ACIDAN HUZUR ÇIKARTMAK!

Yaşadığımız bu coğrafya yerkürenin en özel bölgesidir.
İnsanlık tarihi boyunca, bu bölge her türlü doğal afete, savaşlara, kıtlıklara rağmen insanlarını besledi aç bırakmadı, her mevsimin güzelliklerini sundu.
Yeraltı yerüstü zenginlikleri, havası suyu tüm dünyanın kıskandığı güzellikler.
Ayrıca, tüm Semavi Dinlerin indirildiği, Peygamberlerin gönderildiği tek bölge.
Hz. Nuh bile gemisini Amerika’ya değil de bu topraklara yanaştırmadı mı?

Bu coğrafyada tarih boyunca herkes çok acı çekti. Hele yakın tarihteki dünya savaşları ve sonrasında bölgemizdeki zenginliklerde gözü olan emperyalist devletlerin “Soygun” yöntemlerini değiştirmeleri sonucu, insan topluluklarını birbirlerine düşürmeleri ile çok acılar yaşandı!

Türkiye özeline gelirsek, Vatikan ve emperyalist devletler yıllar süren çalışmalarının sonucunu Osmanlı’yı diz çöktürüp, Sevr masasına oturtarak aldılar.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde Türk Milleti, Kurtuluş Savaşıyla Sevr’i yırttı attı ve ülkemizin tapusu sayılan Lozan Antlaşmasıyla Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurdu.

21 yıllık AKP yıkımından sonra vatanımızda, bağımsız-özgür-huzur ve zenginlik içinde yaşamamızın tek şartı birlik içinde olmak, dış kaynaklı ayrımcılara, tahriklere prim vermemekten geçer.
Birliğimizi bozmak için Türk Milletine dayatılan bazı zorlamaların gerçek amaçlarını iyi anlarsak, bu konularda bilgi sahibi olursak, konuşarak anlaşabiliriz!

Millet nedir;
Milleti ete kemiğe dayanarak tarif etmek ırkçılıktır.
Millet olmak için aynı kaderi yaşarsınız, aynı sevinç, aynı acılarla karşılaşırsınız. Zamanla (Yüz yıllarca) ortak duygular gelişir. Bir yaşam karakteriniz oluşur. Dünyaya aynı ölçütlerde, aynı değerlerde bakarsınız. Sizi MİLLET yapan budur.
Ziya Gökalp, milleti şöyle tarif eder; “Aynı terbiyeyi almış fertlerden oluşan zümre millettir”
Kültür ise, “Değer yargılarımızın ete kemiğe bürünmüş halidir.”

Türklerle Kürtler kadar ortak değerlere sahip topluluklar yoktur. Asırlardır kaderimiz bir oldu. Biz tarihimizi birbirimizle dövüşerek yapmadık.
Kültürel kodlarımız aynı. Milleti yoğuran, millet yapan budur. Kendi çevrenizde ne kadar ortak noktamız olduğunu düşünürseniz, ne dediğimizi anlayacaksınız. Ahmed-i Hani’yi okumaktan, Kazancı Bedii’yi dinlemekten kim zevk almaz ki?

Etnik Farklılık;
Farklı olmak, yaşamın gereğidir. Zaten farklılıklar olmasaydı hayat olmazdı.
Sorun; Farklıklarımızın kavga sebebi yapılmasıdır. Halbuki farklılıklarımız kavga sebebi değil, tanışmak, dayanışmak, hayatımızı renklendirmek içindir.

Milleti etnik kökenle tanıtmaya kalkarsanız, yanılırsınız.
Aziz Sancar, Nobel ödüllü kimyacımız. Israrla “Ben Türküm” diyor.
Mithat Sancar, Akademisyen, HDP Eşbaşkanı. O da “Ben Kürdüm” diyor.
Eğer Milleti etnik kökene göre tanısaydık, ikisinin de Arap olduklarını söylemesi gerekirdi. Sancar Ailesinin evlerinde konuştukları ana dili Arapçadır.
Milleti, etnik kökene göre değil de, kültürel kodlara tarif edebilseydik Aziz Bey de, Mithat Bey de Türk olduklarını söyleyeceklerdi.

Eşit Yurttaşlık;
Anayasa madde 10; Herkes dil-ırk-renk-cinsiyet-siyasi düşünce-felsefi inanç-din-mezhep ve benzeri sebeplerle AYRIM GÖZETMEKSİZİN kanun önünde eşittir.
Anayasa madde 66; Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.
Eşit olmayan Yurttaş kimdir? İstedikleri okula gitmeye, istedikleri şehirde iş tutmaya, istedikleri yerde sağlık hizmeti almaya, diledikleri yerde ve şekilde ticaret yapmaya, seçmeye-seçilmeye, Cumhurbaşkanı olmaya engel olan mı var?
Ama bir yerde, yabancı istihbarat örgütlerinin kurgulamasıyla, toprak talebi ve egemenliğin paylaşılması talebi varsa, demokrasi ve öteki gerekçeler bahanedir.
Bu taleplerde ısrar edenlere söylenecek söz şudur;
T.C Devleti can verilerek savaşla kurulmuş bir devlettir. Ya ısrarınızı Türk Milletine anlatıp onun onayı ile iktidara geleceksiniz ya da Türk Milleti ile savaşacaksınız.
Ama bu savaş, bizlerin tüm emperyalist devletlerin ordularına karşı yaptığımız gibi mertçe olmalı. Yabancı istihbarat örgütlerinin maaşlı maşası olan terör örgütü gibi kahpece olmamalı!

Kimse şunu unutmamalıdır;
Ahlaklı olmak için dindarlık yetmez, ahlaklı olmak için adil olmak zorundasınız…

Gelin acıları yarıştırıp, yeni acılara kapı açmayalım. Kardeşlikte, birlikte, güzelliklerde buluşup düşmanlarımızı çatlatalım. Anladın sen onu Keko!

Not;
Bugün 18 Mart Çanakkale zaferinin yıldönümü!
İnşallah Çanakkale’de birlikte şehit olmayı becerdiğimiz gibi, sevgi ve saygıyla birlikte yaşamayı da beceririz. Kimse “Alın Yazısı” filan demesin.
Allah o alnın arkasına birer adet BEYİN koymuş.
Onu kullanalım, yeter…

Sağlık ve başarı dileklerimle 18 Mart 2023
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı