ALLAH’A DA RÜŞVET HA!

Siyasal Ümmetçiler kadar rahat yalan söyleyen, dini kuralları bile kendi çıkarlarına göre eğip, büken bir yaratık türü yoktur!
FETÖ ile beraber devleti soyarlar, Türk Ordusuna kumpas kurarlar, sonra da
kendileri yapmamış gibi 17/25 Aralık 2013 bir milattır, ondan öncesi biz ilgilendirmez derler! AKP Larvası olan Davutoğlu-Babacan, AKP ile beraber her haltı işler, örneğin EMASYA Protokolünü kaldırırlar, Türk Ordusuna kumpas kurulurken, devlet soyulurken hırsız Bakanları Yargıdan kaçırırken sinerler, susarlar! İstifa ettikten sonra da kendi yaptıkları ihanetleri, eleştirirler!
Bunlar, fırsat bulurlarsa Allah’a da rüşvet vermeye kalkarlar, hatta Allah’ın cebinden Peygamberi bile çalarlar.
Bunlara oy verecek olanlar, tüm bu günahlara ortak olacaktır…

Roma’nın en lüks randevuevinin sahibi Angelina, her zaman günah çıkarmaya gittiği kilisenin papazı ile günah çıkartma kabinine girmiş.
Konuşmaya başlamadan önce Angelina, aradaki kafesin deliğinden papaza yüklü bir çek vermiş! Daha sonra papaza sormuş;
“Papaz Efendi, biliyorsun ben bu işe genç yaşımda sermaye olarak başladım. Gece-gündüz-tatil demeden çalıştım. Yirmi sene sonra çalıştığım randevuevinin sahibi oldum. Biliyorum çok günah işledim ama, düzenli olarak kiliseye bağışlarımı yaptım. Artık emekli olmak istiyorum. Size sorum şudur!
Acaba günahkâr biri olarak mı öleceğim, yoksa günahların affedilecek mi?
Papaz Efendi, elindeki yüklü çeke bakmış ve hımmm diyerek devam etmiş, ‘Kızım evet sen çok günah işledin işlemesine ama kiliseye de çok bağışta bulundun. Bana göre yaptığın bağışlar, işlediğin günahları götürdü, bu kadar sene her gün öpüldüğün de sana kâr kaldı! Sen yine uğra, kiliseyi ihmal etme…”

Türk Siyasi Tarihinin en büyük “Hırsızlık-Yolsuzluk-Rüşvet” operasyonunu yaşadığımız günlerdi.
Şimdilerde Saray Muhafız Alayı Başkanı olan Bahçeli’nin, dönemin Başbakanı Erdoğan için “17/25 Erdoğan” dediği, saatini 17/25’te durdurduğu zamanlardı!
Olay o kadar büyük bir gürültü çıkarmıştı ki, kokusu tam 4 yıl sonra taa Amerika’dan çıkmıştı, hala da kokmaya devam ediyor! Avrupa ülkelerinin bazı talkshow’cuları bile 17/25’i defalarca program yapmışlar tüm dünya halimize gülmüştü! Hele İspanyolların ki izlenme rekoru kırmıştı!

AKP önderliği, olayı örtbas etmek için bu dosyayı hazırlayan ne kadar Bekçi-Polis Müdürü-Savcı-Yargıç varsa hepsini görevden almıştı. Dönemin Başbakanı
“Bu bize karşı yapılmış bir darbedir” diye ortalığı yıkmıştı! Hatta olayda adı geçen dört hırsız Bakanını “Başbakanlık Otobüsü” üzerine el-ele çıkartıp, halkımızı selamlatmıştı. Ama Bakan çocukları halkın üstüne, düğün gecesi çökertme oynayan damatla gelinin başından aşağı atar gibi, yatak odalarından balya-balya avroları savurunca, ortalık yine karışmış ve dönemin Başbakanı, dört Paydaş Bakanını istifa ettirmek zorunda kalmıştı.

Saatçi-Boyunsuz ve Eskort Bakanlar aynı gerekçe ile anında istifa ettiler!
Ama Dalton kardeşlerin dördüncüsü, o akşam yediği yürek sebebiyle soluğu NTV canlı yayınında almış ve aynen şöyle demişti; “Ne istifası arkadaş? Ben ne yaptıysam Başbakan Erdoğan emrettiği için yaptım. İstifa edilecekse ben değil o istifa etsin…”

Fakat sabahına, yediği yürek etkisini yitirince “Akşamki ifademden dolayı liderimden ve YOL (bulma) arkadaşlarımdan özür dilerim. Sayın Başbakanımız
40 yıldır benim davamın lideridir. Beraber yürüdük biz bu yollarda” diye günah çıkarmaya kalkışmıştı!

Şimdi bu günahkâr fani, aynı Romalı Angelina gibi, hayır işleyip, günahlarını affettirmek için memleketi Trabzon’un tam içine 30 Milyon liralık bir cami yaptıracağını gazetecilere açıklamış! Ertesi gün açıklamasını şöyle değiştirmiş;
“Yanlış anlaşılmasın, ben cami için 30 milyon koyacağım ama cami 65 milyona çıkacak. 35 milyonu Trabzon halkından istiyorum. Benim yapacağım cami sıradan bir cami olmayacak. İçinde kay kayabildiğin kadar adlı bir kay-kay pisti, süs havuzları, go-kart pisti-zemin satranç alanı da olacak!
Benim için, bu işten de en az 5-10 milyon kâra geçer diye dedikodu yapanlar, Trabzon düşmanıdırlar, inanmayın onlara, benim sözüm teminattır.
Kefilim “Bakaracı Egemen’dir. Hadi pamuk eller cebe, ne verirsen elinle o gelir seninle. Dünya durdukça amel defterinize sevap yazılmasını istiyorsanız çabuk davranın da!”

Ben de bu sevaptan nasiplenmek istedim ve asker arkadaşım “Of’lu Hocaya”
ne edeyim, yardım edeyim mi diye sordum!
Hoca düşündü, sağa sola sallandı bir daha düşündü ve bana, “doğru mu dersin? o adam cami mi yaptıracakmış?” dedi. Ben de Hoca’ya gazeteleri gösterdim.
Sana bir fıkra anlatayım, sen gereken dersi çıkarırsın, dedi;
Hz. İsa çölde gezerken, ağlayan bir ihtiyar görmüş. Yaklaşıp derdini sormuş.
-Kaybolan çocuğumu arıyorum deyince, İsa yaşlı adama acımış ve ‘oğlunu beraber arayalım ama oğlunu tanıyacağımız bir işaret bir iz var mı’ demiş!
-Evet, oğlumun ellerinde ve ayaklarında çiviler vardı…
İsa’nın gözleri dolmuş ve haykırmış; ‘babaaa!!!’
İhtiyar da haykırmış; ‘pinokyooo!!!’

Sağlık ve başarı dileklerimle 21 Şubat 2023
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı