40. YILDA YÜKSEK DENİZCİLİK OKULLUDAN ÖZELEŞTİRİ
Malum Demokratik ülkelerde sacayağıdır YASAMA YURUTME ve YARGI.
Biri diğerini denetler fakat olmazsa olmaz iki şey vardır ki bunlarsız da vatandaşın sesini duyururamazsınız MEDYA ve Sivil Toplum Örgütleri (STÖ)
STÖ ler ise ülkede yarattıkları katma değer ile doğru orantılı olarak güçlüdürler.
Sesleri güçleri kadar yüksek çıkar ve aslında Erling Naess'ın dediği gibi "Tanrı bir gemi sahibi olmalı. Ham maddeleri ihtiyaç duyulan yerlerden uzağa yerleştirdi ve dünyanın üçte ikisini suyla kapladı."
Yani denizciler yoksa hiç bir şey yok.
Peki bu kadar gücü olması gereken bir STÖ ne yapıyor.
Mesela:
- DB Deniz Nakliyat özelleştirilirken ortalığı ayağa kaldırıp yanlış bir uygulama olduğunu söyledik mi?
- Yada TDİ Türkiye Denizcilik İşletmelerinin başına Ulaştırma Bakanının köylüsü Ulusoy’un Turizmci Müdürü getirilirken ne yapıyorsunuz dedik mi?
- Gemi Sanayiinin kapatılmasına bir ses verdik mi?
- Şehirhatları Motorlara boğdurulurken buna ses yükselttik mi?
- Limanlar tek tek satılırken, bunun yanlış oladuğunu aslında nasıl bir özelleştirme yöntemi ile özelleştirilmesi konusunda bir rapor hazırlayıp kamuoyu ile paylaştık mı ?
- Klavuz Kaptanlık / Pilotluk mesleği dünyanın her yerinde Pilotların kurdukları şirketlerle yapılırken, hatta bunun bir örneği ülkemizde Gümrük Komisyon Şirketi kurmak isteyen birinin A Karneli olması zorunluluğu varken, Romorkor Sahibi birinin 5 10 tane pilot istihdam edip rekabet oluşturmasına ses çıkarttık mı?
- En önemlisi bir rapor hazırlayıp Türkiyenin kısa-orta ve uzun vadede neler yapması gerektiğine dair bir fikir beyan ettik mi?
Cevap veriyorum HAYIR.
Topuna birden HAYIR.
Peki ne yapmamız lazım :
Öncelikle YDO VAKFINI olması gerektiği gibi yapılandırmalıyız. Her Mezun doğal üye olmalı.
Mezun olurken diplomanın yanında birde VAKIF beratı verilmeli.
Onun dışında denizcilik sektörönde kim varsa kim üye olmak istiyorsa kriterleri yerine getirip üye yapılmalı.
Vakıf Yönetimi kapalı spor salonunda binlerce üyenin katılımı ile seçilmeli. Ana Akım medyada konu olmalı, etki yaratmalı. Ses getirmeli.
Daha ötesi mesela Altınoluk’ta bir hostel kıvamında yaşlı bakım evi kurulmalı ve isteyen üyeler burada kalmalı. Hemşiresi doktoru ile yaşlılıklarını geçiren Denizcilerimize yuva olmalı.
O da yetmez.
Birde yanına Türkiyenin her tarafından zeki fakat yetersizlikler sebebiyle okuyamayan çocuklara yatılı bir ilk ve orta okul yapılmalı öğrenciler almaılı.
Kimsesiz ya da fakir çocukların tarikatların eline düşmesi engellenecek Laik aydınlık nesillerin yetişmesine katkıda bulunulmalı. Bu çocuklara hostelde kalan yaşlı Denizciler hayat tecrübelerini aktarmalı. Isteyenler sınıflara etüd ve ders verebilmeli.
Dahası örneğin bir proje ile Iskenderun Körfezi nasıl komple bir kontayner transfer limanı haline getirilip, bunun Türk ekonomisine yapacağı katma değerler, bu limana bağlantılı demir yolları ile doğu ve güney doğunun nasıl kalkınacağını bir raporla medyaya ve siyasilere ulaşmasını sağlamalı.
Iste o zaman herkesin ağzının içine baktığı ve söylediklerinin etkisi olan bir STÖ olursunuz.
Bunca yazdığım şeyle ilgili en ufak bir kıpırdanma olamayacak. Her sene olduğu gibi bu senede 7 ARALIK ta bu defer de 1984 mezunlarının 40. Yılı için bir araya gelinecek, körler sağırlar birbirini ağırlayacak.
Kaldığımız yerden devam edeceğiz vesselam.