minareler var, minareye çıkan imam yok ancak senden öncede bu ezan hep okundu ve okunmaya devam edecek. İmam olsa da olmasa da. Siz yokken ezan yok muydu?
- Cihat meydanı pehlivanları imam hatipliler değil, Atatürk ilke ve devrimlerini yaşatacak ve geleceğe taşıyacak iradeye sahip TÜRK MİLLETİDİR.
- Kahraman ordumuzun kahramanları genç teğmenlerimizin “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” dedikleri için mi ordudan atmayı söylüyorsunuz. Boşlukları imam hatipliler mi dolduracak! Minbere kılıçla çıkan Ali Erbaş’ı neden atmadınız demezler mi?
- Mustafa Kemal’in Askerleri öncülüğünde Türk Milleti sayesinde vatanımız hep vardı, hep de var olacak. Vatan kurulurken tarikat ve cemaat mensuplarına askerlikten muaf olmak isteyen anlayış mı vatanı koruyacak. İmam hatipliler olsa da olmasa da bu vatan hep var olacaktır.
- İmam hatipliler İslam’ı değil, Cumhuriyet imam hatiplileri var etmiştir.
Diyoruz. Siyasal İslam anlayışı olan Erdoğan’ın ifadeleri emperyal güçlerin değirmenine su taşımak değil de nedir? Siz söyleyin. Ülkemizin birlik ve bütünlüğünü kurdukları oyunlarla bozmaya çalışanların oyuncusu olmak vatana ihanettir. Vatan hainliğidir. Seçimlerde 1.parti olan CHP Genel Başkanı Özel ne yapıyor derseniz oyunculardan biri olarak yumuşamanın rahatlığını yaşıyor. Millet mi? bunların tamamı için ne önemi var havasındalar. Emperyal güçlerin oyuncusu olarak siyasi gelecekte alternatif olduklarını göstermek daha önemli galiba! 10.Eylül.2024
Selam ve saygılarımla
Cezmi Orkun