BABAM VE OLHA
Onbir yaşındayım
Babamın elini tutmuşum
Eski Hilton otelinin
Beşiktaş'a yürüyoruz
Kestirme bir yol var
Engebeli
Çam ağaçları adım başı
Fundalıklar falan
Oradan gidersek
19:15 vapurunu yakalarız,
Yoksa bekle 45 dakika daha.
Şimdi düşünüyorum da ;
Çocukluğum hep aynı kaldı
Aynı babam gibi.
Kanser sarmıştı bedenini
Ama o hep neşeli bir çocuktu.
Biz onun için üzüntüden ölürken
O herdaim ölümle dalga geçti...
--- Baba, dedim, inebilirim buradan
--- yok oğlum dedi, düşersin
Bıraktım elini...
--- Bak Babam, dedim
Kendimi aşağı saldım...
İndim indim indim
Hızımı alamadım
Çarpmadım ağaçlara
Amma
İki ayağım havada
Belki iki metre havada
Sırt üstü düştüm toprağa
Koştu geldi yanıma
Nefes nefese
Yüzü endişeli , ama sahne de komik
Yüzü gülüyor kurban olduğumunun,
Gömleğimi sıyırdı, baktı...
Yara bere çok, ama belli ki öldürmez
Canına yandığımının İlk sözü
---- Annene söylemeyeceğiz tamam mı?
Canım Babam, bu halen sırrımız....
Bıraktım sekiz yıldır tuttuğum ellerini
Bıraktım küçük bir çocuk gibi
Yine kendimi yokuş aşşağı
Kafa üstü düştüm
Ne sırtımda, ne bedenimde sıyrık yok
Ama sorarsan ruhum paramparça
Sen artık yoksun
Babam da artık yok yanımda
Kalkamıyorum Balkız
Kaldım kara toprakta...
Erhan Şengül
07.08.2024
Kilyos Açıkları - İstanbul